Seni anlatmak, romanlara sığmaz iken paragraflara bölmeyi tercih etmiştim. Her paragrafın cümlesi; sen ile başlıyordu. Öznesi, sen olması için elimden gelen gayreti sarf ediyordum. Her yükleme seni soruyordum, seni virgüller ile ayırmaya korkuyordum. Her nokta atışımda; içimde fırtınalar kopuyordu, nesneler; sen kokmalıydı. Her zarf; senin yerini belirtmeliydi. Dolaylı tümleçten kaçınıyordum, seni nasıl dolaylı anlatabilirdim ki? Noktalı virgül ile aşkımı haykırıyordum. Her ünlem ile biten cümlede, sana olan aşkım hayretler içerisinde kalıyordu. Üç nokta ile biten cümlelerin sonuna nasıl başlayacağımı bilemiyordum.
Hikâyelerimin sonu soru cümleleri ile bitiyordu. Seni virgülden bile kıskanırken; nasıl soru cümleleri ile bitirebilmiştim? Yolda kalmış bir araba gibi kalakalmıştım soru cümlelerimin arasında.
Senle biten soru cümlelerim; aşkımın azalmasından değil, belki bir gün bana dönersin diye, hep soru cümleleriyle bitirdim hikâyelerimi.
Yardıma çağıracak kimsem yokmuş gibi, yağmurun altında seni bekledim ve sen gelmedin. Yağmur bardaktan boşalırcasına üzerime yağıyordu. Yağmur, sel olup üzerime yağarken senli kaldırımlarda yürüdüm. Senin ayak izlerin silinmesin diye; kaldırımlara şemsiye oldum. Sen kokan kaldırımlara perde oldum; rüzgâr kokunu başka yerlere ulaştırmasın diye.
Şimdi hikâyeler yazıyorum sana. Senle başlayan ve senle biten. Hikâyelerimin ana teması; sendin ve sen kalacağına emindim. Her hikâye sen kokmalıydı ve kalbimden bir parça taşımalıydı.
Elimi sol tarafıma koyduğumda kalbimin küt küt atması; bir aşk şarkısının melodisinin çalınışı gibiydi ve melodiye ayak uydurup, aşk şarkılarını hikâyelerime yansıtıyordum. Aşk şarkıları, benim kalbimde çalınıyordu.
Hikâyelerim bana umut oluyordu, kalbimde yanan aşk ateşini hiç söndürmüyordu. Sanki ilk ateşi bulan ve ateşi yakan ben mişim gibi, kalbim bedenime engel olamıyordu. Aklım başımdan gitmiş, senli rüyalara dalmıştı. Gökyüzünde bulutların üstünde koşmalarımız, gökkuşağından kaymamız, mutlu mesut bir hayat süreceğimiz aklıma gelmişti. Rüyadan uyandığımda ise, hikâyem bitmişti.
Sahi, sen beni sevdin mi hiç?