Bizim mahalle, geceleri sessizliğine bürünür. Sokaktaki lambanın ışığı pencereme yansırken, dışarıdan gelen ses sadece rüzgârın sesiydi. Rüzgârın sesi odama doluyordu ve ben yazılarımla yalnız başıma dertleniyordum.
Dediğim gibi; bizim mahalle sessiz bir mahalledir. Gecenin sessizliğini üzerini örter ve rüzgâra karşı epey bir hassasiyeti vardır. Cadde ortasında oluşan bir kargaşa, sokağın sessizliğini bozar ve bütün dikkatleri üzerinde toplamayı başarır. Önce uğultu halinde gelen sesler, sokağın ortasında sebebini bütün mahalleye anlatır. İki genç âşık (daha 15-16 yaşlarında bir çift), kendi aralarındaki tartışmayı bütün mahalleye duyurmak için yan yana gelmişlerdi. Erkeğin ismi Çillo, kızın ismi ise Fato… Çillo, kızı evine götürmek için önce dil döküyordu, ardından söz tesir etmeyince kucaklayıp oradan oraya sürüklüyordu. Cadde ortasında oluşan tartışma, sokağımızın ortasında sebeplerini bize anlatıyordu. Çillo, kızı bizim sokağın ortasına kadar getirtebildi. İnsanlar gecenin bir saatinde dışarıda oluşan kavganın sebebini öğrenmeye çalışıyordu. Ama ne çare! Aralarındaki çatışmayı kimse çözemiyordu. Uyumayan herkes pencereye koşuyordu, aynı benim gibi! Fazla merak âşık usandırırmış! Sebebini çok sonradan öğrenebildim.
Sokağın ortasına gelen bu genç çift, aralarındaki tartışmanın sebebini bütün mahalleye anlatıyordu.
FATO; ‘psikolojimi bozdi çillo! Seni yüziden psikolojim bozildi.’ Elindeki telefonu yere vurarak paramparça eden ve konuşmaya dâhil olan çillo;
ÇİLLO: ‘çok seviyem senı fato! Ne edem senı çok seviyem.’ Aralarında geçen muhabbet o kadar güzeldi ki; beni tebessüm etmeye zorlamıştı. Birbirlerine olan sevgi, psikolojilerini alt üst edecek duruma kadar ilerlemişti. Kendini her defasında yere bırakan Fato ve her defasında onu yerden kaldırıp evine götürmeye çalışan Çillo! Gerçek adlarını hiçbir zaman öğrenemeyeceğim serseri iki âşık! Çillo’nun her tartışmanın başında çok sevdiğini dile getirmesi, Fato’nun psikolojisinin bozulduğunu dile getirmesi sevgilerinin büyüklüğünü gözler önüne seriyordu. Birbiri ardına koşuşturmalardan yorulmuş iki aşığın sözleri de tükenmek üzereyken, sokağın bitimiyle gözlerden kayboldular.
Sokak yine sessizliğine büründü ve rüzgârın sesi pencerelerde kendini hissettiriyordu. Sokaktaki lamba pencereme yansıyor ve ben yine yazılarımla dertleşiyorum. Bu iki aşığın arkasından sadece iki kelime edebildim tebessümle; SERSERİ ÂŞIKLAR!