Yazı yazmaya başlamıştım ki Karamandan kötü haberi aldım ve yazıyı değiştirmek hiç değilse madenci emekçilerimize destek vermek bu acı günlerinde yanlarında olduğumuzu göstermek için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.
Türkiyede çalışma koşulları çok ağır, özellikle bazı sektörler deyim yerindeyse kafa koltukta iş yapıyorlar. Madende çalışmak sadece bunlardan bir tanesi, kırsal bölgelerde işsizlik had safhada
Su baskını olduktan sonra yapılan açıklamalar olayın vahametini bir kez daha ortaya koymuştur. Emekçi arkadaşlarımıza ya istediğimiz şartlarda çalışırsın ya da işten çık denilmiştir. Şimdi belki çoğu kişi çalışmayıp çıksaydı diyeceksiniz ama o iş o kadar kolay değil işte! Evde çoluk çocuk ekmek ister, süt ister, odun ister, sebze ister, meyve ister, ister de ister.
İşsizlik olunca insanlar kefenleriyle iş aramaya çıkıyorlar. İşverenin insafına kalmış her şey, ister maden ocağında yemeğini yedirir, ister 8 saat çalıştırır. Bu tamamen işverenin insafına kalmış. Burada işverenin kim olduğu çokta önemli değil, önemli olan işçiyi işverenin insafına bırakmamak.
Bedeli ne olursa olsun insan hayatından daha önemli bir şey olamaz. Siz tüm tedbirleri alırsınız ve sonrasına kader dersiniz. Fakat burada görünen o ki tedbirsizlik bir kez daha can ve mal kaybına neden olmuştur.
Çalışma koşullarının tam olarak belirlemek gerekiyor. Tarafların sorumluluk ve haklarının kanun ve yasalarla netleşmesi gerekiyor. İnsanca yaşamak için gereken şartların o iş koluyla ilgili uzmanlar tarafından oluşan kurul tarafından onaylanması gerekiyor.
İşveren ben yaptım, işçi ben kabul ettim zihniyetini ortadan kaldırmak lazım. Buralarda “ Kızı serbest bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya” diye bir deyim vardır. Çalışma şartlarında keyfiyet olmayacak.
Maden ocaklarında oluşan kazalar sebebiyle maden ocaklarına dikkat ediyoruz ve eleştiriyoruz ancak tüm iş kollarında bu başıboşluk var.
Özellikle özel sektör ve kamu kurumlarında ki taşeron çalışanları aslında maden işçilerinden farksız değil. Türkiyede işçi joker gibi görülüyor. İşe alırken bunun pazarlığı yapılıyor. Bunun içinde hiç kimse mesleğinde uzmanlaşamıyor. İş ararken dahi “ne iş olsa yaparım” zihniyeti halen geçerliliği koruyor. İnsan yaşamını tüm oluşumların üstünde görmezseniz bu tür olaylar daha çok olacaktır.
Önce insan dediğimiz anda bu tür kazaların önüne geçebiliriz. Bende zamanında özel sektörde çalıştım o yüzden iyi bilirim. İşverenin tüm çabası daha çok nasıl kâr ederim üstünedir. Ne kadar kar ederse o kadar zengin olur kimin umurunda kim ölmüş kim kalmış. O sadece kârına bakar. Hatta mümkün olsa boğaz tokluğuna eleman çalıştırır.
Tüm dualarımız emekçi kardeşlerimizin sağ salim dışarı çıkması üzerinedir.
Zaten dua etmekten başka çaremizde yok.
Sağlıcakla kalın