Çanakkale, yalnız bir şehrin adı değildir.
Çanakkale, Necmettin Halil Onanın değimiyle;
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolunda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmedin yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmedin düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Bırakınız silahı, mühimmatı, postalı elbiseyi vs. askeri teçhizatı, yiyecek ekmeği bile olmayan Türk milletinin yedi düvele karşı kazandığı muazzam bir zaferin adıdır Çanakkale…
Lise çağındaki öğrencilerin bir gül bahçesine girercesine koşarak gittikleri ve ellerindeki basit piyade tüfekleriyle düşmanı hayretler içinde bırakan bir savunma yaptıkları yerin adıdır Çanakkale…
Yoğun düşman topçu ateşi ve ölüm kusan düşman makinelilerinin saldırıları sonucu eksilen vücut azalarına, kollarının, bacaklarının kopmuş olmasına aldırmaksızın, bulundukları sahra hastanelerinden bir an önce taburcu olup, mevzilere dönmek için çabalayan kahramanların harman olduğu yerdir Çanakkale…
Göğsünden aldığı mermi yarasına aldırmadan, yaralı düşman askerini kurtarabilmek için sırtına alarak getirdiği cephe gerisinde ruhunu teslim ettiği şehitler yatağıdır Çanakkale…
Kan emici emperyalistlerin topunun birden Çanakkaleden girmeye çalıştıkları kendisine iletildiğinde, en ufak bir korku veya ümitsizlik belirtisi göstermeden kararlı bir şekilde “Geldikleri gibi gidecekler” diyen Bozkurt Mustafa Kemallerin eseridir Çanakkale…
Savaştan yıllar sonra yapılan bir anma töreninde adı“Çanakkale Kahramanı” olarak anons edilen bir gazinin “Hayır gerçek kahramanlar toprağın altında yatanlardır” dediği mütevazilik örneği “Kahramanlar”ın mekanıdır Çanakkale…
Harp konusundaki ustalığını bütün dünyaya ispat eden büyük Türk milletinin bu zaferinden sonra çeşitli ülkelerin devlet adamlarının yorumlarına şöyle bir göz atacak olursak;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk :Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.
İngiliz Başbakanı Asquith : Harpte iki meşum (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duvara körü körüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlantısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Churchill : Ordunun yardımı olmaksızın Filonun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum. Türkler, Çanakkaleyi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.
Alman Generali Liman Von Sanders : Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve sebat cihetiyle takdir ve senaya liyakatı, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşmamn taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir.
General Tawshend : Avrupada hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Geliboluyu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.
General Fahri BELEN : Çanakkale Seferi, Türk milletinin eski kudret ve kuvvetini muhafaza ettiğini, can çekişen bir imparatorluk içinde kahraman bir milletin varlığını meydana koydu.
Larşer : Müttefiklerin gayreti kalmamıştır. Türkiye insan menbalarını (kaynaklarını) sarf ederek bitab (bitkin) kalmış, müttefikler, hissolunur derecede zayıflamamışlardır. Fakat Çanakkale Muharebesinin Rusyanın akibeti ve Balkanlardaki tesiriyle Türkler müteselli olabilirler.
İngiliz Generali Oglander : Türk askerinin savaş ve dövüş hususunda haiz bulunduğu evsafın bidayette layikiyle takdir edilmemiş olması, İngilizler için felaket olmuştur.... Türk askerinin ne yaman muharip olduğunu, Ingilizler kendileriyle dövüştükten sonra bittecrübe anlamışlardır.
Avustralyalı Yarbay D. M. HORNER : Çanakkale Savaşları, Avusturalya ordusunun gelişimine birçok etkide bulunmuştur. İlk olarak Avusturalya ordusu kuvvetlerinin bir yabancı tarafından değil, bir Avusturalyalı subay tarafından idare edilmesini temin edecek bir uygulamaya başlanmıştır. Ve Çanakkale olayları, bu uygulamayı başlattı.
Yeni Zelandalı Prof. Dr. J. PHİLLIPS : Çanakkale Savaşları, savaşa İngiliz bayrağı altında katılan Yeni Zelandanın uluslaşma sürecine çok önemli katkılarda bulunmuştur. 1915te Yeni Zelandalılar, kimliklerini İngiliz İmparatorluğu içerisinde tanımlamaktaydılar ve bağımsızlık kazanmak gibi istekleri yoktu.
Japon Prof. Dr. Em. Krg. Hideo MIKI : Çanakkale Savaşları, modern savaş tarihinde birleşik kara ve deniz savaşlarımn başlangıcı ve ilk örneğidir.
Alan Moorhead : Avrupa diplomasisinin çıkmazlarında ihtiyatla yolunu arayan ve Avrupa devletlerinin birbirine düşmüş meclislerinde kendi lehinde fırsatlar kollamaya çalışan ürkek ve tereddütler içindeki Osmanlı, artık yerini, dimdik adeta mağrur ve kendine güvenen, kendi hayatını yaşamaya azmetmiş, Hristiyan düşmanlarına tam bir istihfafla bakan şahsiyete bırakmıştı.
Robert Rhodes James : Çanakkale Boğazındaki Türkler ve Almanlar da 18 Martı aralıksız takip eden sessiz günler, şaşkınlık ve sonra da, büyük bir sevinç uyandırdı. Moral, son derece yüksekti. Kaleler ve tabyalardaki hasar da kolaylıkla giderilmiş olmakla beraber, ağır bataryaların cephane durumu ciddiyetini koruyordu.
Neredeyse her köyden hatta her aileden birer Mehmedin katıldığı 253 bin şehidin verildiği Çanakkale Destanının okullarda ders olarak anlatılması, sadece zafer haftasında değil, sene boyunca okullarda yapılan organizelerle bütün Türkiyeden gençlerin gruplar halinde götürülerek o mukaddes toprakların gezdirilmesi, o topraklar altında yatan Mehmet Akif ERSOYun tarifiyle “Bedrin Arslanları kadar şanlı” şehitlerimiz için filmler yapılması, tiyatrolar sahnelenmesi gençliğimizi bilgilendirecek, bilinçlendirecek ve hem kendi adlarına, hem aileleri adına, hem de Yüce Türk milleti adına çok daha faydalı bireyler olmalarına vesile olacaktır.
İşte bu yazımı hazırlarken aldığım bir davet tevafukun böylesi dedirtti bana… Çanakkale Zaferinin 100. Yıldönümüne denk gelen 18 Mart 2015 Çarşamba akşamı saat: 18.30da Şair Nabi Kültür Merkezinde (Eski Belediye Sineması) “100. Yılında 100 Bozkurt Çanakkale Şehitlerini Anıyor” adlı tiyatro gösterisi ardından da şehitlerin ruhu için Mevlüt okunacak olan programı Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı organize ediyor. Bu anlamlı programa ailece katılarak şehitlerimize birer Fatiha yollamak her Türk evladının asli görevidir.
Çanakkale ruhuna sahip gençlerin yetişmesi dileklerimle, bütün şehitlerimizin manevi huzurlarında saygı ile eğiliyorum.