Teröristbaşı ve bebek katili apo’yu yıllarca topraklarında barındıran, Türkiye karşıtı her harekete, her oluşuma, her terör örgütüne kucak açan sınır komşumuz Suriye’nin başına gelenlere yine de üzülüyoruz. Çünkü, Suriye halkı ile “İslamiyet” ortak paydamızdır. Çünkü onlar bilmese de biz biliriz ki; komşuluk hukuku dinimizde son derece önemlidir.
Daha önce ülkemizde de, ılımlı İslam, dinler bahçesi, dinlerarası diyalog gibi zırvalarla kendini göstermeye çalışan BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi) uygulayıcısı olan küresel emperyalist çeteler, Türk milletinin direnciyle karşılaşınca güneye inerek, geçmişte sömürgeleri olan Arap ülkelerini karıştırmaya başladılar. Tarih tekerrürden ibarettir; dün Türk milletinin (Osmanlı’nın) yanında durmak yerine haçlıların yanında yer alan Araplar bu sefer de kendi devletleri yerine emperyalistlerin yanında saf tuttular ve Irak, Mısır, Libya, Fas, Bahreyn derken Suriye’de yönetime karşı isyan eden halk çatışmalar yaşanmasına ve bu sokak çatışmalarında binlerce Müslümanın can vermesine sebep oldu.
Suriye’nin güneyinde hayat olağan akışı içinde devam ederken, kuzeyinde 6 yıldan beri süren kirli bir savaş, türlü entrikalar ve iğrenç çıkar ilişkileri kapsamında milyonlarca Suriyeli Türk milletinin engin hoşgörüsüne sığınmak üzere Türkiye’ye kaçtı.
Ülkemize gelen Suriyelilerden eğitim seviyesi yüksek ve meslek sahibi olanların arasından az sayıda kişi/aileyi Avrupalılar hatta Papa bile alıp kendi ülkesine götürdü…
Kalifiye olanlar Türkiye’nin sanayi şehirlerine yerleşmeyi tercih ederek iş hayatına atıldılar…
Geriye kalan eğitimsiz, mesleksiz, sanatsız olanlarda Şanlıurfa, Kilis, Hatay gibi sınır şehirlerinde yaşamaya başladılar…
İşte Urfamızın sıkıntısı burada başladı…
Başlarına gelen felaketi umursamayan bu insanlar, sadece süslenip, makyaj yapmaya, nargile içmeye, parklarda, meydanlarda oturup çevreyi rahatsız etmeye, arabalarıyla gezerek son ses müzik dinleyemeye, apartmanları, sokakları, parkları kirletmeye, içkili, kadınlı sözde eğlence mekanları, gerçekte ise batakhaneler açmaya başladılar.
Kayıtsız, denetimsiz, ciddiyetsiz yüzlerce işyeri açan Suriyeliler, Türk esnaflardan alışveriş yapmamakta, fırınlarımızdan ekmek bile almamaktadır.
En küçük bir tartışmada bile gruplarına attıkları bir whatsapp mesajıyla, gelecek kaygısı olmayan, hayattan beklentisi kalmamış, sadece saldırmak için yaşayan yüzlerce Suriyeli kısa süre içinde çağrılan yere toplanmaktadır.
Şanlıurfa’ya geldiklerinden beri 50 bin çocuk doğuran, zevk ve sefadan başka bir şey düşünmeyen Suriyeliler hergün yeni bir kavgaya karışmaktadır.
Türk milletinin bütün hoşgörüsüne, yardımseverliğine, fedakarlığına Suriyelilerin verdiği cevap hep aynı olmuştur. Bize karşı her zaman düşmanlık ve kin beslemişlerdir.
6 yıldan beri aramızda yaşadıkları halde, Türkçe öğrenmemişler, öğrenenler ise konuşmamakta ısrar etmektedir.
Geceleri özellikle Bahçelievler ve Topçu meydanı başta olmak üzere, birçok mahallede yaş ortalaması 15-20 olan Suriyeli gençler gürültü yaparak, bağırıp çağırarak çevreyi rahatsız edecek gruplar halinde gezmektedirler.
Urfa genelinde bu şekilde gezen yüzlerce grup vardır…
Sayıları sürekli artan bu eğitimsiz, mesleksiz, işsiz genç grupları yarın, 5 sene, 10 sene sonra toplumda önemli sorunlara sebep olacaktır.
Ülkemizdeki Suriyeliler geleceğimiz için ciddi anlamda tehlike arz etmeye başlamıştır. Bakınız 2016 yılında 38.336 Suriyeli asayiş olaylarına karışırken, bu sayı 2017 yılında 45.859’a, 2018 yılında ise 56.194’e ulaşmıştır.
Son üç yıl içerisinde (2016, 2017 ve 2018) 35.964 yaralama, 18.713 hırsızlık, 5.570 kayıp şahıs, 3.011 çocuğun cinsel istismarı, 3.642 tehdit, 4.144 kayıp eşya, 3.229 resmi belgede sahtecilik olayları yüzünden Suriyeliler hakkında işlem yapılmıştır.
İşte bugünlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği ve İçişleri Bakanlığının ortak kararı sonucu kaydı İstanbul’da olmayan Suriyelilerin kayıtlı olduğu illere gönderileceğini haber bültenlerinden öğreniyoruz.
İstanbul’dan çıkarılarak kayıtlı olduğu illere gönderilecek olan Suriyeliler konusunda en büyük yük yine Şanlıurfa’nın sırtına binecektir.
Şanlıurfa’nın sosyal kültürel ve ekonomik olarak artık Suriyelilere dayanacak, tahammül edecek gücü kalmamıştır.
Bu sütunlarda yazılanlar sadece benim şahsi görüşlerim değil, Şanlıurfa’daki sessiz çoğunluğun sesidir. Aksini iddia eden varsa buyurun referanduma… halk oylaması yapalım.
Suriyeliler konusu, siyasi pencereden bakılacak, politize edilecek bir konu değildir. Bu konu herkesi ve her kesimi ilgilendiren, ilimiz, ülkemiz ve milletimizin geleceği için son derece hayati önem taşıyan bir konudur… Bu feryadımıza kulak tıkayan siyasetçiler (iktidar ve muhalefet), bürokratlar, sivil toplum kuruluşu yöneticileri, muhtarlar, basın mensupları ve aydın geçinenler artık daha mantıklı düşünüp, bu muhacirliğin süresinin dolduğunu, kadın erkek çoluk çocuk bütün Suriyelilerin mümkün olan en hızlı şekilde ülkelerine dönmeleri gerektiği gerçeğini görme zamanı gelmiştir… Hatta geç bile kalınmıştır!
Şanlıurfa huzur istiyor, Türkiye huzur istiyor, Türk milleti huzur istiyor!
Huzurlu günler diliyorum.
Yüreğine kalemine sağlık başkanım.
Bizlerin sessiz cogunlugun tercumanı oldunuz Tesekkur ederim sayın yazar
Bizlerin sessiz cogunlugun tercumanı oldunuz Tesekkur ederim sayın yazar
Saygılar reyis saolun