İnsanlar bazen günlük hayattaki streslerden başarı ve başarısızlıklardan, sosyal olaylardan siyasi hırs ve başarısızlıklardan dolayı gücünün yettiğinden, eline geçirdiğinden, linç edercesine intikam almakta, onu aşırı derecede hırpalamakta, bazen bu öyle bir hal alır ki karşısındakini yok etmeye kadar gider. Siz buna (Linç, Siyasi Linç, yok etme hareketi) ne ad korsanız koyun, bunun psikolojik bir travma, hislerini ve kendini kontrol edememe, olduğu, tedavi edilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bazen yazılı ve görsel basında görüyoruz. Yankesicilik, hırsızlık arsızlık ve uğursuzluk yapan birilerini, toplum olarak yakaladığımızda tepkimizi linç derecesinde gösteriyoruz. Karşımızdakinin cezasını çok ağır vermeye kalkışıyoruz.
Siyasette de bu böyle. Grubundan oy alan siyasi parti, bu grubu yere göğe sığdıramıyor. Adeta göklere çıkarıyor. En ufak bir yanlışında, menfaatine dokunduğunda, o grubu, kişiyi yok etmeye çalışıyor. Adeta linç etmek istiyor.
Etrafımıza, Dünyaya bir bakalım. Suriye yönetimi ve koalisyon güçleri muhalifleri linç etmek yok etmek için uğraşıyor. İsrail Filistini yok etmeye çalışıyor. Dünyanın gözü önünde bir linç etme, yok etme hareketi sürdürüyor. Mısırda, Libyada, durum bundan farklı değil. Amerika önüne çıkanı yok etmeye, linç etmeye çalışıyor. Oradan Rusya bu Dünyada benim de hakkım var diyor. Öteden Çin, Japonya, Fransa, Almanya, İngiltere,İran, Suudi Arabistan bizleri unutmayın diyorlar. İç dünyamıza baktığımız zaman, Hükümet kanadı Hocanın taraftarlarına, Paralel yapıya (lügatimize Paralel yapı diye bir kelimede kazandırılmış oldu), acımasız bir savaş açmış adeta yok etmeye çalışıyor. Tabii insanın ister istemez aklından “yahu!!! ne oldu daha dün bu adamları yere göğe sığdıramıyordunuz” bugün bu linç niye. Aslında bu adamlar dünde aynı fikirde idiler, siz iyi analiz edememişsiniz demek ki!! faydalanma hırsı, analiz etmenin önüne geçmişti herhalde..
Oysa dinimizin emri de azı karar, çoğu zarar değil mi? ölçülü davranmak değil mi? Bu ölçü her hal ve hareketimiz de olduğu gibi, öfkemizi kusarken de uymamız gereken ölçü olmalıdır herhalde. . Niye ölçülü davranmayı bilmiyoruz. İnsanız hiç hatamız olamaz mı? Hatanın karşılığı “LİNÇ” olmasa gerek. Dur be kardeşim ne bu şiddet, ne bu celal… değil mi? Geçenlerde bir kavgaya şahit oldum. Beş kişi bir gencin başına üşüşmüş öldüresiye dövüyorlardı. Be merhamet!!! iki kişinizde bu çocuğu haklayabilirdiniz, beş kişinin bu çocuğun başına üşüşmesi doğrusu orada bulunan tüm vatandaşların tepkisini çekti ve olaya aracı olarak müdahil olduk, tarafları sakinleştirdik. Belki olası bir büyük çaplı “LİNÇ”i önlemiş olduk. Bazen bu tür kavgalara kesici ve delici hatta silahlı aletler yüzünden orta da boşu boşuna ……… şehit olmamak için, insanlar müdahale etmede tereddüt gösterdikleri de oluyor. Her ne kadar yadırgasak ta, bu da yaşamımızın bir gerçeği, linç olma içgüdüsü herhalde.
Kavgasız gürültüsüz yaşamak, linç olmamak dileklerimle; kalın sağlık ve esenlikle….