Siyasetin bazen sürprizleri, bazen beklenmedik dönemleri, bazen gerçek zemininden uzaklaştığı olabilir ancak aynen hayat gibi genelde tüm sürprizlerine rağmen tüm sarsılmalarına rağmen halka ve hakka dayananlar saygınlıklarını hep korumuşlardır. Bunun en güzel örneklerinden biridir Fakıbaba ve Fakıbaba’ nın siyasi mücadelesi.
Hatırlarsak bir dönem bazı çevreler tarafından siyaset dışına itilmek istenmişti, öne çıkan hiçbir belirgin sebep olmamasına rağmen. Değişik çevrelerden insanların ittifak ettiği kendi partisinden de destek ve destekçi bulduğu bu dışlamanın, siyaset dışına itmeye çalışmanın bence en belirgin sebebi Fakıbaba’ nın farkını ve farklılığını kabul edememek, hazmedememek diye tespit ettiğimi söyleyebilirim. Evet Fakıbaba’ yı siyaset dışına itmek isteyenlerin ortak özelliği ve en belirgin sebepleri bence ona karşı duydukları hazımsızlıktı diyebiliriz. Peki bu hazımsızlığa sebep olan Fakıbaba’ nın hangi özelliğiydi derseniz bence doğal, olması gerektiği gibi bir insan olmasıydı diyebilirim kısaca. Yani öyle bir hale gelmişiz ki bu kadar yapaylığın, yapmacıklığın yanında doğal ve aslında olması gerektiği gibi olan garip karşılanıyor ve dışlanmaya çalışılıyor. Yani bizim gördüğümüz kadarıyla Sayın Fakıbaba kibar, beyefendi, samimi, eğitimli, değişime ve yenilenmeye açık, herkese değer veren herkesi dinlemeye çalışan bir siyasetçi. Hatasız kul olmaz, bazı hataları da olabilir ancak olumlu yönleri çok fazla ve bu olumlu yönleriyle ön plana çıkan bir siyasetçi. Ön plana çıkan, ortalamanın fazlaca üzerinde en belirgin özelliği ise çalışkanlığı ve çalışmayı sevmesi diyebiliriz . Mesai mefhumu tanımaması, sabah namazından sonra başlayan mesailer en meşhur, en bilinen özelliğiydi. O’ nu sabah namazından sonra Urfa caddelerinde görmeyen, her gün başka bir sokakta karşılaşmayan Urfalı yok gibidir. Bence de sıradışı bir farkındalık oluşturan bu özelliği çok yerinde ve hoş bir farkındalıktı ki sizi seçen, sizi seven insanlara vereceğiniz en güzel cevap onlara en yakışır ve en güzel hizmeti sunmak için bu kadar gayret etmenizdir ki takdire şayan bir şeydir bence bu. Bu kadar olumlu, bu kadar pozitif şeyler taşıyor olmanız siyaset sahnesinde bu özelliklerden birine bile veya bir çoğuna sahip olmayanlar tarafından dışlanmanız, bizans oyunlarına gelmeniz için yeterli sebeptir diye düşünüyorum. Haa! Fakıbaba’ yı ne kadar tanırım veya Fakıbaba’ ya ne kadar yakınım? İnanın sizin kadar tanırım ve ancak sizler kadar yakınım. Ben siyaseti seven ve takip eden biri olarak gözlemlerimi vicdani olarak yazdım sadece tam da yeri gelmişken, doğruluğun kazandığını bir kez daha canlı canlı müşahade etmişken.
Son olarak şunu söylemek isterim ki hayatın her alanında her zaman doğrular ve doğruluk kazanır. Kazanmış olmak için de Bakan olmaya gerek yoktur, sakın yanlış anlaşılmasın, milletvekili de olmayabilirdi. Ancak doğrulara da bu makamlar çok yakışır, memleketimize ve milletimize de böyle değerlerine sahip çıkmak ve destek olmak çok yakışır onu da belirtmek isterim. Allah güzel hizmetlere vesile etsin, millete hizmet yolunda doğruluktan ve teraziden ayırmasın inşaallah.