Kabineyle ilgili yorumlar geçen haftada kaldı gerçi. Bu günlerde Rusya ile yaşanan uçak krizi gündemi fazlası ile dolduruyor fakat içimizdeki Rusya yanlılarını görünce her meselede ifrat ve tefrit boyutunu ayarlayamamak üzerinden kabineye değinmek istiyorum...
Cumhurbaşkanı’nın damadının bakan olmasını etik bulmadıklarını söyleyenler oldu. Ancak ben kabineye baktığımda farklı bir tablo görüyorum ve buradan Ak Parti’nin alışılagelmiş veya şu an mevcudiyetini koruyan siyasi partilerden çok farklı bir siyasi hareket olduğu gerçeğine yeniden varıyorum. Tabii aldıkları her yenilgiden sonra kurultay çağrıları yapan, ilçe kongrelerinde bile sandalyelerin havalarda uçuştuğu kongreler yaşayan siyasi partiler bu söylediğimiz şeyleri pek anlamakta zorlanabilirler. Kabinenin oluşturulma mantığına baktığımız zaman güven verecek isimlerin yanında daha yeni ve genç isimlerin de bulunmasını Ak Parti’nin bir dahaki seçimlere bazı isimlerin yokluğunda hissedilen endişeleri tekrar taşımama fikri ve gayreti içinde hareket etmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Kabinenin mantığını anlamaya çalıştığımızda bana göre bir abi kardeş yardımlaşmasından, makamlarda şahıslardan öte millete ve memlekete hizmet meselesinin sürekliliği için bir fedakarlıktan bahsetmemiz, yerel ve bölgesel temsiliyet talepleri ve dengeleri de düşünülerek hazırlanmış tecrübe ile enerjinin buluşacağı bir tablodan söz etmemiz mümkün görünüyor.Her konuda bu kadar fedakar ve gelecek odaklı çalışan bir siyasal hareketi sırf damat ağırlamak için koltuk verme basitliğine indirgemek bence doğru bir yaklaşım değildir. Tayyip Erdoğan’ın parti kararlarındaki ağırlığı ve partinin de kurucu liderinin kararlarına verdiği değer tartışılmaz bir gerçektir ancak bu tip kararları sanki şahsi taleplermiş gibi vehmetmek de ciddi bir haksızlıktır diye düşünüyorum. Böyle düşünenlere soruyorum Tayyip Erdoğan’ın ailesinden şu ana kadar partide ve mecliste kim var? Oğlu mu, kızı mı, yeğenleri mi, herhangi bir akrabası mı? Bunca yıllık bir partide şahsi ikballer düşünülmüş olsa tüm bunlar gayet rahat olabilirdi herhalde... Enerji politikalarının gizliliği ve güvenliği, Taner Yıldız gibi bir ismin bir dahaki dönem olamaması gibi meseleleri düşünmeden ve dillendirmeden ayrıca kabinenin oluşturulma mantığındaki olumlu ve ileriye dönük tabloyu göremeden böyle bir yakıştırma yapmak biraz da bir Picasso, bir Dali tablosuna çizilmiş bir çöp adam resmi gibi, bir Cin Ali tiplemesi gibi sırıtacak bir haksızlık gibi geliyor bana...
Aslında Ak Parti’ deki tek seslilik, parti içi disiplin ve şu ana kadar ki alınan tüm kararlarda Türk siyasetine mal olmuş çok önemli isimlerin bile kararları kısmen yanlış buluyor olsalar dahi sükunet içinde siyasi hareketin başarısı için kabullenmeleri ve tekrar partinin başarısı için çalışmaları ve bu hizmet kervanına katkı sunmaları Ak Parti’nin ülkemize, milletimize, tüm müslümanlara ve tüm isanlığa kadar genişleyen ufuklarda hizmet amaçları olan bir siyasi hareket olduğunu açıkça gösteriyor ve dişardan bakan herkesin bunu kıskanmaması da mümkün değil zaten.
Her şeyi böyle düşünürsek, her şeye böyle yaklaşırsak peki nasıl eleştiri yapacağız diyenler olabilir. Ben eleştirilemez demiyorum dikkat ederseniz sadece farklı ve olumlu bir bakış açısı sunmaya çalışıyorum. Eleştirenleri de ben eleştirmiş oluyorum yani bu meseleye bu açıdan da böyle farklı da bakılabilir demek istiyorum.
Şimdi Rus uçağı düşünce içimizde Rus yanlısı olanları zaten gördük, bir de Türkiye haklı deyip te zamanla bu olayın getirileri ve götürülerini yaşadıkça Türkiye de yanlış yaptı diyebilecekleri düşündüm bir an ve bu iki grup arasındaki etkileşim ve geçirgenliği de düşününce her meselede olduğu gibi bir samimi ve can-ı gönülden destekçiler bir de iyi gün dostları aklıma geldi ve ben de bunları yazdım...