Normal doğum, gebeliğin doğal sürecinin tamamlanması ve anne ile bebeğin sağlığının korunması açısından büyük önem taşıyor. Uzmanlar, sezaryenin yalnızca tıbbi zorunluluk durumlarında uygulanması gerektiğini ifade ediyor. Normal doğum, anne adayının kendi gücüyle doğuma katılmasını sağlayarak hem bedensel hem de ruhsal açıdan önemli faydalar sunuyor. Anne, doğum sonrası daha hızlı toparlanıyor ve bebeği ile erken dönemde güçlü bir bağ kurabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü, ideal sezaryen oranının yalnızca yüzde 10-15 olması gerektiğini belirterek gereksiz cerrahi müdahalelere karşı uyarıda bulunuyor. Dr. Kandemir, "Normal doğum, gebeliğin en doğal şekilde tamamlanmasıdır. Anne adayının doğumu kendi gücüyle gerçekleştirmesi hem bedensel hem de ruhsal açıdan önemli faydalar sağlar" dedi.
Kandemir, Normal Doğum Haftası’nın toplum sağlığı açısından da önemine dikkat çekerek, "1-7 Ekim Normal Doğum Haftası, yalnızca farkındalık kampanyası değil; anne sağlığını koruma, bebeklerin daha sağlıklı bir başlangıç yapması ve sağlık sisteminde maliyetlerin azaltılması için toplumsal bir çağrıdır. Normal doğum yapan anneler kısa sürede günlük yaşamlarına döner, bebekleriyle birebir ilgilenebilirler. Cilt teması hızlı gerçekleşir, enfeksiyon ve kanama riski sezaryene göre daha düşüktür" ifadelerini kullandı.
Normal doğumun anne ve bebek sağlığı için en doğal ve güvenilir yöntem olduğunu belirten Kandemir, "Normal doğum yapan annelerde sonraki gebeliklerde riskler düşüktür. Doğum sürecine aktif katılmak, anneye güven duygusu kazandırır ve doğum sonrası depresyon riskini azaltır. Sezaryen yalnızca tıbbi zorunluluk durumlarında tercih edilmelidir. Toplumda farkındalık arttıkça, sağlık çalışanlarının desteğiyle sezaryen oranları düşürülebilir" dedi.