Eğitmen, Şimdi gençlerin mesleğe hevesinin olmamasının tek sebebi ailede baba ile çocuğun arasındaki diyalog yok. Maalesef bir baba çocuğu ile dört dörtlük ilgilenmiyor.
Bizzat ilkokula giden çocuk okula başladığından itibaren okul ile veli arasında bir diyalog olacak, bir köprü olacak. Hiç olmazsa ayda bir defa veli çocuğunun durumunu sorup öğrenecek.
Urfa’da bizim dönemimizde üç tane lise vardı. Ortaokulda da üç ya da dört taneydi. Öğrenci eyyübiye den kalkıp yeni şehirdeki ticaret lisesine gelirdi, Bağlar başından Urfa lisesine gelirlerdi, Yakubiyeden Atatürk lisesine gelirlerdi. Şimdi devletimiz her yerde bir değil iki değil çok sayıda okul yapmış. Milletin bunun kıymetini bilmesi lazım.
SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ?
Ben Mutlu Eğitmen 1957 Şanlıurfa doğumluyum. Sanat okulu mezunuyum. 35 yıldır kendi bölümümden dokuma bölümünden mezun olduğum için manifaturacılık mesleğini seçmiş bulunmaktayım. 1964’ten beri kadı oğlu mahallesinde farklı dükkânlarda esnaflık yapmaktayım. Daha önce 30 yıl mobilyacılık yaptım ağabeyimle birlikte o dönemlerde çırak vardı. Şimdi maalesef çırak diye bir şey kalmadı. Hiçbir baba çocuğunu getirip zanaatkar yetişsin diye vermiyorlar. On yaşındaki çocuk bile internetten başka bir şey bilmiyor.
MESLEĞİNİZ BUNDAN YAKLAŞIK OTUZ-KIRK YIL ÖNCE NASILDI?
Manifaturacılıkta otuz yıl önce bu kadar esnaf yoktu. Şehir bu kadar büyümemişti. Şuanda her tarafta aynı mesleği yapan çok. Piyasada parası olan büyük iş yerleri açtı. Bu büyük marketler küçük esnafı bitirdi. Sadece manifaturada değil, hazır giyimde de öyle oldu.
BUNDAN YİRMİ-OTUZ YIL ÖNCE MESLEĞİNİZ DAHA DEĞERLİYDİ BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?
Esnaf olmadığı takdirde meslek değerli olur. Esnaf çoğaldıkça parası olan ister işten anlasın ister anlamasın parasının hükmü ile istediği işi açıyor. Ama çıraktan gelme bir usta mesleğinde pişmiştir. Mobilyacılıkta olsun benim mesleğimde olsun, mobilyacılıkta çocuğunu getirilerdi çünkü otuz yıldan fazla ağabeyimin yanında bu mesleği yaptım. En büyük ağabeyim ustaların ustasıdır belgesi bile vardır. Yedi yaşında bir çocuğu getirirlerdi taa ilkokula bile başladığında yedi yaşında başladığında sabah okula giderse öğleden sonra ustaya gelirdi. Akşama kadar o çocuğun yanında kalırdı o çocuk. Ustanın yardımcısı kalfa vardı. Onunda sözünü dinlerdi. Ona da itaat ederdi ve mesleği öğrenirdi. Bir çekici tutmasını bile usta, kalfa ona gösterirdi. Bir çiviyi kerpetenle nasıl çekeceksin oğlum bunu gösterirdi. Şimdi maalesef çocuk okula gitti mi aile ne diyor tamam bizim çocuğumuz okula gidecek okusun tamam. Maalesef üniversiteyi bile bitiyor bakıyorsun açıkta kalıyor o çocuk niye? Okulda da bir şey almamış. Birçok tanıdığımın çocuğu var. Hem üniversiteye gitti hem de babalarının yanında mesleği öğrenenler var. Üniversiteyi bitirmişler, bitirdiği daldaki işini yapmıyor, mesleğini yapıyor. Çünkü bakıyor ki onda daha istikbal var, daha çok kazancı var onu yapıyor.
GENÇLERİMİZİN BU GİBİ HEVESLERİ MERAKLARI YOK GİBİ BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?
Şimdi gençlerin mesleğe hevesinin olmamasının tek sebebi ailede baba ile çocuğun arasındaki diyalog yok. Maalesef bir baba çocuğu ile dört dörtlük ilgilenmiyor. İlgilenmediğinden dolayı, zannediyor ki o baba çocuğu okula gitti mi her şey bitmiştir. Maalesef böyle değil. Okula gidiyorsa okulda takip edecek. Bu gün günümüzde sigara kullanma yaşı dokuzlara düştü. Bunun sebebi babadır. Hangi baba hangi veli hele gitsin okul idaresinden veya sınıf öğretmeninden yılda okul dönemi yedi ay ise kaç defa çocuğunun durumunu sormuştur. Bir velinin okulla ilişkisi ve diyalogu ne kadar çok olursa o öğrenci o kadar başarılı olur. Bir veli okuldan uzak olursa onun çocuğu da başarısız olur. İlkokul dördüncü sınıfa giden bir çocuk öğretmenine karşı geliyor. Bu neden kaynaklanıyor öğretmen çocuğun kulağını büktüğü vakit veli nasıl benim çocuğumu döversin diyor. Sen akşam iki saat oturup dersine bakıp konuşmuyor ilgilenmiyorsun. O öğretmen beş saat karşısında onula her konuda ilgileniyor.
BU KONUDA AİLELERE DÜŞEN GÖREVLER NELERDİR?
Ailelere düşen yük büyük. Bizzat ilkokula giden çocuk okula başladığından itibaren okul ile veli arasında bir diyalog olacak, bir köprü olacak. Hiç olmazsa ayda bir defa veli çocuğunun durumunu sorup öğrenecek, onun haricinde çocuğu okula gönderiyorsunuz sabah hiç olmazsa iki defa veya üç defa veya dört veya haftada bir bu çocuğu arkasından bir takip et. Bak bir ne şekilde okula gidip geliyor. Bunu kendi gözünle gör. Ona göre yarı ilerde deme benim çocuğum böyle yaptı şöyle yaptı.
TELEFON SOYAL MEDYA, İNTERNET BUNUNDA ETKİSİ VAR MI?
Türkiye de interneti kullanmayan hiç kimse yok. Ortaokula giden çocuğun eline telefon diye bir şeyi veriyorlar. Bu gerek kız gerekse erkek çocuğu olsun bunun elinde telefon olduğu vakit dersle alakası yok bu çocuğun. Bu çocuk telefonda interneti açıyor sırada oturuyor iki bacağının arasında internet ile oynuyor. Hoca da bunun farkına vardığı vakit hocaya karşı çıkıyorlar. Benim yaşım 63 hala şehitlik ilkokulunda ilkokulumu bitirdim. Müdürümü gördüğüm an hala elini öperim. Yeri geldiğinde bana hakkınızı helal edin der. Bende hocam siz helal edin derim. Sizin bizde emeğiniz var. Emeğiniz olmasa ben sizi saymam. Maalesef şimdi günümüzde böyle öğrenci yok. Hoca var hoca yok demeyin öğrenci yok. Yoksa hiçbir hocanın öğrencisi ile düşmanlığı yoktur. Bir öğrenci hocaya ne kadar soru sorarsa hocaya ne kadar yaklaşırsa, hocası da o kadar ona yaklaşır, sarılır ve ilgilenir. Bugün merkez ortaokulunda öğrenciyken hocam Halil Soran benim din kültürü ve ahlak bilgisi dersine gelen hocam. Hala birlikteyiz hala bir problemim bir sorunum olduğu vakit, bir baba gibi bir ağabeyi gibi kendisini tanırız, kendisini ziyaret ederiz, sorunumuzu söyleriz. Oturup bize yol gösterir ve bizde o şekilde hareket ederiz. Yalnız ben değil benim gibi olan arkadaşlarım da var. Halen hocalarımızı ziyaret ediyoruz. Genç nesil ne yaparsa yapsın ilk aile karalanır ve aile o çocuğun o duruma gelmesine neden olur. İkinci olaraktan okul buna sebep verir. Çocuk belli bir yaşa geldikten sonra eğer aile ilkokul ve ortaokul bir şey öğrenmemiş ise lisede bu çocuk tutulmaz artık. Düşe kalka üniversiteye kadar geliyor. Maalesef bugün Urfa da eğitim sıfır diyorlar. Eğitimin sıfır olmasının sebebi ailedir, başka kimse değil. Bugün dersime çalışıyorum diyor, dershaneye gönderiyor baba, büyük paralar verip dershaneye gönderiyorlar. Peki, sen kaç defa dershaneye gidip çocuğun durumu hakkında bilgi alıyorsun. İşte telefonla arayıp sordum, hayır birebir gidip görüşmesi gerekir. Çocuğun başarılı olması için, arkadaşı kimdir, diyor ki baba arkadaşıma ders çalışmaya gidiyorum, peki, arkadaşı kimdir onu araştırdın mı? Kimin evine gidiyor çocuğun, onu araştırdın mı? Yok. Ondan sonrada diyorlar ki çocuğumuz bu yıl kazanamadı. Neymiş dershanede hocalar buna bir şey vermemiş. Bunun sebebi sensin gidip araştırsaydın.
SON OLARAK NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Urfa’da bizim dönemimizde üç tane lise vardı. Ortaokulda da üç ya da dört taneydi. Öğrenci eyyübiye den kalkıp yeni şehirdeki ticaret lisesine gelirdi, Bağlar başından Urfa lisesine gelirlerdi, Yakubiyeden Atatürk lisesine gelirlerdi. Şimdi devletimiz her yerde bir değil iki değil çok sayıda okul yapmış. Milletin bunun kıymetini bilmesi lazım. Bu okullarımıza öğrencilerimizin değer vermesi lazım. Hocalara değer vermesi lazım. Velinin bire bir okulla ilişkisi olacak ki çocuğu başarılı olsun. Bunun yanında yaz tatilinde diyor ki baba ben vazifemi yaptım. Ne yapmış sınıfı geçmiş. Sınıfı geçmekle vazifesini yapmak demek değildir. Zaten seni işin odur. Seni baban okula gönderdi, sende dersine çalışıp sınıfı geçeceksin. Bunun yanında gözünün üzerinde olması için hiç değilse yakınında evinin yakınında bir esnaf arkadaşı varsa onun yanına gitsin, çocuğunu oraya göndersin ve hiç olmazsa bilir ki çocuk oradadır. Günümüzde bali, sigara içmek, çeşitli uyuştururcu maddeler, bugün on yaşına on bir yaşına gelenler bile artık bunları kullanıyor. Gençliğin bu gidişle sonu iyi değil. Emniyet üzerine düşen görevi yapıyor. Ama bugün emniyet bizzat senin oğlunun başına bir polis dikmez. Oğlunun başında polis sen olacaksın. Her konuda çocuğunla birebir sen ilgileneceksin ki o çocuk başarılı olsun. Ama bugün zavallı babalar amelelilik yapanlarda vardır. Der ki ben çocuğumu okutayım, bunun yanında bir doktor da der ki ben çocuğumu okutayım. Ama babalar veliler üzerine düşen görevi yaparsa o öğrenci başarılı olur. Parayla olacak şey değil. Nice zengin adamlar çocuklarını okutamamıştır. Niye okutamamıştır? Parayı verdiği vakit her şeyi bitmiş zanneder. Yok, maalesef, fakir ailenin çocuğu zorluğu görmüştür bazı konularda ki başarılı olmuştur. Çünkü babasının sabah erkenden gelip eğer kalıpçı ise, eğer suvacı ise, eğer bir ufak esnaf ise sabahın yedi buçuğunda dikilmiştir işinin başına o adam o parayı kazanıp çocuğa götürdüğü vakit, çocuğu da eğer bilinçli bir çocuk ise o çocuk başarılı olur. Ama bunun yanında parası olan ne yapıyor. Çocuğu falan dershaneye gönderdim. Benden vebal gitti. Ben ne istediyse onu yaptım. Ama gidip sormuyor nereye gidiyor bu çocuk, ne yapıyor, hocası ile diyalogu nasıl. Bunlara çok dikkat etmek lazım. Bir aile babası olarak çocuk her şeyin yüzde onunu baba ile paylaşırsa, yüzde doksanını annesiyle paylaşır. Günümüzde karı koca ilişkilerinde de anne hiç ir dönem çocuğunun hatasını örtmesin babasına söylesin, babasının bundan haberi olsun. Yoksa ileride bunun cezasını kendiside çekiyor, babası da çekiyor.
BİZE VAKİT AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.
Ben teşekkür ederim.
Bizzat ilkokula giden çocuk okula başladığından itibaren okul ile veli arasında bir diyalog olacak, bir köprü olacak. Hiç olmazsa ayda bir defa veli çocuğunun durumunu sorup öğrenecek.
Urfa’da bizim dönemimizde üç tane lise vardı. Ortaokulda da üç ya da dört taneydi. Öğrenci eyyübiye den kalkıp yeni şehirdeki ticaret lisesine gelirdi, Bağlar başından Urfa lisesine gelirlerdi, Yakubiyeden Atatürk lisesine gelirlerdi. Şimdi devletimiz her yerde bir değil iki değil çok sayıda okul yapmış. Milletin bunun kıymetini bilmesi lazım.
SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ?
Ben Mutlu Eğitmen 1957 Şanlıurfa doğumluyum. Sanat okulu mezunuyum. 35 yıldır kendi bölümümden dokuma bölümünden mezun olduğum için manifaturacılık mesleğini seçmiş bulunmaktayım. 1964’ten beri kadı oğlu mahallesinde farklı dükkânlarda esnaflık yapmaktayım. Daha önce 30 yıl mobilyacılık yaptım ağabeyimle birlikte o dönemlerde çırak vardı. Şimdi maalesef çırak diye bir şey kalmadı. Hiçbir baba çocuğunu getirip zanaatkar yetişsin diye vermiyorlar. On yaşındaki çocuk bile internetten başka bir şey bilmiyor.
MESLEĞİNİZ BUNDAN YAKLAŞIK OTUZ-KIRK YIL ÖNCE NASILDI?
Manifaturacılıkta otuz yıl önce bu kadar esnaf yoktu. Şehir bu kadar büyümemişti. Şuanda her tarafta aynı mesleği yapan çok. Piyasada parası olan büyük iş yerleri açtı. Bu büyük marketler küçük esnafı bitirdi. Sadece manifaturada değil, hazır giyimde de öyle oldu.
BUNDAN YİRMİ-OTUZ YIL ÖNCE MESLEĞİNİZ DAHA DEĞERLİYDİ BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?
Esnaf olmadığı takdirde meslek değerli olur. Esnaf çoğaldıkça parası olan ister işten anlasın ister anlamasın parasının hükmü ile istediği işi açıyor. Ama çıraktan gelme bir usta mesleğinde pişmiştir. Mobilyacılıkta olsun benim mesleğimde olsun, mobilyacılıkta çocuğunu getirilerdi çünkü otuz yıldan fazla ağabeyimin yanında bu mesleği yaptım. En büyük ağabeyim ustaların ustasıdır belgesi bile vardır. Yedi yaşında bir çocuğu getirirlerdi taa ilkokula bile başladığında yedi yaşında başladığında sabah okula giderse öğleden sonra ustaya gelirdi. Akşama kadar o çocuğun yanında kalırdı o çocuk. Ustanın yardımcısı kalfa vardı. Onunda sözünü dinlerdi. Ona da itaat ederdi ve mesleği öğrenirdi. Bir çekici tutmasını bile usta, kalfa ona gösterirdi. Bir çiviyi kerpetenle nasıl çekeceksin oğlum bunu gösterirdi. Şimdi maalesef çocuk okula gitti mi aile ne diyor tamam bizim çocuğumuz okula gidecek okusun tamam. Maalesef üniversiteyi bile bitiyor bakıyorsun açıkta kalıyor o çocuk niye? Okulda da bir şey almamış. Birçok tanıdığımın çocuğu var. Hem üniversiteye gitti hem de babalarının yanında mesleği öğrenenler var. Üniversiteyi bitirmişler, bitirdiği daldaki işini yapmıyor, mesleğini yapıyor. Çünkü bakıyor ki onda daha istikbal var, daha çok kazancı var onu yapıyor.
GENÇLERİMİZİN BU GİBİ HEVESLERİ MERAKLARI YOK GİBİ BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?
Şimdi gençlerin mesleğe hevesinin olmamasının tek sebebi ailede baba ile çocuğun arasındaki diyalog yok. Maalesef bir baba çocuğu ile dört dörtlük ilgilenmiyor. İlgilenmediğinden dolayı, zannediyor ki o baba çocuğu okula gitti mi her şey bitmiştir. Maalesef böyle değil. Okula gidiyorsa okulda takip edecek. Bu gün günümüzde sigara kullanma yaşı dokuzlara düştü. Bunun sebebi babadır. Hangi baba hangi veli hele gitsin okul idaresinden veya sınıf öğretmeninden yılda okul dönemi yedi ay ise kaç defa çocuğunun durumunu sormuştur. Bir velinin okulla ilişkisi ve diyalogu ne kadar çok olursa o öğrenci o kadar başarılı olur. Bir veli okuldan uzak olursa onun çocuğu da başarısız olur. İlkokul dördüncü sınıfa giden bir çocuk öğretmenine karşı geliyor. Bu neden kaynaklanıyor öğretmen çocuğun kulağını büktüğü vakit veli nasıl benim çocuğumu döversin diyor. Sen akşam iki saat oturup dersine bakıp konuşmuyor ilgilenmiyorsun. O öğretmen beş saat karşısında onula her konuda ilgileniyor.
BU KONUDA AİLELERE DÜŞEN GÖREVLER NELERDİR?
Ailelere düşen yük büyük. Bizzat ilkokula giden çocuk okula başladığından itibaren okul ile veli arasında bir diyalog olacak, bir köprü olacak. Hiç olmazsa ayda bir defa veli çocuğunun durumunu sorup öğrenecek, onun haricinde çocuğu okula gönderiyorsunuz sabah hiç olmazsa iki defa veya üç defa veya dört veya haftada bir bu çocuğu arkasından bir takip et. Bak bir ne şekilde okula gidip geliyor. Bunu kendi gözünle gör. Ona göre yarı ilerde deme benim çocuğum böyle yaptı şöyle yaptı.
TELEFON SOYAL MEDYA, İNTERNET BUNUNDA ETKİSİ VAR MI?
Türkiye de interneti kullanmayan hiç kimse yok. Ortaokula giden çocuğun eline telefon diye bir şeyi veriyorlar. Bu gerek kız gerekse erkek çocuğu olsun bunun elinde telefon olduğu vakit dersle alakası yok bu çocuğun. Bu çocuk telefonda interneti açıyor sırada oturuyor iki bacağının arasında internet ile oynuyor. Hoca da bunun farkına vardığı vakit hocaya karşı çıkıyorlar. Benim yaşım 63 hala şehitlik ilkokulunda ilkokulumu bitirdim. Müdürümü gördüğüm an hala elini öperim. Yeri geldiğinde bana hakkınızı helal edin der. Bende hocam siz helal edin derim. Sizin bizde emeğiniz var. Emeğiniz olmasa ben sizi saymam. Maalesef şimdi günümüzde böyle öğrenci yok. Hoca var hoca yok demeyin öğrenci yok. Yoksa hiçbir hocanın öğrencisi ile düşmanlığı yoktur. Bir öğrenci hocaya ne kadar soru sorarsa hocaya ne kadar yaklaşırsa, hocası da o kadar ona yaklaşır, sarılır ve ilgilenir. Bugün merkez ortaokulunda öğrenciyken hocam Halil Soran benim din kültürü ve ahlak bilgisi dersine gelen hocam. Hala birlikteyiz hala bir problemim bir sorunum olduğu vakit, bir baba gibi bir ağabeyi gibi kendisini tanırız, kendisini ziyaret ederiz, sorunumuzu söyleriz. Oturup bize yol gösterir ve bizde o şekilde hareket ederiz. Yalnız ben değil benim gibi olan arkadaşlarım da var. Halen hocalarımızı ziyaret ediyoruz. Genç nesil ne yaparsa yapsın ilk aile karalanır ve aile o çocuğun o duruma gelmesine neden olur. İkinci olaraktan okul buna sebep verir. Çocuk belli bir yaşa geldikten sonra eğer aile ilkokul ve ortaokul bir şey öğrenmemiş ise lisede bu çocuk tutulmaz artık. Düşe kalka üniversiteye kadar geliyor. Maalesef bugün Urfa da eğitim sıfır diyorlar. Eğitimin sıfır olmasının sebebi ailedir, başka kimse değil. Bugün dersime çalışıyorum diyor, dershaneye gönderiyor baba, büyük paralar verip dershaneye gönderiyorlar. Peki, sen kaç defa dershaneye gidip çocuğun durumu hakkında bilgi alıyorsun. İşte telefonla arayıp sordum, hayır birebir gidip görüşmesi gerekir. Çocuğun başarılı olması için, arkadaşı kimdir, diyor ki baba arkadaşıma ders çalışmaya gidiyorum, peki, arkadaşı kimdir onu araştırdın mı? Kimin evine gidiyor çocuğun, onu araştırdın mı? Yok. Ondan sonrada diyorlar ki çocuğumuz bu yıl kazanamadı. Neymiş dershanede hocalar buna bir şey vermemiş. Bunun sebebi sensin gidip araştırsaydın.
SON OLARAK NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Urfa’da bizim dönemimizde üç tane lise vardı. Ortaokulda da üç ya da dört taneydi. Öğrenci eyyübiye den kalkıp yeni şehirdeki ticaret lisesine gelirdi, Bağlar başından Urfa lisesine gelirlerdi, Yakubiyeden Atatürk lisesine gelirlerdi. Şimdi devletimiz her yerde bir değil iki değil çok sayıda okul yapmış. Milletin bunun kıymetini bilmesi lazım. Bu okullarımıza öğrencilerimizin değer vermesi lazım. Hocalara değer vermesi lazım. Velinin bire bir okulla ilişkisi olacak ki çocuğu başarılı olsun. Bunun yanında yaz tatilinde diyor ki baba ben vazifemi yaptım. Ne yapmış sınıfı geçmiş. Sınıfı geçmekle vazifesini yapmak demek değildir. Zaten seni işin odur. Seni baban okula gönderdi, sende dersine çalışıp sınıfı geçeceksin. Bunun yanında gözünün üzerinde olması için hiç değilse yakınında evinin yakınında bir esnaf arkadaşı varsa onun yanına gitsin, çocuğunu oraya göndersin ve hiç olmazsa bilir ki çocuk oradadır. Günümüzde bali, sigara içmek, çeşitli uyuştururcu maddeler, bugün on yaşına on bir yaşına gelenler bile artık bunları kullanıyor. Gençliğin bu gidişle sonu iyi değil. Emniyet üzerine düşen görevi yapıyor. Ama bugün emniyet bizzat senin oğlunun başına bir polis dikmez. Oğlunun başında polis sen olacaksın. Her konuda çocuğunla birebir sen ilgileneceksin ki o çocuk başarılı olsun. Ama bugün zavallı babalar amelelilik yapanlarda vardır. Der ki ben çocuğumu okutayım, bunun yanında bir doktor da der ki ben çocuğumu okutayım. Ama babalar veliler üzerine düşen görevi yaparsa o öğrenci başarılı olur. Parayla olacak şey değil. Nice zengin adamlar çocuklarını okutamamıştır. Niye okutamamıştır? Parayı verdiği vakit her şeyi bitmiş zanneder. Yok, maalesef, fakir ailenin çocuğu zorluğu görmüştür bazı konularda ki başarılı olmuştur. Çünkü babasının sabah erkenden gelip eğer kalıpçı ise, eğer suvacı ise, eğer bir ufak esnaf ise sabahın yedi buçuğunda dikilmiştir işinin başına o adam o parayı kazanıp çocuğa götürdüğü vakit, çocuğu da eğer bilinçli bir çocuk ise o çocuk başarılı olur. Ama bunun yanında parası olan ne yapıyor. Çocuğu falan dershaneye gönderdim. Benden vebal gitti. Ben ne istediyse onu yaptım. Ama gidip sormuyor nereye gidiyor bu çocuk, ne yapıyor, hocası ile diyalogu nasıl. Bunlara çok dikkat etmek lazım. Bir aile babası olarak çocuk her şeyin yüzde onunu baba ile paylaşırsa, yüzde doksanını annesiyle paylaşır. Günümüzde karı koca ilişkilerinde de anne hiç ir dönem çocuğunun hatasını örtmesin babasına söylesin, babasının bundan haberi olsun. Yoksa ileride bunun cezasını kendiside çekiyor, babası da çekiyor.
BİZE VAKİT AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.
Ben teşekkür ederim.