GÜNDEM

Balıklıgöl'de farklı dillerde yön levhası yok

Abone Ol

Şanlıurfa"nın tarihi Balıklıgöl ve Dergah Bölgesine gelen yabancı turistler Türkçe dışında İngilizce ve Arapça başta olmak üzere farklı dillerde yön tabelaları olmaması nedeni ile gelen turistlerin zorluk çektiği belirtildi.

Vatandaşlar ise yabancı ülkelerden gelen turistler ve turlar Türkçe dışında yön levhaları bulunmaması nedeni ile bu bölgede bulunanlarla iletişim kurmak istiyorlar. Ancak,yabancı dil bilinmemesi nedeni ile turistler zorluk çekiyorlar dediler.

Şanlıurfa"nın tarihi bölgesi Balıklıgöl bölgesinde yön levhası dışında, rehber sorunu da bulunuyor.Şanlıurfa"ya gelen yerli ve yabancı turistlerin bilgi alabilecekleri yabancı dil bilen ve yetkililere turistlerin sorunlarını iletebilen görevlilerin  hafta sonu dahil bu bölgede görevlendirilmesi istendi.

Balıklı göl,Dergah, Şanlıurfa Kalesi ve Kent Platosu olmak üzere bu tarihi  bölgede Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Belediye Başkanlığı, ŞURKAV Vakfı, Hz.İbrahim Halilullah Vakfı olmak üzere bir çok kurum ve kuruluş faaliyet gösteriyor. Bu bölgenin yönetiminin Şanlıurfa Valiliği koordinasyon içinde yürütülmesinin gerekli olduğunu vatandaşlarca belirtiliyor.

Tarihi Balıklıgöl; Nemrut, zulmü ile çevresine korku ve dehşet sa­çan bir hükümdârdır. Bir gece gördüğü rüyayı yo­rumlatır. Doğacak çocuklardan birinin kendisini öldüreceğini öğrenir. Hemen o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder. Nemrut'un as­kerleri emri uygulamaya başlar. İbrahim pey­gam­berin annesi Sara, kaçarak bir mağaraya gizle­nir. Çocuğunu bu mağarada doğurur ve çocuğunu bu­rada bırakıp evine döner. Çocuğu bir dişi ceylan emzirir. Aradan zaman geçer, askerler İbrahim'i mağarada bulurlar. Nemrut'un huzuruna getirirler. Hiç çocuğu olmayan Nemrut ondan hoşlanır ve İbrahim'i yanına alıp büyütür.Nemrut'un zulmü, haksızlığı ve putlara tapışını, halkın da putlara tapmaya zorlanılışını  gören ıbra-him, insanların kendi elleriyle yaptıkları bu putların tanrı olamayacağını söyler. Halka bu dü­şüncesini anlatır. Halk korkudan ağzını açamaz. Bir tören günü herkesin törene gittiği bir zamanda İbrahim sarayın putlar bölümüne girer, bir balta  ile bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne bırakır. Törenden dönenler endişeye kapılıp Nemrut'a haber verirler. Görevliler Hz.İbrahim'e kızdıklarından bunu onun yapabile­ceğini öne sü-rerler. Hz.İbrahim yargılanır, kendi­sine sorular so-rulur ve cevabı "görüyorsunuz ya işte balta büyük putun ellerinde, her halde bu işi o yapmıştır  " der. Öfkelenen Nemrut, "bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar " diye haykırınca; Hz.İbrahim "işte benim anlatmak istediğim de budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsu­nuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. Bu gerçekten tanrı ise neden böyle bir işi yapamaz " deyince şaşkınlık ge­çiren Nemrut, İbrahim'in ateşe atılarak cezalandı­rılmasını emreder.Her taraftan toplanan odunlar, bugünkü Halil-ür Rahman Gölü'nün bulunduğu yere yığılır, ateş yakılır ve bugünkü kalenin bulunduğu tepenin üzerinden İbrahim Aleyhiselam mancınıklarla ateşe  fırlatılır. Nemrut'un kızı Zeliha, yalvarmasına rağ­men babasının yüreği yu­muşamaz. İbrahim Aleyhiselam ateşe düştüğünde burası bir göl ve gül bahçesine dönüşür. Yakılan odunlar ise balık olur. Bu göle daha sonra Halil-ür Rahman Gölü adı veri­lir. Hz.İbrahim'in ardından kendisini ateşe atan Nemrut'un kızı Zeliha'nın ise düştüğü yerde bu­günkü Aynzeliha Gölü oluşur. Halkın inanışına göre, bu göller ve içindeki ba­lıklar kutsal sayılmaktadır. Bu balıklara dokunanla­rın ba­şına bela geleceğine inanılır. (Haber Kadir Can-Yusuf Güler)