GAP Gazeteciler Cemiyeti Kemal Kapaklı son bir yıl içinde basın özgürlüğünü yok edecek bir ortamın oluşturduğunu köyesine taşıdı. Kapaklı yazısında; Cuma günü Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda GAP Gazeteciler Cemiyeti’nin 7. Genel Kurulu gerçekleşti. Genişletilmiş ve güçlendirilmiş Başkanlığımdaki yönetim kurulu tüm üyelerimizin oy birliği ile güven tazeledi. Kongremize bizzat katılan, çiçek gönderen, bilahare telefonla arayan tüm yetkililere, dostlara Yönetim Kurulu adına teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum öncelikle.Kongredeki konuşmamda da ifade etmiştim. Bu kongre sadece bu meslek mensubu veya cemiyet üyelerinin kongresi değildi, tüm halkımızın kongresiydi. Çünkü; bilgi toplumunun bireylerine ihtiyacı olan bilgi, günümüzde en yaygın biçimde basın aracılığı ile iletilmektedir. Halk basına bağlıdır, basın da halka...Basının olmadığı bir toplumu günümüzde tasavvur etmek mümkün değildir. Güçlü bir basın, etkili bir basın, güçlü bir toplum, etkili bir toplum, etkili bir toplum demektir. Bu itibarla basın örgütlerinin güçlü olması o meslek mensupları için değil, güçlü bir toplum için gereklidir.
Yeni bir sayfa diyoruz. Bu aslında gerek Cemiyetimiz, gerek meslektaşlarımız gerekse gazeteci-kamu yöneticileri açısından yeni bir sayfa olmalıdır. Son bir iki yıl içersinde, kongrede de dikkat çekmeye çalıştığım gibi, kamu yöneticileri-gazeteci arasındaki ilişkiler kelimenin tam anlamıyla kavga noktasına gelmişti. Bu kavga ortamı ne gazeteciye, ne kamu yöneticisine ne de halk yarar sağlamadı. Aksine her üç kesimin yıpranmasına, kaybetmesine neden oldu.
Gazetecinin görevi; gerçeği arayıp bularak, bunu halka iletmektir. Gazetecinin görev yaptığı basının asli işlevi ise; haber verme yoluyla öğretmek, halkı bilgilendirmek, aydınlatmak ve ona yol göstermektir.
Bugün gerçek demokrasinin yaşandığı ülkelerde basın, vatandaşla devlet arasındaki ilişkileri düzenleyerek , bir kamu görevi yapmakta , demokrasi ve diğer özgürlüklerin korunmasında , bunları sağlamakla yükümlü olan devlet organlarının en büyük destekçisi olmaktadır. Böylesine önemli bir işleve sahip basının bu görevini eksiksiz yerine getirebilmesi ise, düşünce ve kanaatlerin hiçbir engelle karşılaşmadan açıklanıp serbestçe yayınlanabildiği ortamda mümkün olur.
Özellikle son bir yılda Şanlıurfa’da basın özgürlüğünü yok edecek bir ortam oluşturulmuştur. Bir haberden dolayı gazete idarelerinin basılması, bilgisayarlarına el konulması, gazetecilerin telefonlarının yasal ve gayriyasal yollarla dinlenmesi, günümüzde ancak totaliter rejimlerde görülebilecek Devlet Nüfusunun gazeteci üzerinde bir baskı unsuru olarak uygulanması sıradan uygulamalar olarak yaşanmıştır. Halen pek çok gazeteci arkadaşımızın telefonları dinlenmektedir. Bu ortam gazetecinin özgür çalışmasını engelleyen antidemokratik bir durumdur.
İşte sayın Valimizden de bugünden itibaren yeni bir sayfanın açılmasını bekliyoruz. Gerek gazeteci gerekse kamu yöneticileri aslı görevlerini kavga ortamında değil, barış ve güven ortamında yerine getirmelidir. Bu dönemin başlayacağına ben yürekten inanıyorum...Şanlıurfa için buna ihtiyacımız var...Dedi (UrfaHA)
Yeni bir sayfa diyoruz. Bu aslında gerek Cemiyetimiz, gerek meslektaşlarımız gerekse gazeteci-kamu yöneticileri açısından yeni bir sayfa olmalıdır. Son bir iki yıl içersinde, kongrede de dikkat çekmeye çalıştığım gibi, kamu yöneticileri-gazeteci arasındaki ilişkiler kelimenin tam anlamıyla kavga noktasına gelmişti. Bu kavga ortamı ne gazeteciye, ne kamu yöneticisine ne de halk yarar sağlamadı. Aksine her üç kesimin yıpranmasına, kaybetmesine neden oldu.
Gazetecinin görevi; gerçeği arayıp bularak, bunu halka iletmektir. Gazetecinin görev yaptığı basının asli işlevi ise; haber verme yoluyla öğretmek, halkı bilgilendirmek, aydınlatmak ve ona yol göstermektir.
Bugün gerçek demokrasinin yaşandığı ülkelerde basın, vatandaşla devlet arasındaki ilişkileri düzenleyerek , bir kamu görevi yapmakta , demokrasi ve diğer özgürlüklerin korunmasında , bunları sağlamakla yükümlü olan devlet organlarının en büyük destekçisi olmaktadır. Böylesine önemli bir işleve sahip basının bu görevini eksiksiz yerine getirebilmesi ise, düşünce ve kanaatlerin hiçbir engelle karşılaşmadan açıklanıp serbestçe yayınlanabildiği ortamda mümkün olur.
Özellikle son bir yılda Şanlıurfa’da basın özgürlüğünü yok edecek bir ortam oluşturulmuştur. Bir haberden dolayı gazete idarelerinin basılması, bilgisayarlarına el konulması, gazetecilerin telefonlarının yasal ve gayriyasal yollarla dinlenmesi, günümüzde ancak totaliter rejimlerde görülebilecek Devlet Nüfusunun gazeteci üzerinde bir baskı unsuru olarak uygulanması sıradan uygulamalar olarak yaşanmıştır. Halen pek çok gazeteci arkadaşımızın telefonları dinlenmektedir. Bu ortam gazetecinin özgür çalışmasını engelleyen antidemokratik bir durumdur.
İşte sayın Valimizden de bugünden itibaren yeni bir sayfanın açılmasını bekliyoruz. Gerek gazeteci gerekse kamu yöneticileri aslı görevlerini kavga ortamında değil, barış ve güven ortamında yerine getirmelidir. Bu dönemin başlayacağına ben yürekten inanıyorum...Şanlıurfa için buna ihtiyacımız var...Dedi (UrfaHA)