Mehmet Emin Güngör Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; Şanlıurfa doğumluyum. Valla çocukluk hayatımız anneleriz babalarımız çok dışarı bırakmazdı. Küçük de olsa hayatı evde yaşardık nenemiz dedemiz hepsi hayattaydı bize nasihat ederlerdi tabi gene de işte arkadaşlar dışarıdan bağırırdı .benim dediğim 4 yaşımda filan zaten ben 5 -6 yaşlarımda işe başladım.Hem kuran okuyordum hem bu mesleği yapıyordum.Giderdik ebe saklamadır çıldır pıldır cab nahır diye bir isim var eşeğime binen gülle oynardık . Lübür dediğimiz oyunlar çoktu. Çatı patı gibi daha oyunlar çoktu. hatırladığımız bu kadar mesela ebe sakamla sobe bunları hep oynuyorduk günümüzde de Vardır biraz eğlenirdik bakarsın biri bağırır babanız gelecek gelirdik eve ellerimiz yıkardık işte otururduk evin işi varsa yardım ederdik. Yoksa kardeşlerimizle beraber oynardık. Yani küçükken eğlenirdik küçüklük çok güzeldir. Mesela benden sonra küçük bir kardeşim oldu aklıma geliyor herhalde ben 3 yaşındaydım. 3 zannediyem 3 geçmiştim belki de şimdi kıskanmamak için bunları değişik anlatmak değil doğruyu böyle şimdiki demek ki ailede diyor ki emin kardeşini kıskanır bizim bir ailede bir nenemin bacısının kızıydı getiriyordu ben görmeden tabi kardeşimin koynuna (yatağına )portakal filan koyardı ben görmeyeyim diye bana diyordu git hele bak Mustafa cennetten size portakal getirmiş elma getirmiş giderdim açardım ben de teşekkür ederdim. Ona konuşmak bilmiyor daha yeni olmuş 3 günlük yani bizim devremiz samimiydi yetiştik küçüklerimiz biz büyüklerimiz bizim odada toplanırdık. Dedem o zaman hayattaydı 12 sene askerlik yaptığı bir insandı. Devlette hizmeti çoktu parasız yapmıştı onlar o zaman öyle aile gelirdi toplanırdı işte ne varsa köftenin etlisi olurdu mercimeklisi olurdu Frenklisi olurdu karışık yaparlardı herkesin hükmüne göre yani o gün ne varsa,özel bir şey yapılmazdı otururlardı konuşurlardı hep sohbet ediyorlardı .Sohbetlerinde de hep nasihat akardı.Yani şimdiki bir çocuk otobüse biniyor bir büyük bindiği zaman ben utanıyorum yani bir tane bayan binse hali biraz değişik olsa ben yer veririm ona tahammül edemem olmaz insanlık bu değil şimdiki çocuklar pencereden dışarı bakıyorlar yani görmesinler bunu yarın kendileri de görecek başkalarını bir laf var yapana bulur. Allah bize güzel nesiller yetiştirsin biz kötü yetişmedik 4 yaşında sonra biraz büyüdük kurana başladık Allah razı olsun büyüklerimizde bizi severdi hocalarımızda bizi severdi arkadaşlarla da samimiyetimiz çok iyi di hocaya geldiğimiz zaman yolda derlerdi bir fakir gördüğümüz zaman bir taş gördük mü yolun kenarına koyun böyle vb biz bunları hep yaptık yaptırdılar.Bize büyüklerimiz veya arkadaşlarımız sonra beş altı yaşımıza geldik. işte anama söyledim arkadaşlarında birkaç tanesi işe başlamış onlarda çalışıyorlar babaya söyle dedim rahmetli oldu ikisi de Allah rahmet etsin söyle babaya beni de bir yere koysun sonra götürdü beni işte kazazlığa koydu kazazlık mesleğine başladık ben 1947 senesinde 5 yaşından sonra o mesleğe başladım çalıştık. Çabaladık gene de arkadaşlarımızı birazı çalıştığımız için hafta da hatta bir gün haftalığımı almıştım 50 kuruş gümüş paralar vardı eskiden paralar gümüştü eskiden 25 kuruş sarıydı 10 kuruş 5 kuruş onlarda sarıdır filan 50 kuruş bir haftalık verirdi ustam götürdüm. işte 50 kuruşu seviyem ben babama götürdüm Allah rahmet eğlesin babam a uzattım parayı dedeye götür dedemiz rahmetli oturuyor dedeye dedim al bunu dedim ki haftalığım dedi baban seni çalıştırdı mı dedim evet bağırdı aynısını anlatıyorum la habo dedi sen bu çocuğu da paraya alıştırdın dedi yani hayat bizim hayatımız böyle geçti büyüklerimiz evlatlarını çok severdi evlatlarını eşit tutardı yine şimdi analar babalar eşit tutar bazı görürüler yani bunu seviyor şunu seviyor değildir ya küçüktür diye alta kalmasın diye sizi eşit tutarlar şimdi bir insanın beş parmağı gibidir evlat hangisi sızlarsa insanın yüreğine vurur böyledir yani bizde biz de böyle gördük hatta bu son zamanlarda biraz haftalığımız yükseldi tabi çalıştık birkaç sene geçti paraları gidiyorduk mesela sinemaya gittiğimizde gelirdik bir değişik bir şey olurdu yani biz babalarımız bize kızardı akşam yemeğine yetişmedik mi sofrada olmadık mı evden bile kaçardık korkardık bizi vuracak tabi herhalde baba. dedemizin arkasına kaçtık mı kurtulurduk çok güzel bir şeydir bunlar büyükleri sayma bakımından izah edeceğimiz çok şey var fakat nasıl izah edeceğimizi de …
Şimdiki duysa diyecekler ki böyle bir şey olur mu olur işte yani ne var ki şimdi babamız giderdi çalışırdı yemek getirirdi birbirine dağıtırlardı komşular sevgileri çoktu yemek oldu mu derdi işte benim arkadaşım hasandı kemal neyse komşu kimse hele doldur bende biraz yürüyem ya büyüdükten sonra daha önce amcalarım götürürdü bana verirlerdi götür komşuya işte babam selam etti kemal abı onlarda teşekkür ederlerdi onlardan da bize gelirdi yemek bir komşuluk sevgisi vardı Allah etmesin bir komşu öldü mü o gün kimse işe gitmezdi yeter ki kapının önünde bir tabut görsünler hepsi dururlardı o cenazeyi kaldırırlardı taziye yapılırdı sağlık dilerlerdi ondan sonra böyle olurdu işte çok güzel günlerdi yani belki yoksulluğun tadı vardı fakat huzur vardı mesela bir köfte yaptığımız zaman özenle yerdik özenle komşuya götürür verirdik hoşumuza giderdi onlar da getirirdi yani akşamüstü evde dediğim gibi akrabalar geldiği zaman hep eskileri konuşurlardı peygamberlerden sahabelerden insanlıktan yapılan hayır hasenatlardan yapılan güzelliklerden yani insanın namusu paradan üstündü misafir geldi mi misafire ne kadar masraf etsen sana 9 mislisini daha fazla verir bunları hep aklımızda kaldığı kadar böyleydi yani bu işler vardı . Zaten öyleydi yani Urfalı kadın yetiştiği tarz öyle hala bazı bayanlarımız eşarplarıyla yatar yani öyledir sizde dedelerinizde nenelerinizde görmüşsünüzdür oda değişik bir adet türüdür şimdi misafire urfa yok demesini bilmez kendi kendine feda eder her şeyde derki acaba az mı yaptık bizde öyleyiz yani olmak isteriz daha doğrusu şimdiki gençlerde çok akıllı bazı şeyleri yapmak istemiyorlar zorlarına gidiyor yav sen kardeşim birisine itaat ettin mi korkak değilsin ki edepsiz insan bir insana laf söyler karşılığını verir hele birisi size kötü bir şey söylesin tabi o nefis o insanı durdurabilse diyecek sanki yav kardeşim sen bu lafı niye söyledin sana ne gibi bir haksızlık yaptım oda düşünecek vallahi özürdilediler. Biz bunları da gördük sabır eden derviş muradına ermiş lafı gibi böyledir büyüklerimiz yav misafir gelse ne varsa evde onu verirdi peynir varsa peynir işte toptan alırlardı eskiden şimdi mesela bazen oluyor bizim evde de oluyor her yerde de oluyor diyor git hele bir paket tuz al bir paket tuz ayıptır bir paket tuz beş kilo olmaz çuvaldan düz alırdık çuvaldan mesela 3 -5 kelle buğday alırdık timin dediğimiz 23 kilo kelle dediğimiz 8 timindi çuvallar vardı 4 timin giren daha fazla giren hırar çuvallar vardı onlarlan alınırdı bizde ambar vardı 2 tane her birisi dört beş kelle buğday alırdı altı delikti yani şeyi kapağı vardı doldururlardı çuvala değirmene götürürlerdi iki üç kişi birleşirlerdi iki aylık bir aylık öyle yani zevki çok büyüktü hele o ekmek yapıldığı zaman biz keyif ederdik elenmiş mercimek unu vardı onu bastırma gibi yaparlardı çok bizim hoşumuza giderdi soğan filan koyarlardı her ekmekten sonra o akşam evde ya şıllık olurdu ya hamurlu ekmek olurdu illa ekmek yapılmış ya o evde illa olacak dediğimiz makarna değil yarı bıçık pişirirler tavadan çektikten sonra dilim dilim keserlerdi ufak ufak ince tabi onlarla hamurlu dediğimiz yemek vardı çok güzel etli nohutlu parçalı çok güzel olurdu biz de hoşumuza giderdi hele şıllık da olduğu zaman daha hoş olurdu şıllıktan önce bir köftede yiyilirdi tabi yaparlardı hayat çok güzel geçerdi yani şimdi yamalıklı gezerdik ayakabı ben hap haptan dükkana gittiğim olmuştu küçüken şimdi sökük giymiyoruz sökük yırtık değil yamalıklı değil sökük şimdi hayat güzel efendime söyliyeyim sanki huzur az huzurda biz dağıtıyoruz kızmak istenmeyen yerde kızıyoruz bir şeyler oluyor gene de şükür edelim halimize Allah devletimize milletimize askerimize polisimize yetişen yeni gençlere hepsine hidayet yardım etsin bize de size de
Görücü usulü ile evlendim
Evlilik süreci ben işte kazazılık yapıyordum mesleğimde işte tanışma şekli böyle ne tanışmağı tanışmak yoktu ki bir dayım vardı geldi yanımda oturdu rahmetli anam söylemiş herhalde dayım onun kızı vardı bir tane şimdiki hayat arkadaşım geldi işte öyle böyle bazen gidip geliyorduk tam bakmıyorduk alıcı gözüyle bakmıyorduk ayıptır zaten öyle olmazdı efendime söylim gelirdi giderdi affedersin değişik bir laf söylerdi orda köyde giyinim yok ki rahmetli dayımın bir lafı var aklımda diyordu güzel görünür demek işte bir şey oldu anam dedi böyle bir mesele var dayı kızı büyümüş istersen sana alalım köylü kızı ben nerden bilecem ben de bir şey demedim bir şey söylesem belki babam bana kızar küçük derken 20 yaşımı geçmiştim çalışıyordum dükkanımda vardı vallahi bir gün misafirliğe gittik evlerine köyde oturuyorlar işte baktık birbirimize belki onunda haberi vardı bakmak da yol yani nasıl bakayım ki onu da bilmiyorum neyse kısmet oldu sonra dediler nişan yapalım bir iş yapalım gittiler konuştular yani görücü unsuruyla ha şimdi kimi mektup yaz 3 ay 5 ay gezi o da çok iyi değil göreceksen edepli ise ailesini soruşturacaksan evini besleyecek bir kapasitede bir insansa bizim büyükler derdi Allah herkesin kısmetini verir tamam evlendik bayanlarda kına gecesi diyorlar onlarda ayrı yaptılar tabi gittiler köyden getirdiler hoş da oldu yani bende hala sıra gezerim o zaman da sıra gezerdim heveslerimiz çoktu Allah hepsinden razı olsun ölenleri de Allah rahmet eğlesin kalanlarda Allah sıhhat selamet versin inanın ki şimdi ben yine söylüyorum çeyiz yaptılar babası geldi dayısı geldi şimdi çehize gidiyor diyor mesela anasına elbise ayrı alınıyor teyzesine ayrı bacısına ayrı anlıyor başlık parası 2.500 anlaşmıştık sonra demişler az oluyor 2.750 yapmışlar öyle işlerde oldu o zamanda o parayla ev geliyordu bir ev iki bin üç bin e ev alınıyordu yani verdik tabi başlık parası olmaz mıydı bazı büyüklerde gidiyordu 200 lira eksik al öyle işlerde oluyordu bizim ki öyle oldu yabancı değildi dayım parayı sevmezdi sorun değil şimdi hayatımız çok iyidir çekiştiğimizde olmuştur birbirimizi öyle hırpalamadan… ev halidir herkes de bir şeyler olur çekişiyoruz benim de biraz huyum değişiktir oluyor öyle şeyler işte niye bunu yapmadın her neyse yarım saat bir saat kızışırız derem hele kalk benim canım sen benim hayat yoldaşımdır çünkü hele kalk bir çay pişir barışalım yani düşmanlık etmiyelim birbirimize ayıp değil mi biraz gülümser öyle hala gidi şimdilik 54 yaşını geçti 2 kızım oldu önce Allah hepsini bağışlasın bir tane İstanbul da bir tane Malatya da 4 tanede oğlum oldu bir tane kızımızda doğarken öldü bir tanesi bekar şimdi İstanbul da elektrik elektronik mühendisi okuyor son senesidir inşallah Allah hepsini muvafak eder geçinip şimdilik gidiyoruz geliyoruz gidiyoruz bu mesleği devam ettiriyoruz. Bize büyükler tembih ederdi içeri girdiğin zaman bir erkek gibi gir edep de lazım insana ne sen onu yaracaksın ne de o seni yoracak sonra annelerimizin etkisi çoktu evlilikte bayanlara aman kızım bak kocan geliyor bak ayağa kalk ona itaat et oda sana otur dediği zaman otur şimdi böyle yapmıyoruz yani öyle yapıldığı zaman seninde hoşuna gidiyor oda ne olacak bir bayan bir erkeğine hürmet ederse kötümüdür vallahi kötü değil oda kendisine canım der ciğerim der yanlış yapmaz gözü başka yerde olmaz parasını başka yere harcamaz ailesi mutlu olur çoluk çocuğuna sevgisini çok eder her şey kadından başlar yani erkeğin kötü yola düşmesinin yüzde yetmişten fazla bence hanımıdır hanımı biraz akıllı olsa erkeğine kendi kendini tanıtırsa iş biter kadındır yav kadının güzelliği sorun değildir kadının namusu sorundur bize göre öyledir babalarımız bize öyle derdi kadın hapsi kadındır güzel kadının huyu olmadı mı Allah vekil ateşten kötüdür hani demişler ya büyükler yüz güzelliği 40 gündür huy güzelliği ölüme kadardır Allah insana hepimize huy güzelliği versin bizde böyle yaşayıp gidiyoruz.dedi.
Şimdiki duysa diyecekler ki böyle bir şey olur mu olur işte yani ne var ki şimdi babamız giderdi çalışırdı yemek getirirdi birbirine dağıtırlardı komşular sevgileri çoktu yemek oldu mu derdi işte benim arkadaşım hasandı kemal neyse komşu kimse hele doldur bende biraz yürüyem ya büyüdükten sonra daha önce amcalarım götürürdü bana verirlerdi götür komşuya işte babam selam etti kemal abı onlarda teşekkür ederlerdi onlardan da bize gelirdi yemek bir komşuluk sevgisi vardı Allah etmesin bir komşu öldü mü o gün kimse işe gitmezdi yeter ki kapının önünde bir tabut görsünler hepsi dururlardı o cenazeyi kaldırırlardı taziye yapılırdı sağlık dilerlerdi ondan sonra böyle olurdu işte çok güzel günlerdi yani belki yoksulluğun tadı vardı fakat huzur vardı mesela bir köfte yaptığımız zaman özenle yerdik özenle komşuya götürür verirdik hoşumuza giderdi onlar da getirirdi yani akşamüstü evde dediğim gibi akrabalar geldiği zaman hep eskileri konuşurlardı peygamberlerden sahabelerden insanlıktan yapılan hayır hasenatlardan yapılan güzelliklerden yani insanın namusu paradan üstündü misafir geldi mi misafire ne kadar masraf etsen sana 9 mislisini daha fazla verir bunları hep aklımızda kaldığı kadar böyleydi yani bu işler vardı . Zaten öyleydi yani Urfalı kadın yetiştiği tarz öyle hala bazı bayanlarımız eşarplarıyla yatar yani öyledir sizde dedelerinizde nenelerinizde görmüşsünüzdür oda değişik bir adet türüdür şimdi misafire urfa yok demesini bilmez kendi kendine feda eder her şeyde derki acaba az mı yaptık bizde öyleyiz yani olmak isteriz daha doğrusu şimdiki gençlerde çok akıllı bazı şeyleri yapmak istemiyorlar zorlarına gidiyor yav sen kardeşim birisine itaat ettin mi korkak değilsin ki edepsiz insan bir insana laf söyler karşılığını verir hele birisi size kötü bir şey söylesin tabi o nefis o insanı durdurabilse diyecek sanki yav kardeşim sen bu lafı niye söyledin sana ne gibi bir haksızlık yaptım oda düşünecek vallahi özürdilediler. Biz bunları da gördük sabır eden derviş muradına ermiş lafı gibi böyledir büyüklerimiz yav misafir gelse ne varsa evde onu verirdi peynir varsa peynir işte toptan alırlardı eskiden şimdi mesela bazen oluyor bizim evde de oluyor her yerde de oluyor diyor git hele bir paket tuz al bir paket tuz ayıptır bir paket tuz beş kilo olmaz çuvaldan düz alırdık çuvaldan mesela 3 -5 kelle buğday alırdık timin dediğimiz 23 kilo kelle dediğimiz 8 timindi çuvallar vardı 4 timin giren daha fazla giren hırar çuvallar vardı onlarlan alınırdı bizde ambar vardı 2 tane her birisi dört beş kelle buğday alırdı altı delikti yani şeyi kapağı vardı doldururlardı çuvala değirmene götürürlerdi iki üç kişi birleşirlerdi iki aylık bir aylık öyle yani zevki çok büyüktü hele o ekmek yapıldığı zaman biz keyif ederdik elenmiş mercimek unu vardı onu bastırma gibi yaparlardı çok bizim hoşumuza giderdi soğan filan koyarlardı her ekmekten sonra o akşam evde ya şıllık olurdu ya hamurlu ekmek olurdu illa ekmek yapılmış ya o evde illa olacak dediğimiz makarna değil yarı bıçık pişirirler tavadan çektikten sonra dilim dilim keserlerdi ufak ufak ince tabi onlarla hamurlu dediğimiz yemek vardı çok güzel etli nohutlu parçalı çok güzel olurdu biz de hoşumuza giderdi hele şıllık da olduğu zaman daha hoş olurdu şıllıktan önce bir köftede yiyilirdi tabi yaparlardı hayat çok güzel geçerdi yani şimdi yamalıklı gezerdik ayakabı ben hap haptan dükkana gittiğim olmuştu küçüken şimdi sökük giymiyoruz sökük yırtık değil yamalıklı değil sökük şimdi hayat güzel efendime söyliyeyim sanki huzur az huzurda biz dağıtıyoruz kızmak istenmeyen yerde kızıyoruz bir şeyler oluyor gene de şükür edelim halimize Allah devletimize milletimize askerimize polisimize yetişen yeni gençlere hepsine hidayet yardım etsin bize de size de
Görücü usulü ile evlendim
Evlilik süreci ben işte kazazılık yapıyordum mesleğimde işte tanışma şekli böyle ne tanışmağı tanışmak yoktu ki bir dayım vardı geldi yanımda oturdu rahmetli anam söylemiş herhalde dayım onun kızı vardı bir tane şimdiki hayat arkadaşım geldi işte öyle böyle bazen gidip geliyorduk tam bakmıyorduk alıcı gözüyle bakmıyorduk ayıptır zaten öyle olmazdı efendime söylim gelirdi giderdi affedersin değişik bir laf söylerdi orda köyde giyinim yok ki rahmetli dayımın bir lafı var aklımda diyordu güzel görünür demek işte bir şey oldu anam dedi böyle bir mesele var dayı kızı büyümüş istersen sana alalım köylü kızı ben nerden bilecem ben de bir şey demedim bir şey söylesem belki babam bana kızar küçük derken 20 yaşımı geçmiştim çalışıyordum dükkanımda vardı vallahi bir gün misafirliğe gittik evlerine köyde oturuyorlar işte baktık birbirimize belki onunda haberi vardı bakmak da yol yani nasıl bakayım ki onu da bilmiyorum neyse kısmet oldu sonra dediler nişan yapalım bir iş yapalım gittiler konuştular yani görücü unsuruyla ha şimdi kimi mektup yaz 3 ay 5 ay gezi o da çok iyi değil göreceksen edepli ise ailesini soruşturacaksan evini besleyecek bir kapasitede bir insansa bizim büyükler derdi Allah herkesin kısmetini verir tamam evlendik bayanlarda kına gecesi diyorlar onlarda ayrı yaptılar tabi gittiler köyden getirdiler hoş da oldu yani bende hala sıra gezerim o zaman da sıra gezerdim heveslerimiz çoktu Allah hepsinden razı olsun ölenleri de Allah rahmet eğlesin kalanlarda Allah sıhhat selamet versin inanın ki şimdi ben yine söylüyorum çeyiz yaptılar babası geldi dayısı geldi şimdi çehize gidiyor diyor mesela anasına elbise ayrı alınıyor teyzesine ayrı bacısına ayrı anlıyor başlık parası 2.500 anlaşmıştık sonra demişler az oluyor 2.750 yapmışlar öyle işlerde oldu o zamanda o parayla ev geliyordu bir ev iki bin üç bin e ev alınıyordu yani verdik tabi başlık parası olmaz mıydı bazı büyüklerde gidiyordu 200 lira eksik al öyle işlerde oluyordu bizim ki öyle oldu yabancı değildi dayım parayı sevmezdi sorun değil şimdi hayatımız çok iyidir çekiştiğimizde olmuştur birbirimizi öyle hırpalamadan… ev halidir herkes de bir şeyler olur çekişiyoruz benim de biraz huyum değişiktir oluyor öyle şeyler işte niye bunu yapmadın her neyse yarım saat bir saat kızışırız derem hele kalk benim canım sen benim hayat yoldaşımdır çünkü hele kalk bir çay pişir barışalım yani düşmanlık etmiyelim birbirimize ayıp değil mi biraz gülümser öyle hala gidi şimdilik 54 yaşını geçti 2 kızım oldu önce Allah hepsini bağışlasın bir tane İstanbul da bir tane Malatya da 4 tanede oğlum oldu bir tane kızımızda doğarken öldü bir tanesi bekar şimdi İstanbul da elektrik elektronik mühendisi okuyor son senesidir inşallah Allah hepsini muvafak eder geçinip şimdilik gidiyoruz geliyoruz gidiyoruz bu mesleği devam ettiriyoruz. Bize büyükler tembih ederdi içeri girdiğin zaman bir erkek gibi gir edep de lazım insana ne sen onu yaracaksın ne de o seni yoracak sonra annelerimizin etkisi çoktu evlilikte bayanlara aman kızım bak kocan geliyor bak ayağa kalk ona itaat et oda sana otur dediği zaman otur şimdi böyle yapmıyoruz yani öyle yapıldığı zaman seninde hoşuna gidiyor oda ne olacak bir bayan bir erkeğine hürmet ederse kötümüdür vallahi kötü değil oda kendisine canım der ciğerim der yanlış yapmaz gözü başka yerde olmaz parasını başka yere harcamaz ailesi mutlu olur çoluk çocuğuna sevgisini çok eder her şey kadından başlar yani erkeğin kötü yola düşmesinin yüzde yetmişten fazla bence hanımıdır hanımı biraz akıllı olsa erkeğine kendi kendini tanıtırsa iş biter kadındır yav kadının güzelliği sorun değildir kadının namusu sorundur bize göre öyledir babalarımız bize öyle derdi kadın hapsi kadındır güzel kadının huyu olmadı mı Allah vekil ateşten kötüdür hani demişler ya büyükler yüz güzelliği 40 gündür huy güzelliği ölüme kadardır Allah insana hepimize huy güzelliği versin bizde böyle yaşayıp gidiyoruz.dedi.