Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonunda yapılan Kongreye; Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, Şanlıurfa Belediye Başkan Vekili Ahmet Al, Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İ.Halil Mutlu, Karaköprü Belde Belediye Başkanı, Siyasi Parti İl Başkanları, Sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve medya mensupları katıldı. Kongrede yapılan seçimler sonucunda; GAP Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığına Kemal Kapaklı (Güneydoğu ve Yarın Gazeteleri Sahibi) , Yönetim Kurulu Üyeliklerine A.Recai Ayhan (Reha Medya Grubu Başkanı), İ.Halil Çini (Bizim ve Anadolu Gazeteleri Sahibi), Mehmet Yıldırım Sabah Gazetesi Temsilcisi), Nihat Çiçek (Yeni Asya Gazetesi Temsilcisi), Hasan Kırmızı taş (Doğan Medya Grubu Büro Şefi), M.Kamil GÜLER (TRT Şanlıurfa Haber Bürosu Temsilcisi ve Şanlıurfa Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni) seçildiler. Denetleme Kurulu Asil Üyeliklerine ise Faruk Bayuk (Güneydoğu Televizyonu Genel koordinatörü), Abdulkadir Çelikcan (NTV Şanlıurfa Temsilcisi), Mehmet Canbek (Urfa Haber Gazetesi Sahibi) seçildi.GAP Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kemal Kapaklı yaptığı konuşmada şunları söyledi: “ Bugün bilgi çağındayız, bilgi toplumunun bireyleriyiz. Bu itibarla, toplumu oluşturan bireylerin en temel ihtiyaçlarının başında bilgi gelmektedir. Bilgiyi aktaran paylaştıran kitle iletişim araçları olduğu için, bu gün gerçekleşen bu kongre sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun kongresi niteliğindedir. Bu nedenle bir kez daha hepinize; kongrenize hoş geldiniz diyorum.İnsanoğlunun yaşanan anda olup bitenleri öğrenme merakı, haberleşme eylemini başlatmıştır. İlk insan oğluyla başlayan haberleşme eyleminin en eski, en etkin ve en yaygın aracı, yazının icadından günümüze kadar çeşitli aşamalar geçiren ve 20. Yüzyıldan itibaren 4. Güç olarak tanımlanmaya başlanan BASIN’dır. Bugün gerek haberleşme ve gerekse basın için çok farklı tanımlar kullanılmaktadır. Bunun nedeni, teknolojik gelişmeler sonucu değişen haberleşme eylemleri ve bu haberleşmeyi sağlayan kitle iletişim araçlarının çeşitliliğidir. İletişim , yani haberleşme olgusu insanlık tarihi ile eşdeğer olmasına rağmen, modern iletişimi yazılı basının gelişmesi ve okumanın bireyselleşmesi ile başlatmak mümkündür.Bu dönemde gelişen kitle iletişim araçları mekan farklılıklarını ve uzaklıkları yok ederek, öğrenmeyi herkes için mümkün kılan bir nitelik kazanarak kitle kültürünün gelişmesinin zeminini oluşturmuştur. Yine bu dönemde toplumsal ve siyasal hareketliliğe hız kazandıran kitle iletişim araçları , pek çok toplumda bütünleşmenin gerçekleşmesine ön ayak olmuştur. Sonuçta; dünya giderek küresel anlamda küçülmüştür.Toplumsal, kültürel, ticari , ekonomik ve siyasal değişim ve dönüşümler medya aracılığı ile yayılmakta ve dünyayı etkilemektedir. İnsan haklarının evrensel bir ideoloji haline geldiği günümüzde kabul edilen bir gerçek de, kitle iletişim araçları alanındaki ileri teknolojinin bir ürünü olarak “Bilgi çağı”nın da yaşanmakta olduğudur. İnsanın en doğal hakkı olarak kabul edilen “Bilgi edinme”, diğer tüm özgürlüklerin anahtarı konumuna gelmiştir. Bunun bir parçası da şüphesiz “Basın özgürlüğü”dür ve diğer tüm özgürlüklerin esası olarak kabul edilmektedir. Toplumu ve bireyi ilgilendiren olaylardan kişileri haberdar etmek, bunun önünde engeller varsa bunları ortadan kaldırmak, çağdaş demokratik hukuk devletinin başlıca görevleri arasında sayılmaktadır. Çağdaş, demokratik rejimlerde, yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet haline gelen basın, her dönemde vatandaşla devlet arasındaki ilişkileri düzenleyerek, bir kamu görevi yapmakta, demokrasi ve diğer özgürlüklerin korunmasında, bunları sağlamakla yükümlü olan devlet organlarının en büyük destekçisi olmaktadır. Böylesine önemli bir işleve sahip olan basının bu görevini eksiksiz yerine getirebilmesi ise ancak düşünce, vicdan hürriyetinin var olduğu, düşünce ve kanaatlerin hiçbir engelle karşılaşmadan açıklanıp serbestçe yayınlanabildiği, gerçek anlamda demokrat ve demokratik bir ortamda mümkün olur. Devletin özgürlükler üzerinde belirleyici olduğu bir ortamda, basın özgürlüğü de bundan etkilenecektir. Devlet-basın ilişkilerinin hangi düzeyde olduğu sorusuna verilecek yanıt aslında o ülkede demokrasinin ne ölçüde işlediğini gösterecektir. Haber vermek, enforme etmek bir kamu görevidir. Bu gerçeği bütün modern dünya giderek kabullenmektedir. Basın hürriyeti olmadan , insan hürriyeti bahis konusu edilemez. Demokrasinin işlerliği kitlelerin siyasi eğitimine , onların haber alma imkanlarına ve sahip olduğu , ekonomik refah derecesine bağlıdır. Demokrasi ancak hür ve iyi haber alan bir kamuoyunun varlığı oranında başarılı olur.Amerikan Yüksek Mahkeme Yargıçlarında Fleks;” basın özgürlüğü basın araçları ve basın mensupları için bir amaç değil, özgür toplumlar için bir araçtır” ifadesiyle bu gerçeği açıkça ortaya koymuştur. Ülkemizde özgür bir basında , özgür bir basın kanunundan söz etmemiz mümkün değildir. Bir de buna yerelde , lokal uygulanan baskı ve yıldırmaları da eklediğimizde, çağdaş insanın temel gereksinimi olan özgür bilgi edinme ortamından söz etmek imkansızdır. Gazetelerin basılması, gazetecilerin telefonlarının dinlemeye alınması, ekonomik ve makamdan kaynaklanan gücün kullanılarak sağlanan otoriter baskı son dönemlerde ilimizde basın hürriyetini ve özgürlüğünü yok eden bir noktaya ulaşmıştır. Ve adeta basın ve kamu yönetimi iki hasım gurup olmuş, kavga ortamına çekilmiştir. Bu noktada ünlü devlet adamı Churchill (Çörçil)’ın “Basınla kavga eden bir devlet adamı bilmelidir ki, halkıyla kavga ediyor” cümlesini ifade etmede yarar görüyorum. Devlet adamları, kamu yöneticileri basınla kavga etmemeli. Ama basın ve basın mensupları da görevini tam yerine getirip, sorumluluğunu bilmelidir. Medyanın yayınlarında toplumsal sorumluluk ilkesine göre hareket etmesi, basın ahlakı ve basın meslek ilkeleri açısından yerine getirmekle yükümlü olduğu temel görevidir. Bu noktada basın ve gazeteci nedir? Sorularına da açıklık getirmek gereğini duyuyorum. Gazete veya geniş tanımıyla medya nedir sorusuna çok değişik cevaplar verilebilir. Sayısız tanımlar yapılabilir. Çünkü gazete bambaşka bir şeydir.Mustafa Kemal Atatürk, “matbuat başlı başına bir kuvvet, bir mektep ve bir rehberdir” demiş.Lenine göre ;”Gazete ihtilalin en büyük silahıdır.” Onun için bir devrin aynası deyimi de kullanılır. Cevat Fehmi Başkurt Hoca’ya göre “gazete sosyal bir müessesedir.”medyanın görevi, haber verme yoluyla öğretmek, halkı bilgilendirmek, aydınlatmak , eğlendirmek, ona yol göstermek, ilanlar aracılığıyla ekonomik faaliyete katkıda bulunmaktır.Demokrasilerde halk gazeteye önem verir. Eğer o gazete güvenilir, doğru, dürüst gazetecilerin elindeyse , halk gazeteye bağlıdır, ama gazetede halka bağlıdır.Aslında gazete kamuoyunu , yani halkı gitmeye hazırlandığı yola sevk edebilen önemli bir güçtür. Peki Gazeteci kimdir?Gazeteci; “gerçeği arayıp ortaya çıkaran ve bunu haber yapıp halka sunan kişidir” diye tanımlanır. Gerçeği arayıp bulmak o kadar kolay mıdır? Ama şunu unutmamalı ki, gazeteci hep gerçeğin peşindedir. Hiçbir gazeteci bile bile yalan haber yazmaz. Çünkü gazeteci , “vicdani sorumluluk” duygusu çok yüksek bir mesleğin temsilcisidir. Son söz olarak gazeteci için şunları söyleyebilirim. 35 yılı aşan meslek yaşamım sonunda iyi bir gazetecinin tanımını; “İyi gazetecilik dört farklı kaynaktan beslenir. Bunlar; yetenek , karakter, genel kültür ve mesleki bilgi “şeklinde yapmaktayım.Dikkat edilirse, bu bileşen bir gazetecinin doğuştan gazeteci olmasını zorunlu kılmaktadır. Çünkü; yetenek ve karakter sonradan kazanılamaz. Bu tanımdaki bir gazeteci hem kendine, hem gazetesine hem de toplumuna çok şey kazandırır. Bu Genel Kurulumuzun sonunda görev alacak arkadaşlarımızın bu niteliklerde gazete ve gazeteci oluşturma çabası içersinde olacağından emin olmanızı istiyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum. Dedi.Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan’da bir konuşma yaptı. Gazeteciliğin çok önemli meslek olduğunu ve çağımızda iletişimin önemini vurgulayan Vali Okutan, “Bulunduğum görevlerde hep iç içe bulunduğum gazetecilere “mesai arkadaşlarım” dedim. “Gazeteciler halkın sesi ise biz idareciler de halkın hizmetindeyiz. O bakımdan çoğu kez aslında olayların yerinde olaylara bakışımızda, sorunlara bakışımızda, çözüm önerilerimizde yan yana; ya dikine ya da karşı karşıya olabiliriz ama aynı bölgedeyizdir. O bakımdan gazetecilere mesai arkadaşlarım derim” dedi.
Görev yaptığı yerlerde gazetecilerle ilişkilerinin çok iyi olduğu ve halen edindiği dostluklarını sürdürdüğünü anlatan Vali Okutan, “Burada da inşallah öyle olacaktır. Kendi tanıtımımızdan öte kitleye duygularımızı düşüncelerimizin iletilmesi adına, onların da il valisiyle, mülki idari amirleriyle duygularını düşüncelerini iletme adına çok önemli vazifeyi gazetecilerimiz görmektedirler. Ama burada çok kritik bir husus var, doğru algılama doğru yansıtmada hakkını yerine vermek çok önemlidir. İstediği gibi algılayıp istediği gibi yansıtma hem gazetecilik açısından hem de halkın sesi, kamuoyunun vicdanı olması hakkını olma özelliğini de korumak zorundayız. Eğer ben halkın sesiyle halkın vicdanıyla, kamuoyunun vicdanıyla yapılan eleştiride bugüne kadar incinmedim. Eğer kamunun sesiyse, bu halkın dediği de vardır, doğrudur. Ama en çok inciten şey bir isteği yerine getiremediğiniz dolayısıyla arkadan dokunarak, belli bir grubun belli bir gücün sesi haline gelmişse, o bütün kamuoyu halkı inciteceği gibi bizi de incitir. O bakımdan ben şahsen geçmişi basınla çok yakın bir şekilde diyalog içinde olan biriyim. Burada da aynı tavrı sürdüreceğim.
Milyar dolarla ifade edilebilecek yatırımlar yapılmıştır. Temeller atılmış, esas bundan sonra bunun nimetlerini, getirilerinin alınabileceği bir yer. Validen başlayarak yerel idareciler, belediye başkanımız yardımcıları, üniversitemiz diğer sivil toplum kuruluşlarımız kamu idarelerimiz, pek tabii ki halkımız basınımız aynı duyarlılıkla aynı sorumlulukla ve aynı yerden bakmak zorundayız. Bu sorumluluk içerisinde davranışlar hem peygamberler şehri olarak bilinen, bir çok medeniyetin beşiği Şanlıurfa’mızı, şehrimizi hem daha iyi tanımış olacağız. Bu sadece hemşerilik duygusu değil, bu bir vatanperverlik işi, eğer memleketimizle ilgili milletimizle ilgili kaygılarımız düşüncelerimiz varsa ben Şanlıurfa Valisi olduğum için değil bunun Şanlıurfa’dan başlayacağına inanıyorum. Buradan bu duyguya bu düşünceye bu yaklaşıma çok ciddi destek verebiliriz. Ama bu bir ahenk içinde olursa olur. Bu ahengin başında benim olduğumun bilincindeyim. Biz hep kavrayıcı, kucaklayıcı ve doğrudan haktan adaletten, halktan yana tavır koyacağız. Ezilmişlerden, gariplerden yana tavrımızı koyacağız. Burada basını da arkamda görmek isterim. Madem halkın sesi ve halkın hizmetindeyiz, halkın hizmetinde olmadığımız vakit bu eleştirilere pek tabii açığım. Halkın adına halkın hizmetindeyken halk için çalışırken, kamu için çalışırken basını da bir mesai arkadaşı gibi yanımda görmek istiyorum. Bunun böyle olacağını hissediyorum. Şanlıurfa’ya atamam yapıldığından itibaren yakın bir diyalog ve ilişki içinde arkadaşlarımı gördüm. Bu bana olumlu bir ilham veriyor. Hiç kimsenin alkış alma gibi bir isteği yok. Biz zaten görevimizi yapıyoruz. Ama marifet iltifata tabiidir. İltifattın gerçek hayat dışında çok etkili olduğunu görüyorum dolayısıyla, övme ve benzeri gibi şeyler şeklinde değil, halkın doğru bilgilendirilmesi adına, halkın desteğini alma adına, bir bilgi akışını kuvvetli, doğru ve objektif bir şekilde yapılmasının faydalı olduğunun kanaatindeyim. Gelecekte Şanlıurfa’da birlik ve beraberliğin sağlanmasında, herkesin tüm kamu ve kuruluşların aynı yöne bakmasında ve sinerji oluşmasında basının olumlu katkıları olacaktır. Dedi.
Harran Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.İ.Halil Mutlu ise yaptığı konuşmada; 12 yılı doldurmuş bir cemiyet ve kökleştiğini görüyoruz. Bazı yapacakları işleri, yaptıkları işlevlerde Şanlıurfa’nın geleceğine çalışan insanlarla gerek bürokrat olsun yön veren kuruluş haline geldi. Cemiyet Başkanı başta olmak üzere bütün arkadaşlarımı kutluyorum. Şanlıurfa hepimizin.Sizler sayesinde bilmediğimiz görmediğimiz ,duymadığımız konulara sahip oluyoruz. Dedi.
Şanlıurfa Belediye Başkan Vekili Ahmet Al ise gazete,radyo ve televizyonlar başta olmak üzere tüm basın organlarının kamunun faaliyet ve çalışmalarını halka, halkın talep ve sorunlarını kamuya aktardığını ve bulunduğumuz kurum ile ilgili yapılan haberlerin bir çoğunun ışık olduğunu ve sorunların çözümünde katkı sağladığını belirtti. Karaköprü Belde Belediye Başkanı Avukat Nihat Çiftçi ise medya ve yetkililerin tek amacının Şanlıurfa olduğunu ve yapılan çalışmaların doğru şekilde aktarılması ile hiçbir yorgunluğun kalmadığını belirti.(UrfaHA)