Gümüş ustası Eyüp Sabri Tatlı Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; Öncelikle Şanlıurfa Gazetesi olarak hoş geldiniz. Gümüş işlemenin Osmanlı’nın olduğunu bilin. Gümüş işlemenin içinde hat sanatı, oymacılık, nakkaş bunlar bizim zanaatımızdır. Bize gelince biz burada el yapımı ürünlerin aşama aşama satışını yapmak zorundayız tabi işe göre değişiyor bu. Yöresel ürünler olduğundan dolayı elimizden geldiği kadar buraya gelen misafirlere her şeyin en iyisini vermek zorundayız. Ben kendim bir Urfalı olarak el sanatlarının daha iyi yerlere gitmesini istiyorum lakin devletten de destek bekliyoruz bu konuda. Ben kendim şuan Kültür Bakanlığı devlet sanatçısıyım. Türkiye’de de ikinci olmuş bir ustayım. Sanat unutulmaya başlamış bunu içerisinde ahşap oymacılığı yan tarafımızda var Harran da ahşap ürünlerimiz var. Gümüşten yapılmış ürünlerimiz var. Bunların hepsi el yapımıdır. Yeter ki buradaki ustalara destek olsunlar sizin gibi evlatlarımız sağ olsunlar bu alanda gelip bize destek oluyorlar. İnşallah daha iyi yerlere de geleceğiz.
GÜMÜŞ İŞLEME SANATI UNUTMASIN DİYE DERSLER VERİYORUZ
Tatlı,Şimdi gümüş işleme ve altın aynı fark eden bir şey yok zaten. Bu hassas bir işçiliktir. Elle yapılan bir ürün olduğu için insanların daha dikkat etmesi gerekir. Bizde de şuan da kursiyer öğrencilerimiz var kursiyerlerimizin hepsi bayan ve sanatın içerisinde olan insanlar. Biz aynı zamanda üniversitede ders veriyoruz bunlara halk eğitim de dersler veriliyor yani sırf gümüş işleme sanatı unutulmasın diye. Gümüş işleme sanatı Türkiye de unutulmaya yüz tutmuş bir el sanatı. Kültür bakanlığı tarafından desteklenen bir zanaattır. Bizde elimizden geldiği kadar genç kızlarımız olsun bayanlar olsun üniversite öğrencilerine bu dersle alakalı gümüş işleme ile ilgili her türlü desteği veriyoruz.
BU SANATIN TANITIMI GEREKİYOR
Tatlı; Şimdi gümüş uygun fiyatı da uygun ama altına gelince neslin insanları şimdi diyelim ki bir genç kız evlenecek ya da bir delikanlı evlenecek kız tarafı diyor ki ahıtma, frenkbağı, kordon belki yoktur durumu. Ama şimdi gümüşte var ama gümüş neticede illa ki altınla kıyaslanamıyor. Gümüşe gelince gümüş aslında asildir. Eskiden mesela yemek tabaklarımızın gümüş olduğunu biliyor muydunuz? Şimdi artık nesil dedim ya git gide farklı yerlere gitmeye başladı. Ama gümüşe gelince el sanatı olduğundan dolayı insanlar rağbet ediyor özellikle el sanatına bunun üstüne basa basa da söylüyorum. Bakanlık da bu konuda elinden geldiği kadar destek veriyor. Tabi sisin gibi gazeteci arkadaşlarımız da bizlere sorması lazım. Bunu güzel bir şekilde tanıtmanız lazım bu işler bir tek bizimle bitmiyor siz bize gelin ki bizde size gelelim.
GÜMÜŞCÜLÜK OKULU AÇILABİLİR
Tatlı; Bunun okulu açıla bilir, üniversitesi açılabilir, lisesi açılabilir. Şimdi gençlik öyle bir yere gitmiş ki artık Türkiye de ve dünyada genelde Türkiye de kötü alışkanlıklar yaygınlaşmış. Bizim zamanımızda bu alışkanlıklar yoktu. Şimdi gençleri sanata yönlendirmek ayrıdır, okul okumaya yönlendirmek ayrıdır. Şimdi herkes usta olacak diye bir şey yok, herkes okul okuyacak diye bir kaide de yok. Ama nesli bizim ne yapmamız lazım genç nesli bizim korumamız lazım. Sanatsa sanata gitmesi lazım, okulsa okula gitmesi lazım, yani bunların hepsini oturup iyice bir elden geçirmek gerekir. Şimdi sen genç birine diyorsun ki gel çalış diyor ki sen bana ne kadar para veriyorsun. Önce sen bir gel sanatı öğren yani kendini bir anlat göster bunu bana göster ben bir seni görüp tanıyayım. Ama şimdiki gençlerimiz bu akıllı telefonlar çıkmış ya bu akıllı telefon çıktığı için ana, baba, kardeş diye bir şey kalmamış. Ben 1971 doğumlu bir insanım sigara içmemişim daha bu güne kadar, nargile içmemiş bir insanım yani bunlar bana ters şeyler, birde yeni nesle göre, şimdi gence bir şey soruyorsun elinde telefon. Bizim dönemimizde kahve vardı kıraathane kahve vardı biz bilardo oynardık. İskambil oynardık. Şimdiki gençlerin elinde telefon ana yok, baba yok, kardeş yok, sanat yok, okul yok. Bak sen okul okumuşsun ekmeğinin peşindesin. Bu Urfa’mız da özellikle Urfa bak güneydoğu da bu özellikle gazeteci arkadaşlara da söylüyorum. Güneydoğu bölgesinde artık her şey aşmış gençlerimiz bozulmuş. Biz gençlere nasıl sahip olacağız bunu da bilmiyoruz. Ben geçen gün üniversiteye konuşmacı olarak gittim oraya. Biri hocam dedi sen hayatta ne olmak isterdin ben de polis olmak isterdim dedim. Dediler neden? Dedim gece gündüz bu pis işler yapanların kafasını kırardım. Çünkü zaman artık o zaman şimdiki gençlere bir şey söyleyemiyorsun. Eskiden ahlak vardı, terbiye vardı, ana baba saygısı vardı, nizam vardı. Şimdi eskiye baktığın zaman yeni nesil çok farklı. Eskiden türban yoktu yasaktı. Şimdi maşallah her şeyimiz var. Aç değiliz, açıkta değiliz elhamdülillah tokuz. Güzel bir devletimiz var. Başımızda güzel bir cumhurbaşkanımız var. Sizin gibi güzide kızlarımız tesettürlü, bizim dönemimizde bırakın tesettürlü kızları okula gitmeyi evden bırakmıyorlardı. Ne kadar halinize şükretseniz, kendinize şükretseniz azdır. İşe gelince diyorlar ki iş yok. Çalışan ar etmez git çöpçülük yap ayıp değil ki, git temizlikçilik yap ayıp değil ki, git çöp dök kimseye muhtaç olma. Sanat da böyle bir şey, sanat diyor ki altın bileziktir. Batı bizi sevmiyor niye? Diyor aman doğu, halbuki doğuya bir gelsinler bizi bir görsünler bizi bir tanısınlar. Biz kimiz bizi bir görsünler ya. Gelen ağlıyor giden ağlıyor. Ben batıya da gidiyorum görüyorum yani batı insanı Urfa’yı gözünde öyle bir büyütmüş ki hani Urfa sanki farklı gelsinler, gelsinler ve görsünler Urfa’nın insanını bizi görsünler bizi tanısınlar, aşımızı yesinler, çayımızı içsinler suyumuzu içsinler bizi bir görsünler. Bunu gençlere ben söylüyorum bak özellikle sizlerden de ricam bunları patronunuz sorumlunuz kimse gidin onlara da söyleyin sizi yolluyorlar siz inşallah hakkınızı fazlasıyla alıyorsunuzdur. Artık nesil o nesil değil, zaman o zaman değil farklı olmuş. Biz korkuyoruz eve gitmeye ben gece dokuz olsun evime gitmek istiyorum. Bakın ben Urfa’nın yerlisiyim aşiret çocuğuyum, İbrahim Tatlıses benim amcaoğlum Urfa’nın tanınan insanlarıyız. Ben gençlerimizi seviyorum sizde benim evlatlarımsınız, benimde bir oğlum bir kızım var, yeğenlerim var. Yani nesli nasıl elde tutacağız onun hesabını yapıyoruz biz burada. Burada da benim yeğenlerim var gençler var. Yani oturuyoruz yiyoruz içiyoruz temizlik görevlisi arkadaşlarımız var, burada hizmetli arkadaşlarımız var. Onlarla yiyip içiyoruz demesinler hoca böyle şimdi sen geldin bizi gördün sağ olun ama bizlere de biz öğretmeniz tamam eyvallah ama biz gençlerimizi nasıl muhafaza edeceğiz. Sen benden sanatı soruyorsun şimdi ben zorla gelip diyemem ki gel bunu yap biraz insanın içinde de olacak. Şimdi sen üniversite okudun sizin döneminizde bu tesettür olayı vardı. Siz buna yetişmediniz. Ben seksen darbesini de gördüm, yokluğu da gördüm, ekmek sırasına, tüp sırasına da girdim. Anam beni altı yaşında sokağa bırakırdı. Ben altı yaşında bu mesleğe başlamışım. Sen şimdi altı yaşındaki bir çocuğu sokakta nasıl bıraka bilirsin ki. Kısa pantolonla biz hayata başladık altı yaşında dükkana koydular bizi. Çok şükür niye biz dedik ki çalışacağız okuyacağız. Şimdi bir genci getir dükkana iki gün sonra kaçar, ya seni soyar ya da sen kaçacaksın. Nesil o nesil değil ki, biz yokluk gördük yokluk. Gençler siz yokluk görmediniz. Siz yokluğun ne olduğunu bilmezsiniz biz gördük biliyoruz. Anamız elimizden tutardı giderdik kömür sırasına giderdik, kömür diye bir şey yoktu. Ekmek yoktu, tüp sırasına giriyorduk. Elhamdülillah şimdi mükemmel bir devletimiz var. Allah Tayip Erdoğan’ın eksikliğini vermesin. Ne mutlu böyle bir reisimiz var başımızda. Çok şükür bende AK partiliyim. Elhamdülillah bende Kürt, Arap ayrımı yok. Anam Kürt babam Arap, kürdü de seviyorum Arap’ı da seviyorum, sanatı da seviyorum. Ama nesle bunu nasıl aktaracağız onu düşünüyoruz. Genç nesil tembel anasından babasından su istiyor ekmek istiyor. Yanlışsam haksızsam söyleyin. Sanat da böyle şimdi biz usta olmasak burada ne işimiz var. Buradan çıkayım beni tanımayan yok. Ama bakıyorsun gençler kahvelerde iş yapmıyor çalışmıyorlar. Adama diyorsun gel temizlik yap diyor ben temizlik yapar mıyım ya ağabey sana müdürlük versinler o zaman ne anladın bundan. Üniversitede de böyle yanlış mıyım? Okumadıysan nasıl geleceksin iyi yerlere. Mustafa yiyenim yan tarafımda sözde dershaneye gidiyor. Ne dershanesi ya, çalışan adam her yerde çalışır. Dershane diye bir şey yok, hep para dolabı yanlış mıyım? Okuyan adam her yerden okur. Burada da böyle bakın burada hep ustalar var. Ahmet’imiz var bir tane temizlikçimiz, temizlikçi diyorum ben çöpçü demem. Fakir Allah’ın fakiri gariban, Mustafa öylesine, Müslüm var yani fakirlerle oturmak zenginlerle oturmaktan iyidir. Çünkü biz düşünün altı yaşında bizi sokağa getirip işe koydular. Şimdi bir çocuğu altı yaşında sokağa bırak o çocuk biter kaybolur bir daha da bulamazsın.
YENİ NESİL DOYMAYI BİLMİYOR
Tatlı ; Yeni nesil doymayı bilmiyor. Bilmediği için de hep kaybediyor. Anne babaya gelince ana baba ne yapsın? Şimdi kimi aile var zengin, kimi aile var fakir, kimi aile var orta halli. Şimdi adam da gücüne göre hareket ediyor. Anlata biliyor muyum ne demek istediğimi. Şimdi seni annen okula gönderiyor okul okuyorsun anan nereden biliyor ya da üniversiteye gidiyorsun ne biliyor nereye gideceksin. Baban sana gücüne göre destek veriyor. Var mı baba da suç? Tabi insan evladıyla ilgilenecek. Var mı baba da suç? İnsan kızıyla ilgilenecek. Tabi bir yere kadar eskiden yoktu ki böyle şeyler yani bu tür sıkıntılar yoktu. Bak şimdi sen altı yaşındaki bir çocuğu sokağa bırak ne olur? Bitti o çocuk kaybolup gider bir daha bulamasın ki yani eskilerle şimdi ki nesil çok farklı. Ben 1980 de anam beni dükkana koydu 1980 yaşım altı sonra büyüdük böylece devam ettik. Hemen hemen kırk seneye yakındır biz bu mesleğin içerisindeyiz. Kardeşlerim var mesela onlarda kuyumcu Halil tatlı var, Naif tatlı var. Onlar Urfa’nın ileri gelen ustalarıdır. Mesleği soruyorsunuz diye söylüyorum. Anne şimdi çocuğu götürüp dükkana koyuyor diyor ki oğluma ne kadar para vereceksin. Hele oğlun bir yetişsin, bir oğlun alsın ne kadar öğrendiğine bakarsın sonra ona bakarsın. Önce sanatı öğrensin. Fakirlik ayıp değil ki hangimiz zenginiz ki, zenginlik ne demek? İnsan canının rahatlığı demektir. Fakir olabilirsin ayıp değil ki. Şimdi her zengin olan insanın neşesi yerinde oluyor mu? Huzuru yerinde oluyor mu? Fakir ol rahatına bak. Bizim burada bir tane Ahmet var temizlikçi Ahmet görsen gülmekten ölürsün. Ben ölüyorum çünkü neden Ahmet gariban ama fakir sen fakiri seveceksin. Zengini sevmeyeceksin. Çünkü veren el alan elden üstündür. Bunu verirken bu görmeyecek. Sen getirip dükkana koyacaksın anası diyor ki ne kadar vereceksin. Hele bir oğlun edepli olsun, terbiyeli olsun. Okula gönderiyorsun çocuk terbiyeli olsun. Belki konuyu uzattık ama bunları söylememiz lazım. Sanat nedir mesela diyelim. Sanat Osmanlı’nın oymacılık, nakkaşçılık, defçilik mesela hat yazısı, gümüş işleme, mesela gümüş işleme bakanlık tarafından artık korunmaya alınıyor artık unutuluyor. Sanat unutuluyor. Benim de yaşım geçiyor şimdi ben kime aktaracağım. Var öğrencilerim var ama bir yere kadar. Urfalıyız ama batıda biz Urfalıları sevmiyorlar. Şimdi siz gazetecisiniz bizim ilerde lahmacun salonu var Tatlıes inşallah bir gün oraya gelin. Gelin görün biz orada Urfa’nın en iyisini vermeye çalışıyoruz. Fıstık Urfa’nın, İsot Urfa’nın, sade yağ Urfa’nın, çiğ köfte Urfa’nın, kadayıf Urfa’nın bunu dışarıya yansıtıyorlar. Yani tembel olmamak lazım, ben her sabah saat beş de ayaktayım. Allah’ın izniyle namazımızı kılıyoruz ya Allah deyip güne başlıyoruz. Şimdi sen her gün her gün namazını kıl, mesela namaz adamı darda koymaz bunu unutmayın. Namazsız insan dilsiz insandır namazını kıldın mı Allah senin yolunu da açar, kısmetini de açar, Allah’tan isteyeceksin. Namaz kimseyi insanoğlunu darda koymaz. Kameraman arkadaşımıza da söylüyorum oda bilsin namaz kılacağız namaz güzümüzün yettiği kadar namaz kılacağız namaz kişiyi darda koymaz. Namaz ya namaz gibisi var mı? Kur’an-ı kerim gibisi var mı? Bunları size söyledik sizde geldiniz hoş geldiniz. Yalnız bu çektiklerinizi net bir şekilde yayınlayın ki insanlar neyin ne olduğunu Urfalının ne olduğunu görsünler. O zaman Türkiye bilsin Urfa’ya gelsinler Urfa da savaş yok Urfa da terör yok. Urfa çok güzel gelsinler rahat bir şekilde gelsinler ne savaşı ya savaş dünyanın her yerinde var. Biz halimize şükredelim. Ne mutlu böyle bir cumhurbaşkanımız var. Bak şuan savaş yok mu? Bak biz rahatız burada bunu yayınlarken bizim kimseden saklı gizli bir şeyimiz yok. Dinleyen dinlesin net bir şekilde de dinlesin. Gelsinler Urfa’yı görsünler Urfa insanlarını özellikle yabancı olanlara diyorum batı insanlarına diyorum Doğu değil, İç Anadolu bölgesi, Karadeniz bölgesi o taraftaki insanlar gelsinler Urfa’yı görsünler. Urfa’yı tanısınlar. Bizi tanısınlar seni tanısınlar onu tanısınlar. Yani yanlış görmesinler bizi.
URFA MI EN İYİ ŞEKİLDE TANITIYORUM
Tatlı; Şimdi Urfa’ya Türkiye’nin her yerinden geliyorlar. Burada olduğum sürece şu Balıklıgöl’de olduğum sürece Allah da bana bu canı verdiği sürece Urfa mı en iyi şekilde tanıtıyorum. Her şeyini dört dörtlük anlatıyorum. Ve gelen insanlar memnun kalıyor. Mesela yemek soruyorlar diyorum gidin falan yerde yiyin, geliyor diyor Allah senden razı olsun. Geliyorlar soruyorlar diyorum gidin isotunuzu falan yerden alın ya diyor Allah senden razı olsun. Biz burada birine bir şey verirken diyor ki ya hocam sen ne kadar güzel konuşuyorsun. Çünkü biz Urfa’nın Elçisiyiz. Ben şahsen öyleyim. Buraya sende gelsen başka biride gelse Urfa’yı sorduğu zaman şunu söylüyorum. Urfa’nın Peygamberler şehri olduğunu İbrahim Peygamberin şehri olduğunu, Eyüp Peygamberin şehri olduğunu aklıma gelmiyor dünyanın ne kadar peygamberi varsa burada olduğunu, 12 bin yıllık bir şehrin olduğunu, Göbeklitepe’nin bizde olduğunu, Türkiye’nin en güzel ülke olduğunu ve dünyanın en iyi yerinin Urfa olduğunu bilsinler. Balıklıgöl ayağımızın dibinde gelsinler Urfa’yı görsünler. Bizi seviyorlar yavaş yavaş da sevecekler. Bugün bir Göbeklitepemiz var, sağolsun cumhurbaşkanımız Göbeklitepe yılı ilan etti. Vallahi bu sene tıklım tıklımdı Urfa. Halen de geliyorlar. Şimdi esnaf arkadaşlarıma da söylüyorum. Bakın özellikle duysunlar diye her işinizi düzgün yapın, haram koymayın az kazanın öz kazanın gerisini düşünün. Şimdi vur kaç yapmayın dinleyen esnaf da gelsin beni tanırlar kaç liraysa fazla kar etmeyin. Gelen misafirlerin kıymetini bilin. Fazla para söylemeyin kazan kazan ama fazla söyleyip kazanma. Çünkü bunun seneye olanı da var. Şimdi biz ekelim ki seneye biçelim. Ekmediğin zaman biçemezsin ki yani şimdi sen ekme müşteri bekle seneye gelsin. Gelsin seni bir daha bulacaklar nereden bulacak seni bir daha. Çünkü sen hainlik yapmışsın alış verişini yap düzgün yap. Balıklıgöl’e geldin mi düzgün tanıt. Rehberler Urfa’nın geçmişini bilmiyor. Urfa’nın kültürünü bilmiyor, rehberlerin çoğu yalan konuşuyor. Gelsinler Urfa’nın tarihini bir araştırsınlar. Sorsunlar Urfa nedir? Bizde kendilerine anlatalım. Gelsinler sorsunlar bir sürü tanıtım üyelerimiz var. Bir sürü tur geliyor. Mesela sıra gecelerine götürüyorsunuz iyi yerlere götürün ki hepsi iyi yerdir. Ama rehberler fazla fiyat söylemeyin. Şimdi sen gazetecisin yalan konuşursan olur mu? Olmaz ki sana kimse itimat etmez. Bunları bilmeniz lazım, bunları görmeniz lazım. Yabancılara biz elimizden geldiği kadar Balıklıgöl içerisinde bu külliye içerisinde biz elimizden geldiği kadar herkese her şeyin en iyisini söylemeye çalışıyoruz ben kendim söylüyorum. Anlatıyoruz gelin şurada bu var burada bu var ama yalan konuşmayalım ya insanları kandırmayalım. İnsanları niye kandırıyorsun ki. Ahmet işte budur burada Allah’ın garibi işte yani kandırmayacaksın. Kandırdın mı olmaz. Allah bize bir hazine vermiş ki bunun kıymetini bilmiyoruz. Bakın siz geldiniz buraya sağ olun Urfa’yı sordunuz. İnanın gelin biz burada neler görüyoruz adam soruyor biz nerede yemek yiyelim diyoruz işte filan yere gidin biliyoruz ya işte git diyoruz İbrahim Peygamberin doğduğu mağaraya gir gör. Eyüp Peygamberin sabır makamını git gör diyoruz. İsmim Eyüp Sabri ya direk oraya yönlendiriyorum. Gönderiyoruz teyit ettiriyoruz diyoruz paranız yoksa para verelim gidin görün daha ne yapalım biz. Yani gelin bir iki gün gelin sizi burada misafir edelim gelen insanlara bizim tavrımızı görün. Urfa’mız peygamberler şehri gençlerine tavsiyem kötü yollara girmeyin doğru işler yapın doğru işlere gidin. Doğru yolda olduğunuz sürece Allah size verir. Yanlış iş insanı barındırmaz. Dedi.
GÜMÜŞ İŞLEME SANATI UNUTMASIN DİYE DERSLER VERİYORUZ
Tatlı,Şimdi gümüş işleme ve altın aynı fark eden bir şey yok zaten. Bu hassas bir işçiliktir. Elle yapılan bir ürün olduğu için insanların daha dikkat etmesi gerekir. Bizde de şuan da kursiyer öğrencilerimiz var kursiyerlerimizin hepsi bayan ve sanatın içerisinde olan insanlar. Biz aynı zamanda üniversitede ders veriyoruz bunlara halk eğitim de dersler veriliyor yani sırf gümüş işleme sanatı unutulmasın diye. Gümüş işleme sanatı Türkiye de unutulmaya yüz tutmuş bir el sanatı. Kültür bakanlığı tarafından desteklenen bir zanaattır. Bizde elimizden geldiği kadar genç kızlarımız olsun bayanlar olsun üniversite öğrencilerine bu dersle alakalı gümüş işleme ile ilgili her türlü desteği veriyoruz.
BU SANATIN TANITIMI GEREKİYOR
Tatlı; Şimdi gümüş uygun fiyatı da uygun ama altına gelince neslin insanları şimdi diyelim ki bir genç kız evlenecek ya da bir delikanlı evlenecek kız tarafı diyor ki ahıtma, frenkbağı, kordon belki yoktur durumu. Ama şimdi gümüşte var ama gümüş neticede illa ki altınla kıyaslanamıyor. Gümüşe gelince gümüş aslında asildir. Eskiden mesela yemek tabaklarımızın gümüş olduğunu biliyor muydunuz? Şimdi artık nesil dedim ya git gide farklı yerlere gitmeye başladı. Ama gümüşe gelince el sanatı olduğundan dolayı insanlar rağbet ediyor özellikle el sanatına bunun üstüne basa basa da söylüyorum. Bakanlık da bu konuda elinden geldiği kadar destek veriyor. Tabi sisin gibi gazeteci arkadaşlarımız da bizlere sorması lazım. Bunu güzel bir şekilde tanıtmanız lazım bu işler bir tek bizimle bitmiyor siz bize gelin ki bizde size gelelim.
GÜMÜŞCÜLÜK OKULU AÇILABİLİR
Tatlı; Bunun okulu açıla bilir, üniversitesi açılabilir, lisesi açılabilir. Şimdi gençlik öyle bir yere gitmiş ki artık Türkiye de ve dünyada genelde Türkiye de kötü alışkanlıklar yaygınlaşmış. Bizim zamanımızda bu alışkanlıklar yoktu. Şimdi gençleri sanata yönlendirmek ayrıdır, okul okumaya yönlendirmek ayrıdır. Şimdi herkes usta olacak diye bir şey yok, herkes okul okuyacak diye bir kaide de yok. Ama nesli bizim ne yapmamız lazım genç nesli bizim korumamız lazım. Sanatsa sanata gitmesi lazım, okulsa okula gitmesi lazım, yani bunların hepsini oturup iyice bir elden geçirmek gerekir. Şimdi sen genç birine diyorsun ki gel çalış diyor ki sen bana ne kadar para veriyorsun. Önce sen bir gel sanatı öğren yani kendini bir anlat göster bunu bana göster ben bir seni görüp tanıyayım. Ama şimdiki gençlerimiz bu akıllı telefonlar çıkmış ya bu akıllı telefon çıktığı için ana, baba, kardeş diye bir şey kalmamış. Ben 1971 doğumlu bir insanım sigara içmemişim daha bu güne kadar, nargile içmemiş bir insanım yani bunlar bana ters şeyler, birde yeni nesle göre, şimdi gence bir şey soruyorsun elinde telefon. Bizim dönemimizde kahve vardı kıraathane kahve vardı biz bilardo oynardık. İskambil oynardık. Şimdiki gençlerin elinde telefon ana yok, baba yok, kardeş yok, sanat yok, okul yok. Bak sen okul okumuşsun ekmeğinin peşindesin. Bu Urfa’mız da özellikle Urfa bak güneydoğu da bu özellikle gazeteci arkadaşlara da söylüyorum. Güneydoğu bölgesinde artık her şey aşmış gençlerimiz bozulmuş. Biz gençlere nasıl sahip olacağız bunu da bilmiyoruz. Ben geçen gün üniversiteye konuşmacı olarak gittim oraya. Biri hocam dedi sen hayatta ne olmak isterdin ben de polis olmak isterdim dedim. Dediler neden? Dedim gece gündüz bu pis işler yapanların kafasını kırardım. Çünkü zaman artık o zaman şimdiki gençlere bir şey söyleyemiyorsun. Eskiden ahlak vardı, terbiye vardı, ana baba saygısı vardı, nizam vardı. Şimdi eskiye baktığın zaman yeni nesil çok farklı. Eskiden türban yoktu yasaktı. Şimdi maşallah her şeyimiz var. Aç değiliz, açıkta değiliz elhamdülillah tokuz. Güzel bir devletimiz var. Başımızda güzel bir cumhurbaşkanımız var. Sizin gibi güzide kızlarımız tesettürlü, bizim dönemimizde bırakın tesettürlü kızları okula gitmeyi evden bırakmıyorlardı. Ne kadar halinize şükretseniz, kendinize şükretseniz azdır. İşe gelince diyorlar ki iş yok. Çalışan ar etmez git çöpçülük yap ayıp değil ki, git temizlikçilik yap ayıp değil ki, git çöp dök kimseye muhtaç olma. Sanat da böyle bir şey, sanat diyor ki altın bileziktir. Batı bizi sevmiyor niye? Diyor aman doğu, halbuki doğuya bir gelsinler bizi bir görsünler bizi bir tanısınlar. Biz kimiz bizi bir görsünler ya. Gelen ağlıyor giden ağlıyor. Ben batıya da gidiyorum görüyorum yani batı insanı Urfa’yı gözünde öyle bir büyütmüş ki hani Urfa sanki farklı gelsinler, gelsinler ve görsünler Urfa’nın insanını bizi görsünler bizi tanısınlar, aşımızı yesinler, çayımızı içsinler suyumuzu içsinler bizi bir görsünler. Bunu gençlere ben söylüyorum bak özellikle sizlerden de ricam bunları patronunuz sorumlunuz kimse gidin onlara da söyleyin sizi yolluyorlar siz inşallah hakkınızı fazlasıyla alıyorsunuzdur. Artık nesil o nesil değil, zaman o zaman değil farklı olmuş. Biz korkuyoruz eve gitmeye ben gece dokuz olsun evime gitmek istiyorum. Bakın ben Urfa’nın yerlisiyim aşiret çocuğuyum, İbrahim Tatlıses benim amcaoğlum Urfa’nın tanınan insanlarıyız. Ben gençlerimizi seviyorum sizde benim evlatlarımsınız, benimde bir oğlum bir kızım var, yeğenlerim var. Yani nesli nasıl elde tutacağız onun hesabını yapıyoruz biz burada. Burada da benim yeğenlerim var gençler var. Yani oturuyoruz yiyoruz içiyoruz temizlik görevlisi arkadaşlarımız var, burada hizmetli arkadaşlarımız var. Onlarla yiyip içiyoruz demesinler hoca böyle şimdi sen geldin bizi gördün sağ olun ama bizlere de biz öğretmeniz tamam eyvallah ama biz gençlerimizi nasıl muhafaza edeceğiz. Sen benden sanatı soruyorsun şimdi ben zorla gelip diyemem ki gel bunu yap biraz insanın içinde de olacak. Şimdi sen üniversite okudun sizin döneminizde bu tesettür olayı vardı. Siz buna yetişmediniz. Ben seksen darbesini de gördüm, yokluğu da gördüm, ekmek sırasına, tüp sırasına da girdim. Anam beni altı yaşında sokağa bırakırdı. Ben altı yaşında bu mesleğe başlamışım. Sen şimdi altı yaşındaki bir çocuğu sokakta nasıl bıraka bilirsin ki. Kısa pantolonla biz hayata başladık altı yaşında dükkana koydular bizi. Çok şükür niye biz dedik ki çalışacağız okuyacağız. Şimdi bir genci getir dükkana iki gün sonra kaçar, ya seni soyar ya da sen kaçacaksın. Nesil o nesil değil ki, biz yokluk gördük yokluk. Gençler siz yokluk görmediniz. Siz yokluğun ne olduğunu bilmezsiniz biz gördük biliyoruz. Anamız elimizden tutardı giderdik kömür sırasına giderdik, kömür diye bir şey yoktu. Ekmek yoktu, tüp sırasına giriyorduk. Elhamdülillah şimdi mükemmel bir devletimiz var. Allah Tayip Erdoğan’ın eksikliğini vermesin. Ne mutlu böyle bir reisimiz var başımızda. Çok şükür bende AK partiliyim. Elhamdülillah bende Kürt, Arap ayrımı yok. Anam Kürt babam Arap, kürdü de seviyorum Arap’ı da seviyorum, sanatı da seviyorum. Ama nesle bunu nasıl aktaracağız onu düşünüyoruz. Genç nesil tembel anasından babasından su istiyor ekmek istiyor. Yanlışsam haksızsam söyleyin. Sanat da böyle şimdi biz usta olmasak burada ne işimiz var. Buradan çıkayım beni tanımayan yok. Ama bakıyorsun gençler kahvelerde iş yapmıyor çalışmıyorlar. Adama diyorsun gel temizlik yap diyor ben temizlik yapar mıyım ya ağabey sana müdürlük versinler o zaman ne anladın bundan. Üniversitede de böyle yanlış mıyım? Okumadıysan nasıl geleceksin iyi yerlere. Mustafa yiyenim yan tarafımda sözde dershaneye gidiyor. Ne dershanesi ya, çalışan adam her yerde çalışır. Dershane diye bir şey yok, hep para dolabı yanlış mıyım? Okuyan adam her yerden okur. Burada da böyle bakın burada hep ustalar var. Ahmet’imiz var bir tane temizlikçimiz, temizlikçi diyorum ben çöpçü demem. Fakir Allah’ın fakiri gariban, Mustafa öylesine, Müslüm var yani fakirlerle oturmak zenginlerle oturmaktan iyidir. Çünkü biz düşünün altı yaşında bizi sokağa getirip işe koydular. Şimdi bir çocuğu altı yaşında sokağa bırak o çocuk biter kaybolur bir daha da bulamazsın.
YENİ NESİL DOYMAYI BİLMİYOR
Tatlı ; Yeni nesil doymayı bilmiyor. Bilmediği için de hep kaybediyor. Anne babaya gelince ana baba ne yapsın? Şimdi kimi aile var zengin, kimi aile var fakir, kimi aile var orta halli. Şimdi adam da gücüne göre hareket ediyor. Anlata biliyor muyum ne demek istediğimi. Şimdi seni annen okula gönderiyor okul okuyorsun anan nereden biliyor ya da üniversiteye gidiyorsun ne biliyor nereye gideceksin. Baban sana gücüne göre destek veriyor. Var mı baba da suç? Tabi insan evladıyla ilgilenecek. Var mı baba da suç? İnsan kızıyla ilgilenecek. Tabi bir yere kadar eskiden yoktu ki böyle şeyler yani bu tür sıkıntılar yoktu. Bak şimdi sen altı yaşındaki bir çocuğu sokağa bırak ne olur? Bitti o çocuk kaybolup gider bir daha bulamasın ki yani eskilerle şimdi ki nesil çok farklı. Ben 1980 de anam beni dükkana koydu 1980 yaşım altı sonra büyüdük böylece devam ettik. Hemen hemen kırk seneye yakındır biz bu mesleğin içerisindeyiz. Kardeşlerim var mesela onlarda kuyumcu Halil tatlı var, Naif tatlı var. Onlar Urfa’nın ileri gelen ustalarıdır. Mesleği soruyorsunuz diye söylüyorum. Anne şimdi çocuğu götürüp dükkana koyuyor diyor ki oğluma ne kadar para vereceksin. Hele oğlun bir yetişsin, bir oğlun alsın ne kadar öğrendiğine bakarsın sonra ona bakarsın. Önce sanatı öğrensin. Fakirlik ayıp değil ki hangimiz zenginiz ki, zenginlik ne demek? İnsan canının rahatlığı demektir. Fakir olabilirsin ayıp değil ki. Şimdi her zengin olan insanın neşesi yerinde oluyor mu? Huzuru yerinde oluyor mu? Fakir ol rahatına bak. Bizim burada bir tane Ahmet var temizlikçi Ahmet görsen gülmekten ölürsün. Ben ölüyorum çünkü neden Ahmet gariban ama fakir sen fakiri seveceksin. Zengini sevmeyeceksin. Çünkü veren el alan elden üstündür. Bunu verirken bu görmeyecek. Sen getirip dükkana koyacaksın anası diyor ki ne kadar vereceksin. Hele bir oğlun edepli olsun, terbiyeli olsun. Okula gönderiyorsun çocuk terbiyeli olsun. Belki konuyu uzattık ama bunları söylememiz lazım. Sanat nedir mesela diyelim. Sanat Osmanlı’nın oymacılık, nakkaşçılık, defçilik mesela hat yazısı, gümüş işleme, mesela gümüş işleme bakanlık tarafından artık korunmaya alınıyor artık unutuluyor. Sanat unutuluyor. Benim de yaşım geçiyor şimdi ben kime aktaracağım. Var öğrencilerim var ama bir yere kadar. Urfalıyız ama batıda biz Urfalıları sevmiyorlar. Şimdi siz gazetecisiniz bizim ilerde lahmacun salonu var Tatlıes inşallah bir gün oraya gelin. Gelin görün biz orada Urfa’nın en iyisini vermeye çalışıyoruz. Fıstık Urfa’nın, İsot Urfa’nın, sade yağ Urfa’nın, çiğ köfte Urfa’nın, kadayıf Urfa’nın bunu dışarıya yansıtıyorlar. Yani tembel olmamak lazım, ben her sabah saat beş de ayaktayım. Allah’ın izniyle namazımızı kılıyoruz ya Allah deyip güne başlıyoruz. Şimdi sen her gün her gün namazını kıl, mesela namaz adamı darda koymaz bunu unutmayın. Namazsız insan dilsiz insandır namazını kıldın mı Allah senin yolunu da açar, kısmetini de açar, Allah’tan isteyeceksin. Namaz kimseyi insanoğlunu darda koymaz. Kameraman arkadaşımıza da söylüyorum oda bilsin namaz kılacağız namaz güzümüzün yettiği kadar namaz kılacağız namaz kişiyi darda koymaz. Namaz ya namaz gibisi var mı? Kur’an-ı kerim gibisi var mı? Bunları size söyledik sizde geldiniz hoş geldiniz. Yalnız bu çektiklerinizi net bir şekilde yayınlayın ki insanlar neyin ne olduğunu Urfalının ne olduğunu görsünler. O zaman Türkiye bilsin Urfa’ya gelsinler Urfa da savaş yok Urfa da terör yok. Urfa çok güzel gelsinler rahat bir şekilde gelsinler ne savaşı ya savaş dünyanın her yerinde var. Biz halimize şükredelim. Ne mutlu böyle bir cumhurbaşkanımız var. Bak şuan savaş yok mu? Bak biz rahatız burada bunu yayınlarken bizim kimseden saklı gizli bir şeyimiz yok. Dinleyen dinlesin net bir şekilde de dinlesin. Gelsinler Urfa’yı görsünler Urfa insanlarını özellikle yabancı olanlara diyorum batı insanlarına diyorum Doğu değil, İç Anadolu bölgesi, Karadeniz bölgesi o taraftaki insanlar gelsinler Urfa’yı görsünler. Urfa’yı tanısınlar. Bizi tanısınlar seni tanısınlar onu tanısınlar. Yani yanlış görmesinler bizi.
URFA MI EN İYİ ŞEKİLDE TANITIYORUM
Tatlı; Şimdi Urfa’ya Türkiye’nin her yerinden geliyorlar. Burada olduğum sürece şu Balıklıgöl’de olduğum sürece Allah da bana bu canı verdiği sürece Urfa mı en iyi şekilde tanıtıyorum. Her şeyini dört dörtlük anlatıyorum. Ve gelen insanlar memnun kalıyor. Mesela yemek soruyorlar diyorum gidin falan yerde yiyin, geliyor diyor Allah senden razı olsun. Geliyorlar soruyorlar diyorum gidin isotunuzu falan yerden alın ya diyor Allah senden razı olsun. Biz burada birine bir şey verirken diyor ki ya hocam sen ne kadar güzel konuşuyorsun. Çünkü biz Urfa’nın Elçisiyiz. Ben şahsen öyleyim. Buraya sende gelsen başka biride gelse Urfa’yı sorduğu zaman şunu söylüyorum. Urfa’nın Peygamberler şehri olduğunu İbrahim Peygamberin şehri olduğunu, Eyüp Peygamberin şehri olduğunu aklıma gelmiyor dünyanın ne kadar peygamberi varsa burada olduğunu, 12 bin yıllık bir şehrin olduğunu, Göbeklitepe’nin bizde olduğunu, Türkiye’nin en güzel ülke olduğunu ve dünyanın en iyi yerinin Urfa olduğunu bilsinler. Balıklıgöl ayağımızın dibinde gelsinler Urfa’yı görsünler. Bizi seviyorlar yavaş yavaş da sevecekler. Bugün bir Göbeklitepemiz var, sağolsun cumhurbaşkanımız Göbeklitepe yılı ilan etti. Vallahi bu sene tıklım tıklımdı Urfa. Halen de geliyorlar. Şimdi esnaf arkadaşlarıma da söylüyorum. Bakın özellikle duysunlar diye her işinizi düzgün yapın, haram koymayın az kazanın öz kazanın gerisini düşünün. Şimdi vur kaç yapmayın dinleyen esnaf da gelsin beni tanırlar kaç liraysa fazla kar etmeyin. Gelen misafirlerin kıymetini bilin. Fazla para söylemeyin kazan kazan ama fazla söyleyip kazanma. Çünkü bunun seneye olanı da var. Şimdi biz ekelim ki seneye biçelim. Ekmediğin zaman biçemezsin ki yani şimdi sen ekme müşteri bekle seneye gelsin. Gelsin seni bir daha bulacaklar nereden bulacak seni bir daha. Çünkü sen hainlik yapmışsın alış verişini yap düzgün yap. Balıklıgöl’e geldin mi düzgün tanıt. Rehberler Urfa’nın geçmişini bilmiyor. Urfa’nın kültürünü bilmiyor, rehberlerin çoğu yalan konuşuyor. Gelsinler Urfa’nın tarihini bir araştırsınlar. Sorsunlar Urfa nedir? Bizde kendilerine anlatalım. Gelsinler sorsunlar bir sürü tanıtım üyelerimiz var. Bir sürü tur geliyor. Mesela sıra gecelerine götürüyorsunuz iyi yerlere götürün ki hepsi iyi yerdir. Ama rehberler fazla fiyat söylemeyin. Şimdi sen gazetecisin yalan konuşursan olur mu? Olmaz ki sana kimse itimat etmez. Bunları bilmeniz lazım, bunları görmeniz lazım. Yabancılara biz elimizden geldiği kadar Balıklıgöl içerisinde bu külliye içerisinde biz elimizden geldiği kadar herkese her şeyin en iyisini söylemeye çalışıyoruz ben kendim söylüyorum. Anlatıyoruz gelin şurada bu var burada bu var ama yalan konuşmayalım ya insanları kandırmayalım. İnsanları niye kandırıyorsun ki. Ahmet işte budur burada Allah’ın garibi işte yani kandırmayacaksın. Kandırdın mı olmaz. Allah bize bir hazine vermiş ki bunun kıymetini bilmiyoruz. Bakın siz geldiniz buraya sağ olun Urfa’yı sordunuz. İnanın gelin biz burada neler görüyoruz adam soruyor biz nerede yemek yiyelim diyoruz işte filan yere gidin biliyoruz ya işte git diyoruz İbrahim Peygamberin doğduğu mağaraya gir gör. Eyüp Peygamberin sabır makamını git gör diyoruz. İsmim Eyüp Sabri ya direk oraya yönlendiriyorum. Gönderiyoruz teyit ettiriyoruz diyoruz paranız yoksa para verelim gidin görün daha ne yapalım biz. Yani gelin bir iki gün gelin sizi burada misafir edelim gelen insanlara bizim tavrımızı görün. Urfa’mız peygamberler şehri gençlerine tavsiyem kötü yollara girmeyin doğru işler yapın doğru işlere gidin. Doğru yolda olduğunuz sürece Allah size verir. Yanlış iş insanı barındırmaz. Dedi.