Şanlıurfa’da 40 yıldır bu mesleği yapan Ahmet Kaya; Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; Kalaycılık baba mesleğidir, ilkokuldan sonra okulu bıraktım ve babamın yanına geldim tam 40 yıldır da kalaycılık mesleğini yürütüyorum. Yürütmeye çalışıyorum çünkü bundan 20 yıl önce bu meslek çok güzeldi ama şuan işler kırık, işler durgun. Şimdi herkes bakırdan soğumuş artık herkes çelik istiyor, porselen istiyor, eskiden herkesin evinde bakır vardı, taslarına kadar, kaşıklarına kadar hepsi bakırdı ama şimdi maalesef hepsi ortadan kalktı. Gençler bilmiyor, bazen dükkânın önünden geçerken durup izliyorlar sonra yanıma geliyorlar bunlar nedir, siz ne yapıyorsunuz diyorlar. Nerden bilecekler görmemişler ki bazılarının evlerin de hiç bakır yok, bu son dönemler de millet yine bakıra dönecek ama bu sefer de usta olmayacak. Kimse çocuklarını kalaycılık mesleğine göndermiyor bu yüzden de çırak yetişmiyor. Bundan 30 – 40 yıl önce babalar çocuklarını kalaycıya getirip çırak olarak koyardı ama şuan adam diyor ki ben bu pis mesleği yapmam. Kimse bilmiyor atık bazen gençler gelip beni izliyorlar çalışırken, burası nedir, ne iş yapıyorsunuz diyorlar, bilmiyorlar tabi çocuklar nereden bilecek hiç görmediler. Her mesleğin zor yönleri vardır, biz tüm kapları kumla siliyoruz, ateşin önünde 60 – 70 derece sıcaklıkta kapı kalaylıyoruz tabi kolay değil özellikle yaz aylarında zaten 40 – 50 derece hava sıcaklığı üstüne bir de ateşin sıcaklığı var. Bu yönden işimiz kolay değil tabi, büyük kazanlar gelince onları zapetmek de bir mesele ama zaten zorluk olmasa hayat yürümez tabi zorluk olacak. Bizim mesleğin de geleceği de yok bu yüzden gençlerin ilgisi yok, bakır olmadığı için kalaycılık ölmüş diyorlar adam da çocuğunu kalaycıya vermiyor çırak olarak. Benim baba mesleğidir, dükkân benimdir yoksa burası kira olsaydı ben hayatta kira parasını çıkaramazdım, ben ayda buraya bin lira para versem ki ben zaten burada aylık bin lira kazanmıyorum. Tam iki haftadır siftah etmedim ben burada, sadece yaz dönemlerin de pekmez zamanı olunca işte onların kazanları var onları getirip kalaylayıp birkaç kuruş kazandım onun haricin de 10. Aydan beri ne gelen var ne giden var. Arada bir leğen gelse onun altı üstü kar olsa da bir şey çıkmaz, ev beslemez ki ev de beslemediği zaman zaten insan o işi niye yapar. O zamanlar işlerimiz çok güzeldi herkesin evinde bakır kap vardı ama yeni yetişen gençler hep bakırları satıp yeni porselen falan aldırlar tabi sonradan bin bir çeşit de ürün çıktı önceden sadece bakır vardı. Şimdi her şey çoğaldı millet artık bakıra bakmıyor, bakırı gidip kalayına para vereceğime gidip alüminyum alırım, çelik alırım diyor en azından kalayına para vermem diyor. Yoksa en sıhhatli olanı, en sağlıklı olanı da bakırdır, bakır da yapılan yemek daha güzeldi, eskiden hastalık var mıydı? Babalarımız, dedelerimiz hep bakırla kazan kebabı yaparlardı, çiğ köfteyi leğen de yaparlardı, bakır tabaklar da yemeklerini yaparlardı, evler de o zamanlar su tasları hep bakırdı ve çok sıhhatliydi. O su tasların da 100 kişi su içse yine de koku yapmazdı ama cam bardaklar da 2 kişi su içse 3. Kişi de koku yapıyor, eskiden hastalık yoktu çünkü hep bakır kaplar kullanılırdı, eskiden fabrikasyon yoktu her şey doğaldı ama şimdi hiçbir şey kalmadı. Benim yaşım 55 oldu bilemedin 4 – 5 yıl daha buradayım sonra dükkânımı kapatıp gideceğim. Benim oğlum benden sonra gelip bu işi yapar mı hiç? Yapmaz, çünkü artık kendisini beslemez biz burada aylık bin lira kazanmıyoruz ki. Şuan Şanlıurfa’da 3 tane kalaycı kaldı, eskiden Urfa’da 1960 dönemlerinde 60 tane dükkân vardı, 60 tane de seyyar vardı köyleri gezerlerdi. Şuan kimse köylere kalay için gitmiyor, eskiden Mart ayında giderdik ve Haziran, Temmuz aylarında kadar o köyler de kap kalaylardık ama şuan köyler de kap mı var hiç kalmadı. Eskiden şuan bulunduğum dükkân da 2 vardiya çalışırdık, sabah gelirlerdi akşama kadar, akşam da ikinci vardiya gelirdi sabaha kadar ama şuan biz sabah 8 de geliyoruz akşama kadar siftah etmiyoruz. Eskiden dükkânın önü ve içi kap doluydu o kadar ki iş vardı ama şimdi bir parçaya hasretiz, bir kap gelsin ki ekmek paramız çıksın, mesleğimizin ölmemesi için devletimizin el atması lazım, devletin bizi koruma altına alması lazım eğer böyle giderse biz de 3 – 4 seneye kapatıp gideceğiz. Bize kelleyi getiriyorlar biz de burada ütülüyoruz, kıllarını yandırıyoruz onlar da sonra bizden alıp götürüp yıkıyorlar, onun tadı daha bir başka oluyor. Direk evler de yüzdükleri zaman bir tadı olmuyor bizim burada ütülememiz bu yüzdendir, gerçek orijinal lezzetini bu şekilde verir. Dedi.
IŞ DÜNYASI
23 Temmuz 2021 - 16:10
Kalaycılık tarihe karışıyor
Kaya; Gençler bilmiyor, bazen dükkânın önünden geçerken durup izliyorlar sonra yanıma geliyorlar bunlar nedir, siz ne yapıyorsunuz diyorlar.
IŞ DÜNYASI
23 Temmuz 2021 - 16:10