Dobur; 80 küsür gram altın ya da değerinde, karşılığında bir malı var. Bu malı bir kenar da duruyor insanın ona hiç dokunmadan diğer gelirleriyle yaşayabiliyorsa dinimize göre bu kişi zengin sayılıyor. Bunun zekât vermesi lazım, filtre vermesi lazım, kurban kesmesi lazım.
Ama bir soru sorma şeklinden şunu anlıyoruz o kişiden, kurban kesmeyecek, bizden bir destek bekliyor, ben buna karşılık her zaman şunu söylüyorum, biz kurban kesmemek için bahane aramayacağız. Hani milyarlarca para bir şekilde buluyoruz oradan buradan ev alıyoruz, araba alıyoruz, arsa alıyoruz, şunu alıyoruz, bunu alıyoruz, borcun altına giriyoruz.
Diyelim ki 1500 – 2 bin lira civarında. Biz kurban kesmemek için bahane üretmeyeceğiz, aksine nasıl kesebilir diye yollar arayacağız, Vacipti, Sünnetti ona takılmayacağız çünkü kurban çok özel bir ibadettir. Ve kurbanı kesen kişiye çok fazla kazançlar, bereket getiren bir ibadettir. O yüzden biz nasıl kurban kesebiliriz diye yollar arayacağız belki biraz sıkıntıya girebiliriz, girecek bile olsak kurban kesmenin yollarını arayacağız
Eyyübiye ilçe Müftüsü Âdem DOBUR Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; Kurban edilecek hayvanlar bellidir, nedir bunlar? Büyükbaş hayvan dediğimiz, dana, inek cinsi, manda cinsi hayvanlar. Küçükbaş dediğimiz, koyun, kuzu, keçi türünden, bunların haricinde ki hayvanlardan kurban olmaz. Kimler kurban kesmeli? Dinimizin zenginlik ölçüsü vardır, bu temel özetle, 80 küsür gram altın ya da değerinde, karşılığında bir malı var. Bu malı bir kenar da duruyor insanın ona hiç dokunmadan diğer gelirleriyle yaşayabiliyorsa dinimize göre bu kişi zengin sayılıyor. Bunun zekât vermesi lazım, filtre vermesi lazım, kurban kesmesi lazım hatta kurban da bu ölçü biraz daha küçüktür. Zekâtta sayılmayan bazı varlıklar kurbanda da sayılır yani insanlar kurban kessin. Ben şuna takılmadan, mezheplere göre vaciptir, sünnettir kısmı var onu şöyle bir kenara bırakalım. Kurban çok özel bir ibadettir, bize de çok farklı şeyler soruluyor, hocam şuyum var, buyum var, şu kadar borcum var, şunu aldım, bunu sattım gibi Benim kurban kesmem gerekir mi, sorular çok soruluyor. Ama bir soru sorma şeklinden şunu anlıyoruz o kişiden, kurban kesmeyecek, bizden bir destek bekliyor, ben buna karşılık her zaman şunu söylüyorum, biz kurban kesmemek için bahane aramayacağız. Hani milyarlarca para bir şekilde buluyoruz oradan buradan ev alıyoruz, araba alıyoruz, arsa alıyoruz, şunu alıyoruz, bunu alıyoruz, borcun altına giriyoruz. Bugün ben incelemedim, araştırmadım ama bir kurbanlık bedeli, hissesi nedir? Diyelim ki 1500 – 2 bin lira civarında. Biz kurban kesmemek için bahane üretmeyeceğiz, aksine nasıl kesebilir diye yollar arayacağız, Vacipti, Sünnetti ona takılmayacağız çünkü kurban çok özel bir ibadettir. Ve kurbanı kesen kişiye çok fazla kazançlar, bereket getiren bir ibadettir. O yüzden biz nasıl kurban kesebiliriz diye yollar arayacağız belki biraz sıkıntıya girebiliriz, girecek bile olsak kurban kesmenin yollarını arayacağız. Bir diğer değinmek istediğim konu ise, malumunuz vekâleten kurban meselesi vardır, bu nedir? Yurt içinde ya da yurt dışında, birçok dernekler ve vakıflar bunu yapıyor, Türkiye Diyanet vakfımız da bunu yapıyor oraya biz vekâleten kurbanımızı veriyoruz, o bizim tercihimiz. Yurt içinde istiyorsak eğer yurt içinde, yurt dışında diyorsak yurt dışında birçok fakir fukara ülkeye bizim kurbanımız götürülüyor ve orada kesiliyor. Biz burada, Allah yokluğunu göstermesin et sıkıntısı pek çekmiyoruz, soframız da, evimiz de şöyle ya da böyle pek sıkıntı yaşamıyoruz ama örneğin ben istesem o bir kurbanımı tek başıma bireysel, ferdi olarak örneğin Afrika’nın falanca yerine götürüp orada kesebilir miyim? Bu mümkün değil, tek başıma yapamam ama böyle bir organizasyon var. Allah razı olsun, bu organizasyon içerisinde benim kurbanım gidiyor ve o ülkede kesiliyor. Bu çok büyük bir kolaylık, çok büyük bir hizmettir, bunu neden söylüyorum? Hali, vakti çok iyi olan kardeşlerimiz evinde bir kurban kessin, çoluk çocuğumuz, aile fertlerimiz o kurban havasını yaşasın. Ama 1 kurban, 2 kurban, 3 kurban da falan ülkeye, falanca ülkeye gönderelim ki bu bize çok şey kazandırır. Sadaka niyetine, vacip olan, sünnet olan bir tanedir evet ama vaktimiz, halimiz, durumumuz iyiyse 2 kurban kesmeye, 5 kurban kesmeye bir engel değildir. Yurt içinde aynı şekilde bir kere belki de et yüzü gören aileler var, insanlar var, biz biraz işin içinde olduğumuz için bunları daha yakından görebiliyoruz. Burada söylemek istediğimiz nedir? Yine evde illa kesmek istiyorsak keselim ama bu yılda bir kere kurban bayramında et görmeyi bekleyen kardeşlerimizi de ihmal etmeyelim diyerek sözümü burada bitirmek istiyorum.dedi.
Kurbanın dini dayağı
Din işleri Yüksek Kurulu kararına göre ; Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir (Sâffât, 37/107). Kurbanın meşruiyetine işaret eden başka âyetler de vardır: “Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28), “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34), “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac, 22/36-37)
Bu âyetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat âyetin metninde yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir (Tirmizî, Edâhî, 11; bkz. Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17).
Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3).
Ayrıca hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir (İbn Kudâme, el-Muğnî, XIII, 360).
Kurban ibadetinin mahiyeti ve hükmü Nedir ?
Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 452). Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
Akıl sağlığı yerinde, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk’a yaklaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadır (Serahsî, el-Mebsût, XII, 8; İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 197). Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban, bir müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.
Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanı kesmek sünnettir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 429). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146). Kurban, -fıkhî hükmü ne olursa olsun- müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dinî hayatında önemli bir yer tutmaktadır.
Ama bir soru sorma şeklinden şunu anlıyoruz o kişiden, kurban kesmeyecek, bizden bir destek bekliyor, ben buna karşılık her zaman şunu söylüyorum, biz kurban kesmemek için bahane aramayacağız. Hani milyarlarca para bir şekilde buluyoruz oradan buradan ev alıyoruz, araba alıyoruz, arsa alıyoruz, şunu alıyoruz, bunu alıyoruz, borcun altına giriyoruz.
Diyelim ki 1500 – 2 bin lira civarında. Biz kurban kesmemek için bahane üretmeyeceğiz, aksine nasıl kesebilir diye yollar arayacağız, Vacipti, Sünnetti ona takılmayacağız çünkü kurban çok özel bir ibadettir. Ve kurbanı kesen kişiye çok fazla kazançlar, bereket getiren bir ibadettir. O yüzden biz nasıl kurban kesebiliriz diye yollar arayacağız belki biraz sıkıntıya girebiliriz, girecek bile olsak kurban kesmenin yollarını arayacağız
Eyyübiye ilçe Müftüsü Âdem DOBUR Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; Kurban edilecek hayvanlar bellidir, nedir bunlar? Büyükbaş hayvan dediğimiz, dana, inek cinsi, manda cinsi hayvanlar. Küçükbaş dediğimiz, koyun, kuzu, keçi türünden, bunların haricinde ki hayvanlardan kurban olmaz. Kimler kurban kesmeli? Dinimizin zenginlik ölçüsü vardır, bu temel özetle, 80 küsür gram altın ya da değerinde, karşılığında bir malı var. Bu malı bir kenar da duruyor insanın ona hiç dokunmadan diğer gelirleriyle yaşayabiliyorsa dinimize göre bu kişi zengin sayılıyor. Bunun zekât vermesi lazım, filtre vermesi lazım, kurban kesmesi lazım hatta kurban da bu ölçü biraz daha küçüktür. Zekâtta sayılmayan bazı varlıklar kurbanda da sayılır yani insanlar kurban kessin. Ben şuna takılmadan, mezheplere göre vaciptir, sünnettir kısmı var onu şöyle bir kenara bırakalım. Kurban çok özel bir ibadettir, bize de çok farklı şeyler soruluyor, hocam şuyum var, buyum var, şu kadar borcum var, şunu aldım, bunu sattım gibi Benim kurban kesmem gerekir mi, sorular çok soruluyor. Ama bir soru sorma şeklinden şunu anlıyoruz o kişiden, kurban kesmeyecek, bizden bir destek bekliyor, ben buna karşılık her zaman şunu söylüyorum, biz kurban kesmemek için bahane aramayacağız. Hani milyarlarca para bir şekilde buluyoruz oradan buradan ev alıyoruz, araba alıyoruz, arsa alıyoruz, şunu alıyoruz, bunu alıyoruz, borcun altına giriyoruz. Bugün ben incelemedim, araştırmadım ama bir kurbanlık bedeli, hissesi nedir? Diyelim ki 1500 – 2 bin lira civarında. Biz kurban kesmemek için bahane üretmeyeceğiz, aksine nasıl kesebilir diye yollar arayacağız, Vacipti, Sünnetti ona takılmayacağız çünkü kurban çok özel bir ibadettir. Ve kurbanı kesen kişiye çok fazla kazançlar, bereket getiren bir ibadettir. O yüzden biz nasıl kurban kesebiliriz diye yollar arayacağız belki biraz sıkıntıya girebiliriz, girecek bile olsak kurban kesmenin yollarını arayacağız. Bir diğer değinmek istediğim konu ise, malumunuz vekâleten kurban meselesi vardır, bu nedir? Yurt içinde ya da yurt dışında, birçok dernekler ve vakıflar bunu yapıyor, Türkiye Diyanet vakfımız da bunu yapıyor oraya biz vekâleten kurbanımızı veriyoruz, o bizim tercihimiz. Yurt içinde istiyorsak eğer yurt içinde, yurt dışında diyorsak yurt dışında birçok fakir fukara ülkeye bizim kurbanımız götürülüyor ve orada kesiliyor. Biz burada, Allah yokluğunu göstermesin et sıkıntısı pek çekmiyoruz, soframız da, evimiz de şöyle ya da böyle pek sıkıntı yaşamıyoruz ama örneğin ben istesem o bir kurbanımı tek başıma bireysel, ferdi olarak örneğin Afrika’nın falanca yerine götürüp orada kesebilir miyim? Bu mümkün değil, tek başıma yapamam ama böyle bir organizasyon var. Allah razı olsun, bu organizasyon içerisinde benim kurbanım gidiyor ve o ülkede kesiliyor. Bu çok büyük bir kolaylık, çok büyük bir hizmettir, bunu neden söylüyorum? Hali, vakti çok iyi olan kardeşlerimiz evinde bir kurban kessin, çoluk çocuğumuz, aile fertlerimiz o kurban havasını yaşasın. Ama 1 kurban, 2 kurban, 3 kurban da falan ülkeye, falanca ülkeye gönderelim ki bu bize çok şey kazandırır. Sadaka niyetine, vacip olan, sünnet olan bir tanedir evet ama vaktimiz, halimiz, durumumuz iyiyse 2 kurban kesmeye, 5 kurban kesmeye bir engel değildir. Yurt içinde aynı şekilde bir kere belki de et yüzü gören aileler var, insanlar var, biz biraz işin içinde olduğumuz için bunları daha yakından görebiliyoruz. Burada söylemek istediğimiz nedir? Yine evde illa kesmek istiyorsak keselim ama bu yılda bir kere kurban bayramında et görmeyi bekleyen kardeşlerimizi de ihmal etmeyelim diyerek sözümü burada bitirmek istiyorum.dedi.
Kurbanın dini dayağı
Din işleri Yüksek Kurulu kararına göre ; Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir (Sâffât, 37/107). Kurbanın meşruiyetine işaret eden başka âyetler de vardır: “Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28), “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34), “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac, 22/36-37)
Bu âyetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat âyetin metninde yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir (Tirmizî, Edâhî, 11; bkz. Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17).
Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3).
Ayrıca hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir (İbn Kudâme, el-Muğnî, XIII, 360).
Kurban ibadetinin mahiyeti ve hükmü Nedir ?
Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 452). Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
Akıl sağlığı yerinde, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk’a yaklaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadır (Serahsî, el-Mebsût, XII, 8; İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 197). Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban, bir müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.
Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanı kesmek sünnettir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 429). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146). Kurban, -fıkhî hükmü ne olursa olsun- müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dinî hayatında önemli bir yer tutmaktadır.