Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mesut Kaplan, Bilecik’in Milli Mücadele’deki rolünün tescillenmesi için önemli bir çağrı yaptı. Kaplan, “Bilecik’in Milli Mücadele’de oynadığı stratejik, askeri ve toplumsal rol; yaşadığı büyük acılar ve gösterdiği eşsiz fedakârlıklar, bu toprakların İstiklâl Madalyası ile taçlandırılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır” dedi.
Bilecik’in düşman işgalinden kurtuluşunun 103. yılı kutlanırken Kaplan, 6 Eylül 1922’nin sadece bir şehrin değil, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük yolunda gösterdiği direnişin en anlamlı simgelerinden biri olduğunu vurguladı.
Halk topyekûn direniş göstermiştir
Kaplan, Bilecik’in milli mücadeledeki stratejik ve tarihi önemini şöyle anlattı:
“Bilecik, Anadolu’nun kalbinde yer alan coğrafi konumu, İstanbul-Ankara demiryolu ve karayolu bağlantılarıyla hem Batı hem Doğu cephelerinin kavşak noktası olmuştur. İnönü Muharebeleri başta olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’nın kritik safhaları Bilecik ve çevresinde cereyan etmiş; şehir üç kez Yunan işgaline uğramış, savunma hattının merkezi olmuştur. Bozüyük ve Söğüt’te kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve cephane sevkiyatında lojistik köprü olmuş, istihbarat ağı ile cepheye destek sağlamıştır. Kadınlarımız ve çocuklarımız, ipek fabrikalarında üretilen malzemelerin cepheye taşınmasında aktif rol üstlenmiş; halkımız topyekûn direniş göstermiştir.”
Bilecik ağır tahribat yaşamıştır
Kaplan, Mustafa Kemal Atatürk’ün 5 Aralık 1920’de İstanbul Hükümeti temsilcileriyle Bilecik’te yaptığı görüşmenin, Milli Mücadele’nin siyasi meşruiyetini güçlendirdiğini belirtti:
“Yerel liderlerimiz, TBMM emirleriyle tam uyum içinde hareket etmiş, merkezi otoriteye bağlılık göstermiştir. Bilecik, üç Yunan işgali sırasında büyük yıkıma uğramış; şehrin yüzde 90’ı yakılmış, 3 bin 771 sivil katledilmiş, Osmanlı’nın kuruluşuna ait arşivler ve Ertuğrul Gazi Türbesi tahrip edilmiştir. Ekonomik olarak 40 ipek fabrikası yok edilmiş, bölge halkı ağır bedeller ödemiştir. Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa, direniş ve yıkım nedeniyle İstiklâl Madalyası ile onurlandırılmıştır. İnebolu ise lojistik destek rolüyle bu unvanı almıştır. Bilecik, hem lojistik hem de cephe hattı olarak, üç işgali ve yaşadığı ağır tahribat ile bu şehirlerden geri kalmamaktadır.”
Bilecik’in rolü belgelenmelidir
Kaplan, Bilecik’in bu onuru hak ettiğine inanan hemşehrilerini, yerel yöneticilerini, sivil toplum kuruluşlarını ve milletvekillerini, resmi girişimlerin başlatılması için birlik olmaya davet etti:
“İnebolu örneğinde olduğu gibi, TBMM’de özel bir kanun teklifi hazırlanmalı; Anayasa ve idare hukuku uzmanlarından görüş alınmalıdır. ATASE Arşivi, TBMM tutanakları, yerel kaynaklar ve akademik raporlar ile Bilecik’in Milli Mücadeledeki rolü belgelenmelidir. Bilecik Belediyesi ve İl Kültür Müdürlüğü öncülüğünde başvuru komisyonu kurulmalı; sosyal medya kampanyaları ve belgesellerle halk bilinçlendirilmelidir. Tarihi kanıtlar, demografik veriler, hukuki gerekçeler ve siyasi taahhütler dosyada toplanmalıdır. Delil toplama, kamuoyu oluşturma ve kanun teklifi aşamaları disiplinler arası bir çalışma ile yürütülmelidir. Bilecik’in İstiklâl Madalyası ile onurlandırılması, şehrimizin ve halkımızın Kurtuluş Savaşı’ndaki fedakârlıklarının, direnişinin ve vatan sevgisinin hak ettiği şekilde tescillenmesi anlamına gelecektir.”