Gündem

Şanlıurfa Harran’ın Kavurucu Sıcağında Tarihi Gün Yüzüne Çıkarıyorlar

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan ve dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Harran Ören Yeri’nde, kazı ekibi zorlu yaz koşullarına rağmen arkeolojik çalışmalara aralıksız devam ediyor.

Abone Ol

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan ve dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Harran Ören Yeri’nde, kazı ekibi zorlu yaz koşullarına rağmen arkeolojik çalışmalara aralıksız devam ediyor.

Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığının finansman desteğiyle, valilik ve belediyenin iş birliğinde kazı çalışmalarının sürdürüldüğünü belirtti.

Tarihî kaynaklarda Harran'da 5 medrese bulunduğunun bilindiğini hatırlatan Önal, bu medreselere ait yapıların kazılarla gün yüzüne çıkarıldığını aktardı.

Kazıların yıl boyunca devam ettiğini vurgulayan Önal, şunları kaydetti:

"Harran Arkeoloji Kazı Ekibimiz, bu yıl Harran Medresesi'nin tonozlu odalarında çalışmalarını sürdürüyor. Odaların içindeki toz ve toprak temizlenerek dışarıya alınıyor. Sadece arkeolojik kazı yapmıyoruz; restoratörlerimiz de bu mimariye müdahale ederek restorasyon ve konservasyon çalışmalarını yürütüyor. Şu an yazın tam ortasındayız. Sıcaklık 45-50 dereceyi bulmasına rağmen kazılar sabah saat 06.00’da başlıyor ve öğlene kadar devam ediyor. İşçilerimiz Harranlı oldukları için sıcağa alışkınlar. Biz arkeologlar da uzun yıllardır sahada çalıştığımız için alıştık. Heyecan ve sevinçle çalışmalarımıza devam ediyoruz."
"İşin heyecanıyla sıcağı unutup çalışıyoruz"
Kazı ekibinden arkeolog Ezgi Örenler ise, yüksek sıcaklık ve ince toz nedeniyle kazıların oldukça zorlayıcı olduğunu söyledi.

Örenler, "Harran’da aşırı sıcak altında kazı alanında çalışmaya gayret ediyoruz. Bazen sıcaklık 50 dereceyi aşıyor. Şanlıurfa’da insanlar klimanın altında bile zorlanırken, biz sabırla çalışıyoruz. Gerçekten çok sabır gerektiren bir iş ama işin heyecanıyla sıcağı unutuyoruz." dedi.

"Bu sıcaklara alışkınız"
Kazılarda görev alan Harranlı işçilerden Cemal Demir ise sıcak havalara alışık olduklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Biz bu sıcaklara alışkınız. 45-50 derece sıcağın altında, hocalarımızla birlikte severek çalışıyoruz. ‘Har’ zaten sıcak demek. Harran ismi de buradan geliyor."

Harran Höyüğü’nde Yıllardır Süren Kazılar Tarihe Işık Tutuyor

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan tarihi Harran kentinin ortasında yer alan Harran Höyüğü’nde yürütülen kazı çalışmaları, bölgenin binlerce yıllık geçmişine ışık tutmaya devam ediyor.

Yaklaşık 22 metre yüksekliğinde ve geniş bir alana yayılan höyükte ilk arkeolojik kazılar, 1951 yılında D.S. Rice tarafından başlatıldı. Bu kazılar, 1956 yılına kadar aralıklarla sürdürüldü. Erken dönem kazılarda, Emevi dönemine ait Harran Ulu Camii’nin (M.S. 744–750) avlusunda, döşeme taşı olarak ters çevrilerek kullanılmış Babil dönemine ait çivi yazılı bazalt steller tespit edildi.

Aynı kazılarda, Selçuklu dönemine tarihlenen çok değerli bakır kaplar da kale içerisinde gün yüzüne çıkarıldı. Söz konusu eserlerin bir bölümü Ankara Etnografya Müzesi’nde, bir kısmı ise Şanlıurfa Müzesi’nde sergileniyor. Ayrıca, kalenin doğuya bakan kapısında, Harran’da emirlik kurmuş olan Numeyroğulları’na ait Hicri 451 (Miladi 1059) tarihli bir kitabe ile kapının her iki yanında yer alan, boyunlarından zincirle bağlanmış bir çift köpek kabartması da ortaya çıkarıldı.

1983’te Kazılar Yeniden Başladı
1956’dan sonra uzun süre arkeologların ilgisinden uzak kalan Harran Höyüğü'nde, 1983 yılında Kültür Bakanlığı adına Dr. Nurettin Yardımcı başkanlığında kazı ve araştırma çalışmaları yeniden başlatıldı. Bu süreçte hem höyükte hem de Ulu Camii alanında kapsamlı çalışmalar gerçekleştirildi.

Ulu Camii'nin doğu duvarı restore edilirken, daha önce merdivensiz olan minarenin ahşap merdivenleri, orijinaline uygun şekilde yukarıya kadar yeniden yapıldı. Caminin mihrap bölümü, avlu girişleri, şadırvan ve revakları tamamen ortaya çıkarıldı, döşeme temizlenerek yapının planı netleştirildi.

Eyyûbiler Dönemine Ait Yerleşim Gün Yüzüne Çıktı
Höyüğün üst kısmında yapılan çalışmalarda, Eyyûbiler dönemine ait bir yerleşim alanı gün yüzüne çıkarıldı. Sokakları, evleri, meydanları, bulgur dövme atölyeleri, zahire ambarları, kuyuları ve sarnıçlarıyla birlikte ortaya çıkan bu katmanda; İslami dönem sikkeleri, pişmiş topraktan yapılmış yazılı ve sırlı kaplar da bulundu.

M.Ö. 3. Bin Yıla Ait Eserler Bulundu
Höyüğün M.Ö. 3000–2000 yıllarına tarihlenen katmanlarında ise pişmiş topraktan yapılmış figürinler, kalıplar, taş ağırşaklar, havan eli, ezgi taşları, kemik objeler, bronz eserler ve çivi yazılı tablet parçalarına ulaşıldı.

1985 yılında yapılan kazılarda ise oldukça önemli bir buluntu ortaya çıkarıldı. M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen ve Babil Kralı Nabunaid’e ait olduğu belirlenen, üzerinde 16 satırlık çivi yazısı bulunan oval bir tablet parçası ile yine aynı krala ait, Sin Tapınağı’ndan bahseden dört satırlık çivi yazılı pişmiş toprak tablet, Harran Höyüğü’nün en kıymetli arkeolojik buluntuları arasında yer aldı.