Şanlıurfa’da pazarlama ve ticaretle uğraşan 22 yaşındaki satış elemanı Cemal Aşar, gençlerin suça sürüklenmesi ve uyuşturucu kullanımına ilişkin açıklamalarda bulundu.
CEMAL AŞAR: Öncelikle herkese merhaba, sizlere şu an Şanlıurfa’dan röportaj vermek için buradayım. Kendim satış elemanıyım, pazarlama ve ticaretle uğraşıyorum, 22 yaşındayım. Ben de bildiğiniz üzere Türkiye’de bir gencim. Şu an günümüzdeki 16, 17, 18 yaşındaki gençlerimizin yapmış oldukları suça istinaden konuşma yapmak istiyorum.
Bu konuşmaya başlamadan önce aslında devletimizin burada bir noktada dokunmak istiyorum. Sebebi de şu: benim düşüncem olarak, şuan ki gençlerimizin maddeye veya erişilmesi mümkün olan bazı hal ve hareketlere çok yakından ulaşabilmesinin başlıca bir sebebi var.
Birincisi şu anda bir analiz yapılması gerekiyor. Türkiye’deki illerimizin arasında bir oran ile hesaplama yapılırsa, Şanlıurfa’da gerçekten günümüzde kenar mahalle dalı altında sınıflandırdığımız bölgelerde madde bulmak oldukça uygun. Yani bonzai denen hap çeşitlerini bulmamız gerçekten pek zor değil. Bunun önüne geçebilmemizin mümkün olduğunu düşünüyorum.
Şahsen kendimin pazarlamacı olduğunu söylemiştim. Bunu söyleme sebebimi şuna bağlayacağım: X bir noktaya baktığımda, müşterimizin yanındayken bana şu şekilde bir bilgi verdi. Dedi ki, “Şu anda maddenin önüne geçememelerin tek bir sebebi var.” Kendisi de benden yaşça büyüktür. Bunun sebebini sorduğumda bana sadece şunu söyledi: bir polis memurunun suçu ayakta yakalamasını beklemesidir.
Tabi ki de bu izleyen çoğu kişi uygun bulmayabilir. Ben bunu araştırdım. Bir polis memurunun bir maddeyi teşhis edebilmesi ve onu yakalayabilmesi için gözle ve fiziken görmesi gerekiyor. Aksi takdirde üstünde olduğunu bilse dahi bazen aramalar yapılmıyor. Bu da şu an liselerden, ortaokullardan ve ilkokulların kenarlarında satışlara etki ediyor.
Bence bunun için yapılması gereken, öncelikle suç işlenebilmesi için bu maddenin önüne geçilmesi ve cezaların buna göre ağırlaştırılmasıdır. Kesinlikle sağlıkçılara buradan linç yemek istemem, sağlıkçılara saygım sonsuzdur; ama örnek olarak, bir doktora el uzatmak minimum 6 aylık hapis sürecine tabiyken, gençlerimizin korkularını öne sürerek bence bunun önüne geçebiliriz. Belki tamamen önüne geçemeyebiliriz, tabiî ki bu bir ihtimaldir; insanın kişiliğine göre değişkenlik gösterebilir.
Benim burada bahsetmek istediğim, bazı yapılan hal ve hareketlerin önüne geçebilmenin şartlarının sınırlandırmayı yükseltmek olduğudur. Örnek olarak, bugün madde satılmasının cezasının ikiye katlanması, gençlerde yapılacak suçu veya işlenecek bazı faktörlerin önüne geçmeye olanak sağlayabilir.
Şu an gençlerimiz, ne yazık ki, kız davalarından veya birbirine bakış cezalarından dolayı belki düşüncesiz olarak fark etmiyor olabilir; ama bunun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Örneğin sosyal medyada bir kişi video paylaşıyor ve diyor ki: “Sen sevgiline bunu yapmayacaksın, şunu böyle etmeyeceksin, bunu şöyle yapmayacaksın.” Bunun altında bir hashtag yapıyor ve sınıflandırıyor: “Hashtag mizah, hashtag olgu, 17 yaşında kendini geliştir, 25 yaşında gibi davran.” Yani bir kere bunu karşıya yaptığın zaman aslında kişiye özgürlük sunmuyorsun, şartlandırıyorsun. Bu da, ne yazık ki, Türkiye’deki gençlerin yaşamını etkiliyor.
Adam ona göre hareket ediyor ve diyor ki: “Evet, ben kendimden büyüğüm, şu an sokakta yürüyorsam özgür bir milletin vatandaşıyım. Bugün bana bakan 25 yaşında ise ben bunu tek başıma yapabilirim.” Aslında biz bilinçaltlarına bunları yerleştiriyoruz. Hal böyle olunca da, ne yazık ki sonuçta az bir olanak olduğu için, yani suçlardaki cezalar az olduğu için, durum suç işleme olanağını yükseltiyor.
Önüne geçmek tabiî ki de ailenin birincisi saygıyı yürütmesiyle, çocuklara bir hayat sunmasıyla mümkündür. Okuldaki git-gelin mesela, benden önceki konuşmada dikkatimi çekti; ailelerin çocukları için okullara gelmemesi büyük bir etken. Çocuk kendini özverisiz, fazlalık gibi hissediyor ve bu da suçların işlenmesine sebebiyet veriyor.
Buradan, benden küçük veya büyük fark etmeksizin bir farkındalık olsun, bir çağrıda bulunmak isterim: Lütfen belalardan kaçının. Günümüz şartları çok zor. Ben isterim ki Türk gençleri olarak, elimizden tutan bazı durumlarda yetersiz kaldığımız için bunu dikkate alalım.
Gerçekten okuyun, okumanın güzel olduğunu unutmayın. Ben de bir gencim; bunun söylemek ne kadar mümkün ya da uygun bilmiyorum ama şahsi fikrim olarak okumanızı temenni ediyorum. Güzel yerlere varmak ve güzel bir hayat sürmek için bunu yapın. Söyleyeceklerim bu kadar.dedi.
Adalet Bakanlığı’ndan Çocuk Suçluluğuna Karşı Yeni Düzenleme: Yaş İndirimi Kalkıyor
Adalet Bakanlığı, çocuk suçluluğu ile mücadele amacıyla kapsamlı bir yasa taslağı hazırladı. Taslağın merkezinde, Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi bulunuyor. Mevcut düzenleme, 15–18 yaş arası çocukların cezasında otomatik indirim uygulanmasını öngörüyordu.
Yeni düzenleme ile özellikle cinayet ve benzeri ağır suçlarda bu otomatik indirim kaldırılacak. Böylece çocukların suç örgütlerinin etkisine girmesinin önüne geçilmesi hedefleniyor. Artık hâkimler, çocuğun işlediği suça ve niyetine göre takdir yetkisini kullanabilecek.
Aileler ve kamu görevlilerine yaptırım geliyor
Taslak yalnızca fail çocukları değil, onları suça iten aileleri de kapsıyor. Çocuklarını suça yönlendirdiği tespit edilen ailelere cezai yaptırımlar uygulanması gündemde.
Ayrıca, suça sürüklenme riski taşıyan çocuklarla ilgili önleyici adımları atmayan kamu görevlileri de sorumlu tutulacak. Bu kapsamda özellikle okul idareleri, sosyal hizmet uzmanları ve mahalle düzeyindeki görevlilerin daha aktif rol alması bekleniyor.
Yeni sistemle, çocukların suça bulaşmadan tespit edilmesi ve rehabilite edilmesi amaçlanıyor.