Oldu olacak, bitti bitecek, sen seçilemezsin ben seçilirim derken, ülke olarak bir seçimi daha geride bıraktık. Seçimlere katılım oranının yüzde 90 lara yaklaşması, Türkiye’nin demokrasiye ne kadar bağlı olduğu, iradesini sandığa yansıtmada gösterdiği hassasiyetinin ne kadar yüksek olduğu bakımından çok önemlidir. Seçimlerde birkaç ufak tefek olay dışında herhangi bir olay olmaması, can kaybının yaşanmaması da sevindiricidir.
Seçimlerde herkesin bir hesabı vardı. Seçmenler destekledikleri siyasilerin iktidara gelmesi için ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Siyasilerin hesabı rakiplerini alt edip, iktidara gelme hesapları vardı. Nihayet C. Allah’ında bir hesabı vardı, o hepsini galebe çaldı ve kısmeti olan kazandı. Bize düşen bu emri ilahiye boyun eğip, rıza gösterip ülkemizin lehine gelişecek işleri desteklemek, aleyhine gelişecek işlerin karşısında durmaktır. Daha olmadı bunları not edip, gelecek seçimlerde hesabını sormaktır herhalde..
Kaybedenler bükemedikleri bilekleri sıkmayı bilmeli, bu olgunluğu göstermeli, iktidara gelenlerin bu saatten sonra bana oy verdin, vermedin tartışmasını bir kenara bırakıp, 70 milyon vatandaşı kucaklayıp, hepsinin ortak iktidarı olmaya çalışmalıdırlar. Hele hele ülkemizin önünde bu kadar sorun varken, ayrıştırmaya, ötekileştirmeye hiç mi hiç tahammülümüz yok, bu siyasilerce böylece biline..
Seçilen iktidarın, ülkemizin birinci sorunu olan işsizlik sorununu mutlaka çözmesi gerekir. Terörün altında yatan sorunların başında da işsizlik gelmektedir. İşsizliği öyle İşkur üzerinden adam alıp rakamları düşürmekten ziyade yatırımları teşvik edip, istihdamı artırmak, kredi olanaklarından herkesi eşit ölçüde yararlandırıp, gerçek istihdamı artırmak gerekir. İkinci öncelik, Terör sorununu ülke gündeminden düşürmek gerekir. Bunun için bölgenin kanaat önderlerini de işin içine katmalı, gerekirse geçmişten ders alıp, o yanlışları yapmadan ikinci bir barış süreci başlatılmalıdır. Yeter artık bu anaların gözyaşları son bulmalı, şer odaklarının bu oyununa bir son verilmelidir. Tarımsal ürünleri desteklemekten ziyade, zarar eden, ürünü para etmeyen çiftçiden, ürününü geçer fiyattan alıp, desteği gerçek üreticiye vermeli, ürün desenini korumalıdır. Geçen yıl patates soğan para etmedi diye bu yıl ekim az oldu, fiyatlar çok çok yükseldi. Oysa geçen yıl bu ürünleri devlet geçer fiyattan alıp, yoksul ülkelere yardım diye gönderseydi bile, bu yıl vatandaşımız bu fahiş fiyatla karşılaşmayacak ve devlet ithal etmek zorunda kalmayacaktı. Bütün tarımsal ürünlerde durum budur. Hatta hayvancılıkta bile. Doğrusunu isterseniz ülkemizin milli bir tarım ve hayvancılık politikası oluşturmasına acilen ihtiyaç vardır.
Diğer sorunları dilimin döndüğünce başka bir yazıda dile getirmek dileklerimle, Seçimin milletimize, ülkemize ve bütün İslam alemine hayırlara vesile olması dilerim. Kalın sağlık ve esenlikle.. Bu yazıyı yazarken değerli insan, ilimiz sporuna katkıları olan, Mehmet GÜLLE’nin vefatını duydum çok üzüldüm. Merhuma rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olur inşallah…