Bahri usta Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; Demirciyim. Bu işi yaklaşık 30 yıldır yapıyorum zordur işimiz yazın çok sıcak şimdi de kıştır baltadır dehredir çapadır.15 yaşından beri yapıyorum bu işi.Çırak olarak yaptım baba mesleğidir. Mesleğimiz zordur bu küçücük dükkân da eski hala ilkel yollardan çalışıyoruz döverek makineleşmedik zordur işimiz yazın daha çok sıcak oluyor Urfa da 45 derece işimiz zor yani. Demirin erimesi için bin dereceye ihtiyaç vardır ama bize de 500 derecede 600 derecede ısınıyor istediğimiz kavama geliyor dövüp şekillendiriyoruz. Kömür kullanıyoruz biz körüğümüz var elektrikli kömürü attık mı tutuşuyor kömür kullanıyoruz kömürümüzde pahallı dışarıdan ithal kömür Türk kömürü kullanamıyoruz kalorisi çok düşük.5 dakika demire göre kabalığına göre 5 dakika 10 dakika 2 dakika ısınıyor demiri iyi ısıtıyor bizim ocaklarımız. Şimdi kış mevsimidir balta yapıyoruz dehre yapıyoruz. Nacak olsun küçük baltalar ama yaz mevsiminde baharda çokça çapa yapıyoruz Binlerce çapa yapıyoruz burada tarım işleri baya olur kurak olsun çapa olsun baya iş var yani çalışana iş çok. Çapa zaten bellidir bahar mevsiminde işte burada biber ekiliyor patlıcandır pamuktur bellidir yani kıştan hazırlığımızı yapıyoruz. Çapaları hazırlıyoruz binlerce çapa yapıyoruz. Valla mesleğimizden zevk alamıyorsun niye hep el emeğidir bedenen yoruluyorsun .Makineleşmedik sattığımızdan da hakkımızı alamadığımızdan zevk alamıyoruz. Gelen gariban diyor ki işte ben tarlada çalışacağım 3 liram var 10 liram var yani böyle 30 liraya 50 liraya bir çapa satamıyoruz. Herkese satıyoruz mesele bizim burada kırsal kesimde oturanlar çapa alıyor ama şehirde oturanlarda işte baltadır dehredir ufak tefek bahçelerine çapa alıyorlar ama o önemsiz ama kırsal kesim binlerce çapa alıyorlar her yer alıyor bizim köylümüz buradan bir şey itiraf ediyorum hiç mallarının kıymetini bilmiyorlar her yıl alıyorlar bir dahaki yıla saklamıyorlar çapalarını, Şimdi burada el emeği olduğundan karımız var ham maddeye alıp döverek şekillendiriyoruz kaynak yapıyoruz kar var yani kar olmazsa kimse yapmaz.Çırak sorunumuz var niye var hakkını ödeyemediğimizden çocuklar sigorta istiyor dolgun maaş istiyor bizde onu ödeyemeyince çıraklar gelmiyor. Genellikle liseden sonra geliyorlar çıraklık ustalık biraz sorun yaşıyor.
Barışçı Han neden açılmıyor
Benim bakanlardan ya valimizden ya belediye başkanımızdan bizim burada vergi tabi olmamız lazım bizim kömürü karşılamamız lazım bizi burada desteklemesi lazım ya da buradan turizm açısından bizi burada tutuyorlar. Ama biz para kazanamıyoruz mesele yerli turistimiz geliyor güzeldir eski bir iştir fotoğraflarımızı çekip gidiyorlar ama biz para kazanamıyoruz. İş yapamıyoruz bizim burada sanayiye gitmemiz lazım para kazanmamız lazım makineleşmemiz lazım. Yıllardır bunu söylüyoruz bizi kimse duymuyor. Yani bizi burada desteklemeseler valimizde büyükşehir belediyemizde birkaç yıl sonra bu işi bırakırız gün gün ustalarımız bırakıp gidiyor emekli olan gidiyor yerine çırak yetişmiyor dükkan kapanıyor bu kadar.Bir de bizim burada barışçı hanımız var çok yakın sağ olsun büyükşehir belediyemiz cumhurbaşkanlığımız geldi destur etti bütün kiracıları çıkarttı 2 yıldır bizim barışçı han kapalı hanımız açılsa ihtiyacı olan gelir dükkanını açar. İşine bakar hem han değerlendirilmiş olur hem vatandaş işini görmüş olur hem bir de buraya 5 trilyon kadar eski parayla masraf edildi yani bu hanı niye yaptınız yani büyük şehirden ricamız gelsin barışçı hanı açsın vatandaş faydalansın.dedi.
Demircilik;
Dünyanın en büyük imparatorluklarını kurmuş olan bozkırlı Türkler, yaşadıkları her dönemde çağdaşlarına göre daimi olarak yüksek bir harp sanayiine sahip olmuşlardır. Bu üstünlükte rol oynayan en büyük etken de, onların, madencilik alanında aşağı yukarı her kültürde görülen bakır bronz ve altın işlemeciliği dönemlerini yaşadıktan sonra, bu alanda son safha olarak kabul edilen demircilik aşamasını da diğer toplumlardan daha erken bir dönemde yaşamış olmaları ve bu alanda da oldukça mahir olmaları idi. Çünkü artık günümüzde, bu sanatın, yani demirciliğin ilk ortaya çıktığı coğrafyanın Altaylar olduğu ve dolayısıyla Türkler tarafından tesis edildiği ve buradan da bütün dünyaya yayılmış olduğu bilinmektedir.
Nitekim tarihte Altay dağlarının kuzey kısımlarında yaşayan Türk boyları, demircilikle şöhret bulmuşlardı. Bunun bir göstergesi olarak da; XVII. yüzyılda Rus esaretine geçen bu bölgede yer alan dağlara Rusların Demirciler Aladağı demeleri ile, yine burada kurmuş oldukları şehre de Demircikent adını vermelerini zikredebiliriz. Yine aynı şekilde, son yıllarda bu bölgede yapılmış olan kazılarda bulunan Türk mezarlarındaki kazanlar ile demir silahları da bu cümleden olarak zikredebiliriz.
Öte yandan, Altay, Ural ve Sayan dağlarında eski Türkler tarafından işletilmiş olan maden ocaklarında bulunan çok miktardaki demir aletleri ve silahları da Türklüğün madencilik ve özellikle demircilikle olan bağlantısını ortaya koymak için örnek gösterebiliriz. Tarih ve coğrafyaya ait eski Türk, Çin ve Arap kaynaklarının hepsinde Türklerin atalarının demirci olduğundan bahsedilmektedir.
Madenciliğin ve demirciliğin Orta Asya Türklüğü açısından sahip olduğu önem ve bu önemle paralel olarak bu alanda ortaya konan eserlere ait bugün elimizde çeşitli kanıtlar mevcuttur. Mesela İslam öncesi ve daha sonraki dönemlerde de Türklüğün, günlük hayatında önemli bir yere sahip olan atların koşumlarının yapımında ve yine günlük hayatında önemli bir yere sahip olan silahların demir madeninden imali konusunda oldukça usta olduğu bir gerçektir. Nitekim, başlıca meslekleri madencilik ve demircilik olan bozkır Türklüğü, bu madenden mükemmel kılıç, kalkan, temren, kargı ve mızrak imal etmekteydi. Bu kılıçların hayvan figürlü kabzaları, altın levhalar ile kaplanır ve değerli taşlar ile süslenirdi. Aynı şekilde kayış uçları, kemer tokaları, ok kutuları, zırhlar, tolgalar ve kav mahfazaları da çoğunlukla altın ve gümüş kaplamalar ile kaplanırdı. Bütün bunlardan dolayıdır ki, demircilik, bozkır Türklüğünün, yerleşik hayat yaşayan toplumlar üzerinde kolayca hakimiyet kurmasında etkili bir unsur olmuştur.
Diğer yandan, Orta Asya Türklüğü, madenciği ve dolayısıyla demirciliği sadece askerî gerekçelerle sevmiyor veya icra etmiyordu. Bunun yanında, Orta Asya’da madencilik, Türkler tarafından sivil gerekçelerle de icra edilen ve bu alanda da ürünler verilen bir meslekti. Nitekim, sivil hayatla ilgili olarak Türklerin madeni tabakalar, maşrapalar, kazanlar, ibrikler, kovalar ve heykeller de yapmış olduğu bilinmektedir
Barışçı Han neden açılmıyor
Benim bakanlardan ya valimizden ya belediye başkanımızdan bizim burada vergi tabi olmamız lazım bizim kömürü karşılamamız lazım bizi burada desteklemesi lazım ya da buradan turizm açısından bizi burada tutuyorlar. Ama biz para kazanamıyoruz mesele yerli turistimiz geliyor güzeldir eski bir iştir fotoğraflarımızı çekip gidiyorlar ama biz para kazanamıyoruz. İş yapamıyoruz bizim burada sanayiye gitmemiz lazım para kazanmamız lazım makineleşmemiz lazım. Yıllardır bunu söylüyoruz bizi kimse duymuyor. Yani bizi burada desteklemeseler valimizde büyükşehir belediyemizde birkaç yıl sonra bu işi bırakırız gün gün ustalarımız bırakıp gidiyor emekli olan gidiyor yerine çırak yetişmiyor dükkan kapanıyor bu kadar.Bir de bizim burada barışçı hanımız var çok yakın sağ olsun büyükşehir belediyemiz cumhurbaşkanlığımız geldi destur etti bütün kiracıları çıkarttı 2 yıldır bizim barışçı han kapalı hanımız açılsa ihtiyacı olan gelir dükkanını açar. İşine bakar hem han değerlendirilmiş olur hem vatandaş işini görmüş olur hem bir de buraya 5 trilyon kadar eski parayla masraf edildi yani bu hanı niye yaptınız yani büyük şehirden ricamız gelsin barışçı hanı açsın vatandaş faydalansın.dedi.
Demircilik;
Dünyanın en büyük imparatorluklarını kurmuş olan bozkırlı Türkler, yaşadıkları her dönemde çağdaşlarına göre daimi olarak yüksek bir harp sanayiine sahip olmuşlardır. Bu üstünlükte rol oynayan en büyük etken de, onların, madencilik alanında aşağı yukarı her kültürde görülen bakır bronz ve altın işlemeciliği dönemlerini yaşadıktan sonra, bu alanda son safha olarak kabul edilen demircilik aşamasını da diğer toplumlardan daha erken bir dönemde yaşamış olmaları ve bu alanda da oldukça mahir olmaları idi. Çünkü artık günümüzde, bu sanatın, yani demirciliğin ilk ortaya çıktığı coğrafyanın Altaylar olduğu ve dolayısıyla Türkler tarafından tesis edildiği ve buradan da bütün dünyaya yayılmış olduğu bilinmektedir.
Nitekim tarihte Altay dağlarının kuzey kısımlarında yaşayan Türk boyları, demircilikle şöhret bulmuşlardı. Bunun bir göstergesi olarak da; XVII. yüzyılda Rus esaretine geçen bu bölgede yer alan dağlara Rusların Demirciler Aladağı demeleri ile, yine burada kurmuş oldukları şehre de Demircikent adını vermelerini zikredebiliriz. Yine aynı şekilde, son yıllarda bu bölgede yapılmış olan kazılarda bulunan Türk mezarlarındaki kazanlar ile demir silahları da bu cümleden olarak zikredebiliriz.
Öte yandan, Altay, Ural ve Sayan dağlarında eski Türkler tarafından işletilmiş olan maden ocaklarında bulunan çok miktardaki demir aletleri ve silahları da Türklüğün madencilik ve özellikle demircilikle olan bağlantısını ortaya koymak için örnek gösterebiliriz. Tarih ve coğrafyaya ait eski Türk, Çin ve Arap kaynaklarının hepsinde Türklerin atalarının demirci olduğundan bahsedilmektedir.
Madenciliğin ve demirciliğin Orta Asya Türklüğü açısından sahip olduğu önem ve bu önemle paralel olarak bu alanda ortaya konan eserlere ait bugün elimizde çeşitli kanıtlar mevcuttur. Mesela İslam öncesi ve daha sonraki dönemlerde de Türklüğün, günlük hayatında önemli bir yere sahip olan atların koşumlarının yapımında ve yine günlük hayatında önemli bir yere sahip olan silahların demir madeninden imali konusunda oldukça usta olduğu bir gerçektir. Nitekim, başlıca meslekleri madencilik ve demircilik olan bozkır Türklüğü, bu madenden mükemmel kılıç, kalkan, temren, kargı ve mızrak imal etmekteydi. Bu kılıçların hayvan figürlü kabzaları, altın levhalar ile kaplanır ve değerli taşlar ile süslenirdi. Aynı şekilde kayış uçları, kemer tokaları, ok kutuları, zırhlar, tolgalar ve kav mahfazaları da çoğunlukla altın ve gümüş kaplamalar ile kaplanırdı. Bütün bunlardan dolayıdır ki, demircilik, bozkır Türklüğünün, yerleşik hayat yaşayan toplumlar üzerinde kolayca hakimiyet kurmasında etkili bir unsur olmuştur.
Diğer yandan, Orta Asya Türklüğü, madenciği ve dolayısıyla demirciliği sadece askerî gerekçelerle sevmiyor veya icra etmiyordu. Bunun yanında, Orta Asya’da madencilik, Türkler tarafından sivil gerekçelerle de icra edilen ve bu alanda da ürünler verilen bir meslekti. Nitekim, sivil hayatla ilgili olarak Türklerin madeni tabakalar, maşrapalar, kazanlar, ibrikler, kovalar ve heykeller de yapmış olduğu bilinmektedir