Üroloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Sakıp Erturhan, prostat kanserinin erkeklerde akciğer kanserinden sonra dünya genelinde en çok görülen ikinci kanser türü olduğunu belirtti.
15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Erturhan, "Sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, ağrı gibi belirtilerle kendini gösteren prostat kanserinde hastaya multidisipliner yaklaşımla tedavi seçenekleri sunulmaktadır" dedi.
ABD ve Batı Avrupa’da erkeklerde en sık görülen kanser türü olan prostat kanserinin Asya toplumlarında daha az görüldüğünü belirten Prof. Dr. Erturhan, 2020 yılında dünya genelinde 1,4 milyon yeni tanı ve 375.000 yaşam kaybı bildirildiğini ifade etti.
Türkiye’de prostat kanseri insidansı ile ilgili ilk ciddi çalışmanın 2009 yılında yapılan Prostatürk çalışması olduğunu belirten Prof. Dr. Erturhan, Türkiye’de prostat kanseri insidansının 100.000’de 35 olarak tespit edildiğini söyledi.
2022 yılında Türk Üroloji Akademisi Üroonkoloji Araştırma Grubu tarafından yürütülen kesitsel çalışma, Gaziantep, İstanbul, Ankara, Erzurum, Giresun, Zonguldak, Samsun, Isparta ve Mersin olmak üzere 9 merkezde gerçekleştirildi. 50-80 yaş arası semptomatik/asemptomatik erkek hastalar ile 40 yaş üstü aile öyküsü olan gönüllüler çalışmaya dahil edildi.
Toplam 873 gönüllüden 87’sinden biyopsi alındı ve 16’sında (%1,83) prostat kanseri saptandı. Kanser teşhisi konan hastaların sayısı ise 9 (%0,91) olarak tespit edildi.
Prof. Dr. Erturhan, prostat kanserinin tüm dünyada yaşam kaybına neden olan bir hastalık olmaya devam ettiğini belirterek, özellikle ailesinde prostat kanseri olan 40 yaş üstü erkeklerin risk altında olduğunu vurguladı. İdrar yapma ile ilgili şikayetleri olan erkeklerin ürolog kontrolüne gitmeleri, ileri evre prostat kanserinin erken dönemde yakalanmasına imkan sağlıyor.
Prostat kanserinin oluşumunda başlıca faktörlerin ileri yaş ve aile öyküsü olduğunu belirten Prof. Dr. Erturhan, ailede birinci derece kadın yakınlarında meme ve yumurtalık kanseri olanlarda da artmış prostat kanseri riski bulunduğunu söyledi.
Hasta yönetiminde ise ayrıntılı medikal öykü, prostat muayenesi ve PSA tahlilleri kullanıldığını; anormallik tespit edilirse biyopsi ve gerekirse radyolojik/nükleer tıp yöntemleriyle evreleme yapılacağını aktardı.