Bizim lisanımızda “kurbanın olayım” sözü meşhurdur. Kurban; Allah’a yaklaşmayı, Allah yolunda malı infak edilebilmeyi, O’nun emir ve yasaklarına teslimiyeti ve verdiği her türlü nimete şükredebilmeyi ifade eder. Rabbimiz; “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” buyuruyor. Peygamberimiz ise; “İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın” buyuruyor. Bunun için Müslümanlar; muayyen bir vakitte, muayyen bir hayvanı ibadet maksadıyla usulüne uygun olarak kurban ederler. Kurban; Allah’a yaklaşmak maksadıyla ve yalnız O’nun rızasını kazanmak için kesilir. Allah’tan başkası adına hayvan kesmeye yeltenenler için Peygamberimiz, “Allah’tan başkası namına hayvan kesene Allah lanet etsin” buyurarak ikaz etmiştir. Allah için yapılmayan işin hayrı olmaz. Bazen ince ve derin tefekkürlere dalıyoruz. Anlamakta zorlandığımız olaylarla boğuşup duruyoruz. Hepimizin duygusal bir dünyası var. Kimi zaman bu duygusal dünyamızda kapalı devre fırtınalar esiyor. İstiyoruz ki, bir dostumuz bu fırtınayı hissetsin de, dindiriversin. Bilmiyoruz ki, o dostumuzun da duygusal dünyasında fırtınalar esiyor, o da bizden bir şeyler bekliyor. Hacı Bayram Veli ile Akşemsettin de değiliz ki, içinde bulunduğumuz durumdan göreceğimiz maddi ve manevi desteklerle çıkabilelim. Hacı Bayram Veli Akşemsettin’e, “Yaktın beni köse!” demiş. Bizim derdimizle dertlenen bir Hacı Bayram Veli çıksın da, bize, “Derdin yaktı beni” deyiversin diye kıtmirlerin sofrasına yönelmiş Akşemsettin gibiyiz her birimiz. Dergâhın yal dervişlerinin, hâl dervişlerini şeyhe gammazlamaları da işin cabası! Kurban olmak kolay mı? Elbette kolay değildir. Kurban olmak için İbrahim’in önünde İsmail olmak gerekir ki, Allah’ın yardımı “koç” olarak gelebilsin. İsmail’in seçtiği yol, şeytanı bol bir yolculuk idi, İsmail bu yolculuğu başarıyla tamamladığı için İsmail oluverdi. Ateşe atılmayı göze almadan İbrahim olmak, Nemrut’a ve şirkine karşı koymadan, tevhide sarılıp, bütün batıllara direnmeden İbrahim olunmuyor ki. İbrahim, oğlu İsmail’in derdine üzüldüğü kadar kendi derdine üzülmedi. Babalık ve liderlik böyle bir şey… Bu yolda Hacer olmak da kolay değildir. Teslimiyet ve tevekkülün örneği olabilmek, oğul İsmail’e kol kanat geren ana olabilmek yürek istiyormuş meğer. Asrın İsmail’leri, yürekli Hacer analara hasret!