Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan her Türkçü, takvimler 3 Mayıs’ı gösterdiğinde hiç şüphesiz 1944 senesini ve o utanç davasını hatırlar. 3 Mayıs; Türkçülüğü ile övünen bir Hükümetinin bir avuç gerçek Türkçüye yaptığı zulüm, işkence ve baskıyı hatırlatır. 3 Mayıs; İsmet İNÖNÜ’nün, Şükrü SARAÇOĞLU’nun, Hasan Ali YÜCEL’in, Sabahattin ALİ’nin ve o dönem hükümette görevli diğer Bakanlar ile üst düzey yetkililerin kendi milletlerine karşı ne derece acımasız davrandıklarını hatırlatır. 3 Mayıs; Vatan sevdalısı Turancıların vatan topraklarında bulunan ve tabutluk olarak bilinen özel tasarlanmış işkencehanelerde maruz kaldıkları insanlık dışı durumları hatırlatır. 3 Mayıs; Vatan Caddesini, Sansaryan Hanı, Emniyet Müdürlüğünü, Ankara Gar’ını, Kahrolsun komünizm sloganlarının atıldığı gösterileri, mahkemenin serbest bıraktığı ATSIZ’ın mahkeme kapısında yeniden gözaltına alınmasını hatırlatır. 3 Mayıs; Türkiye Cumhuriyetinde adalet ve hukukun rafa kalktığı bir dönemde, başta Hüseyin Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Hasan Ferit Cansever, Alparslan Türkeş, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu, Orhan Şaik Gökyay, Reha Oğuz Türkkan, Hüseyin Namık Orkun, Sait Bilgiç, M. Zeki Özgür (Sofuoğlu), İsmet Tümtürk, Hikmet Tanyu, Hamza Sadi Özbek, Muzaffer Eriş, Cebbar Şenel, Nurullah Barıman, Cihat Savaşfer, Fazıl Hisarcıklı, Yusuf Kadıgil, Fehiman Altan (Tokluoğlu), Cemal Oğuz Öcal, Saim Bayrak olmak üzere öğretmen, memur, subay, akademisyen ve öğrenci sınıfından onlarca insanın gözaltına alınarak 3 yıl süren bir yargılama komedisinden sonra davanın kapanmasını hatırlatır. 3 Mayıs; birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’de ki bütün Türkçüler tarafından 'Türkçülük Bayramı' olarak kutlandığı gerçeğini hatırlatır. 3 Mayıs tabi ki, Şanlıurfalı ülkücüler için de 'Türkçülük Bayramı'dır. Ama, Şanlıurfalı ülkücüler için 3 Mayıs’ın yürekleri yakan bir başka önemi daha vardı; 1 Kasım 1954 tarihinde Konya ili Ermenek ilçesine bağlı olan fakat sonradan Karaman ili, Sarıveliler ilçesine bağlanan Günder köyünde dünyaya gözlerini açtı. Ailesinin ilk erkek çocuğuydu. Esentepe ve Göktepe’de ilk, orta, lise eğitimini tamamladıktan sonra Selçuk Üniversitesinde Matematik Öğretmenliği eğitimi aldı. Başarılı öğrenciliğinin yanı sıra öğretmenlerinin teşviki ile merak saldığı boks sporunda Türkiye 3. Derecesine kadar yükselmişti. Okulunu tamamladıktan sonra ilk görev yeri olan Urfa Lisesine Matematik öğretmeni olarak atandı. Hiç zaman kaybetmeden Ülkü Ocaklarında seminerler vermeye başlamıştı. Okulda öğrencilerle voleybol, futbol oynuyor, bilek güreşi yapıyordu. Ailesinin maddi durumu pek iyi sayılmazdı, bu sebeple aldığı maaşın önemli bir kısmını kardeşlerinin tahsillerine katkısı olması amacıyla ailesine gönderiyordu. Maaşın geri kalan kısmını da kendi şahsından çok çevresindeki gençlere harcıyordu. Kısacık bir zaman diliminde taraflı tarafsız herkesin gönlünde taht kurmuştu. Ülkücü Öğretmenler ve Eğitimciler Birliği ÜLKÜ-BİR’in Urfa Şube Başkanlığına seçilmişti. O’nun Başkanlığı döneminde üye sayısı ve faaliyetlerde büyük bir artış olmuştu. 1977 senesinin 3 Mayıs günü ÜLKÜ-BİR üyelerinin bir kısmından aidatları topladı, daha sonra bazı ülkücü esnafları ziyaret etti. Ufak tefek sıkıntıları olan üyelerinin sıkıntılarının çözümü için çaba gösterdi. Türkiye genelinde silahlar patlamaya, kızıl komünistler ve kan emici emperyalistler can almaya başlamışlardı. Kiralık katiller tarafından üzerimize doğrultulan namlulardan çıkan SSCB., Çin, ABD ve İsrail menşeli mermilerle 98 ülkücü şahadet mertebesine kavuşmuştu. İşte böyle bir ortamda 3 Mayıs 1977 akşamı Asfalt cadde üzerinde faaliyet gösteren ÜLKÜ-BİR’de TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI dolayısıyla yapılan toplantıya katıldı. 1944 olaylarının oluşumunu, gelişimini, kahramanlarını ve sonuçlarını anlatarak katılımcıları bilgilendirdikten sonra programı kapatarak evine gitmek üzere oradan ayrıldı. Atatürk mahallesindeki evine giderken teke tek olarak karşısına çıkmaya cesaret edemeyen katillerin kurdukları pusuda açılan çaprak ateş sonucu onlarca kurşun yarası almıştı. ÜLKÜ-BİR’de sohbete dalmış ülkücüler aniden içeri girip bağıran birinin sesi ile irkildiler; - Mahmut hocayı vurmuşlar! Olay yerine ve hastaneye koştuklarında Mahmut hocanın şahadet şerbetini içtiğini öğrendiler. Türkiye’nin 99. Ülkücü şehidi Öğretmen Mahmut BEDİR, Urfa’nın da ilk ülkücü şehidi olmuştu. Bu şahadet haberi son olmayacak hak batıl arasında yaşanan kanlı savaşın Urfa cephesinde şehit düşen ülkücülerin sayısı her geçen gün artsa da, her sene 3 Mayıs tarihi geldiğinde Urfalı ülkücülerin aklına Mahmut BEDİR’in adı düşer ve dudaklarından Fatihalar dökülür. İşte 3 Mayıs; bütün Türkçülere 'Türkçülük Bayramını hatırlatırken, Urfalı ülkücülere Türkçülük Bayramının yanı sıra Mahmut BEDİR hocayı ve onun şahadetini hatırlatır. Ruhun şad, mekanın cennet olsun Mahmut hocam, mekanınız cennet olsun bütün şehitlerim… Bir salona sıkıştırılmayacak kadar büyük olan 3 Mayıs Türkçülük Bayramımız kutlu olsun, bu bayramın eskiden olduğu gibi yine her ilde, her ilçede, ülkücü teşkilatların bulunduğu her yerde kutlanması dileklerimle...