Rusya, Doğu Avrupa ülkelerinin üstüne demir perdeyi yeniden çekmek için ayağa kalktı.
Vicdan, merhamet, acıma gibi duyguları hiç tatmamış olan eski ajan Putin, SSCB’nin mirasına sahip olabilme ihtirasıyla yanıp tutuşuyor.
Bu amaç uğruna eski komünist ülkelerde yıllardan beri ajanları vasıtasıyla ağlar örülmekteydi…
Daha önce SSCB’nin hakimiyeti altında olan ancak 1991’den itibaren bağımsızlığını ilan eden Litvanya, Letonya, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Estonya, Tacikistan, Türkmenistan ve Ukrayna gibi devletlerin içine saldığı binlerce ajanın marifetiyle o ülkelerde çok sayıda siyasetçi, gazeteci ve askeri satın alarak, Truva atı gibi kullanmaya başladı.
Bu Truva atlarını soktuğu ülkelerde artık gündemi kendisi belirliyor. Bütün olaylar Rusya’nın menfaatleri doğrultusunda şekilleniyordu.
1991’den bugüne kadar geçen sürede Rusya çalıştı, çalıştı, hem de çok çalıştı. Komünizm rejimi gereği, Rus halkı için değişen bir şey olmadı, Rus halkı yine yarı aç, yarı tok yaşamaya devam ediyor (çünkü mülkiyet hakkı yok, ifade hürriyeti yok, inanç hürriyeti yok) ama Rus devleti ekonomik bakımdan çok güçlendi. Mesela şimdi -ne derece doğru bilinmez ama- 630 milyar dolarlık bir rezervden bahsediliyor!
Gözünü kan bürüyen Rus ajan Putin, yaşadığı bu güç zehirlenmesi ve ihtiras yüzünden çevresine saldırmaya, gücünü kabul ettirmeye çalışıyor.
İşte Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ve işgal etmek istemesi yukarıda sıraladığımız sebeplerin sonucudur.
Bu yazı kaleme alınırken Rus saldırılarının yedinci günündeyiz.
Rusya’nın asker sayısının ve modern silah, mühimmat, teçhizatlarının fazlalığı bugüne kadar kendisine bir üstünlük sağlamamıştır.
Ukrayna halkı toprağını sahiplenerek şerefiyle canını verip, kanını döküp asla geri adım atmamıştır.
Kadın, çocuk, yaşlı ve hastalar can güvenliği endişesiyle ülkeyi terk ediyor ama eli silah tutan Ukraynalı erkekler asla ülkelerini terk etmiyor.
İşçi, memur, esnaf, siyasetçi, bürokrat, çiftçi vs. onbinlerce Ukraynalı, gönüllü olarak silah altına girip, cephede yerlerini almıştır.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan yaklaşık 20 bin Ukraynalı okulunu ve işini bırakarak savaşmak üzere ülkesine koşmuştur.
Polonya’ya sığınan Ukraynalı bir ailenin sekiz yaşlarındaki erkek çocuğunu haber bültenlerinde izledim. Çocuk diyor ki, “biz buraya geldik ama babam ülkemizde kaldı, mallarımızı satarak parasını devlete verecek”
Ukraynalıların verdiği bu mücadele, dökülen bu kanlar o toprakları Ukraynalılara vatan yapmıştır.
Bu saatten sonra Rus’un işi çok zordur.
Eğer Putin böyle bir direnişle karşılaşacağını bilse bu işgal için harekete geçmezdi.
Ruslar Ukrayna’dan istediklerini alamadan geri döneceklerdir. Çok büyük bir sürpriz olmadıkça bu savaşın kaybedeni Ukrayna olmayacaktır.
Fakat bizim öngöremediğimiz bir gelişme olur da, Ukrayna savaşı kaybetse bile halkının fedakarlığı sayesinde en azından şerefini muhafaza etmiş olacaktır.
Bakınız, on yıl geriye gidelim: IŞİD, PKK, Amerika, Rusya gibi terör örgütleri ve destekleyicileri tarafından Suriye işgal edildiğinde Suriye halkı bugünkü Ukrayna halkı gibi direnç göstermiş olsaydı, en geç bir yıl içinde Suriye normale dönerdi.
Suriye’nin kuzeyinde yaşayan vatandaşları ülkelerini terk ederek can korkusuyla kaçmışlardır. Bu kaçışlarında hiçbir ülke Suriyelilere kapısını açmamıştır. 50 kadar Müslüman ülke bulunduğu halde Suriye nüfusunun yaklaşık dörtte birine Türkiye kucak açmıştır.
Suriyeliler kaçtığı için onlardan boşalan alan teröristlere uygulama alanı olmuştur.
Suriyelilerden boşalan şehirler, köyler, dağlar, yaylalar teröristler tarafından doldurulmuştur.
Bugün gelinen noktada, artık Suriyeliler, milli güvenlik, ahlak, sağlık, ekonomik, Türk aile yapısının bütünlüğü bakımından devletimiz ve milletimiz için taşınmaz bir yük halini almıştır.
Bayramlarda ve özel günlerde ülkelerine gidip haftalarca kaldıktan sonra yeniden Türkiye’ye dönen binlerce Suriyeli var.
Eğer Suriye’de savaş varsa nasıl gidiyorlar?
Savaş yoksa neden halen ülkemizde barınıyorlar?
Sebep ne olursa olsun, Türkiye’de bulunan 5-6 milyon Suriyeli ülkesine geri gönderilmedikçe Suriye normalleşemeyecektir.
Suriye’nin eski haline dönebilmesi için Suriye dışında yaşayan vatandaşlarının geri dönüp evine, dükkanına, köyüne, çiftliğine, malına, mülküne sahip çıkmak için Ukraynalılar gibi savaşması lazımdır.
Türk milleti olarak biz, zulüm, işgal, yağma kimden gelirse gelsin her zaman zalimin karşısında, haklının ve mazlumun yanında olmuşuzdur.
Büyük Türk düşünürü Nihal ATSIZ’ın
Atsız der ki: Ne var canda?
Yatarız taze çimende,
Rus’un adı her geçende,
Gözlerime kan görünür!
Şiirinde dile getirdiği gibi tarihsel sürecinde barbar, saldırgan, istilacı, sömürgeci bir devlet olan Rusya’yı yine ve yeniden kınıyorum.
Savaşların son bulacağı, ezenin ve ezilenin olmayacağı, gelir dağılımında adaletin sağlanacağı, büyük ve güçlü bir Türk birliğinin hükmedeceği dünyanın özlemiyle…
BAŞBUĞ ATATÜRK ÜN DEDİĞİ GİBİ. YURTTA SULH CİHANDA SULH DIYORUZ.SURİYELİLERE GELINCE.ONLARA ESAT AF ÇIKARTTI YİNE GITMIYORLAR.EKMEK ELDEN SU GÖLDEN.SAĞ OLSUN DİYANET ÇEYİZLERİNİ BİLE GÖNDERIYOR.YÜREĞİNE SAĞLIK. RABBİME AMA NET OLASIN KARDEŞİM BENİM.