Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün vefatından itibaren, 1950 seçimlerine kadar Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ülkeyi tek başına yönetmişse de, özellikle iç politikada yaptığı affedilmez hatalar yüzünden 1950 seçimlerinde ağır bir yenilgiye uğramıştı.
Ülkemizin yönetimi, büyük vaatlerle meydanlara çıkan Demokrat Parti (DP)’ye verilmişti. 1950 - 1960 yılları arasında tam 3 seçim kazanarak 10 yıl ülkeyi tek başına yöneten DP döneminde ezanın aslına uygun okutulması ve kapalı olan birçok caminin yeniden ibadete açılması hiç şüphesiz sevindirici olaylardı.
Ancak DP, iç ve dış politikada üst üste yaptığı akıl almaz hatalarla ülkeyi uçurumun eşiğine sürüklemişti. Bakınız, Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal GÜRSEL bu durumu şöyle özetlemişti; “Demokrat Partinin memlekete yaptığı en büyük kötülüklerden biri orduyu ihtilale zorlaması olmuştur.”
…ve 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra yeniden demokrasiye geçilmesinden itibaren, tek başına kurulan veya azınlık hükümeti olarak kurulan birkaç dönemi saymazsak 2002 yılına kadar ülkemiz genel olarak koalisyonlar tarafından yönetilmişti.
20 Kasım 1961 - 25 Haziran 1962 arasında, CHP ve Adalet Partisi (AP),
25 Haziran 1962 - 25 Aralık 1963 arasında, Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKPM),
25 Aralık 1963 - 20 Şubat 1965 arasında, CHP ve Parlamentodaki Bağımsız Milletvekilleri,
20 Şubat - 27 Ekim 1965 arasında, Cumhuriyet Senatosu Üyeleri ve Bağımsız Milletvekilleri,
22 Mayıs 1972 - 15 Nisan 1973 arasında, Cumhuriyetçi Güven Partisi, (CGP), AP ve CHP,
15 Nisan 1973 - 26 Ocak 1974 arasında, CGP, AP ve Bağımsız Milletvekilleri,
26 Ocak 1974 - 17 Kasım 1974 arasında CHP ve Milli Selamet Partisi (MSP),
31 Mart 1975 - 21 Haziran 1977 arasında AP, MSP ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP),
21 Temmuz 1977 - 5 Ocak 1978 arasında AP, MSP ve MHP,
5 Ocak 1978 - 12 Kasım 1979 arasında CHP ile Bağımsız milletvekilleri
21 Kasım 1991 - 16 Mayıs 1993 arasında Doğruyol Partisi (DYP) ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP),
30 Ekim 1995 - 6 Mart 1996 arasında DYP ve CHP,
6 Mart 1996 - 28 Nisan 1996 arasında Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP),
28 Nisan 1996 - 30 Haziran 1997 arasında Refah Partisi (RP) ve DYP,
30 Haziran 1997 - 28 Mayıs 1999 arasında ANAP ve DSP,
28 Mayıs 1999 - 18 Kasım 2002 arasında ise DSP, MHP ve ANAP hükümetleri olmak üzere yaklaşık 40 yıl boyunca farklı siyasi partilerden meydana gelen toplam 16 koalisyon hükümeti kurulmuştur.
Koalisyonları oluşturan partiler birbirleri için otokontrol görevi gördüklerinden dolayı ortaklardan birinin yaptığı yanlışa diğeri karşı çıkıyor ve bu sebeple çıkan tartışmalar anında kamuoyuna yansıyor, kapalı kapılar ardında gizli bir şey kalmıyordu. Yani iktidarın muhalifi de aynı kabinede görev yapıyordu.
Şimdi ittifaklar dönemi başladı, siyasette iki büyük ittifak bloku var halbuki bana göre ittifakla koalisyonun birbirinden tek farkı, koalisyona ortak olan siyasi partiler taşın altına ellerini birlikte sokarken, ittifakta dışarıdan destek vardır. Yani pek de bir fark yok… Netice de ülke yönetimine birden fazla parti müdahil oluyor… Haksız mıyım?
…
2001’de yaşanan büyük devalüasyondan sonra gazetelerin “ülke battı, bitti” manşetleri attığı ve yazarkasaların havada uçtuğu bir dönemin ardından ülke yönetimini DSP, MHP, ANAP koalisyonundan devralan AKP’nin iş başına geldiği 18 Kasım 2002 tarihinde piyasaların durumu aşağıdaki gibiydi:
Amerikan Doları 1,57 TL,
Euro 1,59 TL,
Çeyrek Altın 26,10 TL,
1 Litre Benzin 1,80 TL,
1 Litre Mazot 1,48 TL,
1 kg Kuşbaşı Et 8 TL,
1 ton Odun 140 TL,
1 ton İthal Kömür 210 TL,
Dış borcumuz 125 milyar dolar!
İlk AKP kabinesi olan 58. Hükümetin kuruluşundan bu yana 20 yıl geçti…
Bütün seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanan, 9 hükümet kuran, Cumhurbaşkanlığı yönetim biçimine geçiş yapan ve defalarca anayasayı değiştiren tek başına ve güçlü bir AKP iktidarı ülkemizi 20 yıl yönettikten sonra piyasanın durumu bakın ne hale gelmiş:
ABD Doları 14,82 TL,
Euro 16,33 TL,
Çeyrek Altın 1.500 TL,
1 Litre Benzin 19,50 TL,
1 Litre Mazot 22,20 TL,
1 kg Kuşbaşı Et 125 TL,
1 ton Odun 1.450 TL,
1 ton İthal Kömür 3.200 TL,
Dış borcumuz 435 milyar dolar!
Üstelik bu 20 yılda, Tedaş, Araç Muayene İstasyonları, Türk Telekom, Milli Piyango, Tekel, Sümerbank vb. gibi sürekli kar eden kurum ve kuruluşların yanı sıra birçok maden, liman, fabrika ve işletme de özelleştirilmiş, yeni yapılan köprüler, havaalanları, otobanlar, şehir hastaneleri yap işlet devret modeliyle yapılmıştır.
Şimdi siz değerli okurlarıma soruyorum:
Lütfen siyasi görüşünüzü, parti kimliğinizi bir kenara bırakarak, bana sloganik cümlelerle ve duygusal ruh haliyle değil gerçek rakamlarla objektif olarak cevap veriniz:
Türkiye Cumhuriyeti devletimizin ekonomisi 2002’den önce mi daha iyiydi, yoksa bugün mü daha iyi?
Koalisyon ile ittifakın ne farkı var?