Bu ülkede yaşayan her dürüst vatandaş mafya yapılanmasından rahatsızdır. Ancak bundan 20-30 yıl önce tahsilat, haraç gibi işlerle uğraşan mafyanın son 8-10 yıldır değişen yüzüyle birlikte faaliyet alanı da değişmiş ve genişlemiştir. Mafya eskiden aile veya arkadaş birlikteliği temeline dayalı iken, günümüzde artık terör örgütü temeline dayanmış ve tam anlamıyla profesyonelleşmiştir.
Terör örgütü temeline dayalı mafya yapılanmasının en büyük gelir kaynağı “korsan” işi olmuştur. Korsan derken; fikir kitapları, kültür kitapları, ders kitapları, bilgisayar yazılımları, müzik kasetleri, müzik CD’leri, film CD’leri, sigara ve daha aklınıza gelebilecek birçok malzeme…
Korsan ürünlerden elde edilen ve dudak uçuklatabilecek seviyedeki büyük paralar terör örgütlerine aktarılmakta ve bu terör örgütlerinin her türlü yasa dışı işleri için kaynak oluşturulmaktadır. Korsan ürünleri piyasa sürmek yoluyla oluşturulan kayıt dışı ekonomi sebebiyle devletin trilyonlarca lira vergi kaybına uğradığını hepimiz biliyoruz. Eser sahipleri, emeklerinin gerçek karşılığını alamadığı için üreticilik isteklerini kaybediyorlar. Böylece sanatımız, edebiyatımız ve ekonomimiz geri kalmışlığa mahkum ediliyor. Bilgi toplumunun en önemli itici güçlerinden olan yazılım sektörü gelişememektedir.
Bugün Türkiye’de korsan kaset ve CD kullanım oranı %70 seviyelerindedir. 1991 yılında 200 milyon dolar ciro yapan Türk müzik sektörü korsan yüzünden 50 milyon dolar seviyesine düşmüş ve bu düşüş 37 trilyonluk bir vergi kaybına sebep olmuştur.
Ülkemizde yayıncılık sektöründeki korsan oranı %60 civarında seyretmekte yani yaklaşık 300 trilyonluk bir pazara denk gelmektedir. Başta ithal olmak üzere bütün ders kitaplarında 50 trilyonluk bir korsan pazarı olduğu tahmin edilen ülkemiz terör örgütü uzantısı mafya örgütlerine farkında olmadan oluk oluk para akıtmakta ve terör örgütleri de o paraları kullanarak oluk oluk kan akıtmaktadır. Korsana verdiğimiz her paranın bir mermi olarak bizlere döneceği bilincinden hareketle korsandan uzak durmalı, korsan üreten ve satan herkesi ilgili mercilere şikayet etmeliyiz.
Şanlıurfa’da Emniyetin zaman zaman yaptığı operasyonlarda kaçak sigara yakaladığına şahit olmakla beraber, belli bölgelerdeki dükkanlarda sürekli olarak bu sigaraların toptan satışının yapıldığını da görmekteyiz. Caddelerde, sokak başlarında hatta Atatürk Bulvarında açılan tezgahlarda sürekli olarak kaçak sigara satışı devam etmektedir. Esas olarak bu sigaraları yurtdışından ülkemize getiren büyük patronlar tespit ve teşhir edilerek örgüt bağlantıları ispatlanmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdırlar.
Kanunlardaki boşluklardan faydalanarak, Kürtçe tabela asmak, Kürtçe afiş asmak gibi her türlü bölücülüğü yaparak kitap ve CD satışı yapan dükkanlar var… Bu dükkanlarda her üründen birkaç tane bandrollü numune bulunmakta ve gelen müşteri profiline göre gizli raflardan / dolaplardan ve yakın bir yerdeki depolarından aynı eserlerin korsanları çıkarılarak satışı yapılmaktadır.
Hiç de ara sokaklarda, sote yerlerde olmayan tamamı göz önünde bulunan bu sözde dükkanlarla ilgili kolluk kuvvetlerinin daha titiz bir çalışma yapması gerekmektedir.
Ancak kolluk kuvvetlerinin operasyonları da yetersiz kalmakta çünkü cezalarımız yeterince caydırıcı olmamaktadır. Baskın yapılarak malzemelerine el konulan bir dükkan ertesi gün başka bir isimle faaliyetine yani hem devletin hem milletin malını çalmaya varan hırsızlığına devam etmektedir.
Şanlıurfa Güvenlik Kuvvetlerinin biraz daha gayret etmesiyle ilimizin utanç tablosu korsan ve kaçak işi sona erdirilecek ve ülke genelinde de bu çalışmaların örnek alınmasıyla terör örgütünün uyuşturucudan sonraki en önemli gelir kaynağı kurutulacaktır. Haydi hep beraber Şanlıurfa’nın teröre, mafyaya, hırsızlığa ve her çeşit kanunsuzluğa karşı bir şehir olduğunu göstermeye…