" Kimse bizim önümüzde diz çökmeyecek. Diz çökecek olan, el öpecek olan devlettir bundan sonra.Bundan sonra millet amir devlet memurdur."
Başbakan Ahmet Davutoğlu Ak Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerine başladığı günden beri kullandığı akademik dil ve entellektüel duruşunun yanında özünde zaten varolan ancak daha çok göz önünde olması vesilesi ile görünürlüğü artan mütevazi kişiliği, naifliği ve halktan yana duruşuyla da takdir toplayan bir duruş sergiliyor.
Yine kendi ifadeleri üzerinden ve bizim de tasvip ettiğimiz şekliyle işte Yeni Türkiye bu. "Cemevi ziyareti çıkışında bir alevi dedesi elime vardı, elimi öpmek istedi, ne haddimize ben de onun eline vardım." diyor Sayın Başbakan...
" Ne haddimize" ve " El öpecek olan devlettir" ifadeleri aslında çok şey ifade ediyor. Devlet yönetme iradesini ve kararlılığını diktatörlük vasfına dönüştürmeye çalışan muhalefete rağmen, kamu düzenine zarar vermeme duyarlılığını önemsemeyerek özgürlüklerinin sınırlarını ayarlayamayanlara rağmen durmadan koşturan, çalışan, gönül alan ve el öpen bir devlet...
Her alanda yapılacak çok iş var zaten ; Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı devraldığı Ak Parti Genel Kurulu’ nda da ifade ettikleri gibi yeni bir restorasyon ve inşaa süreci başlatacağız demişti Sayın Başbakan. Dolayısı ile birilerinin oluşturmaya çalıştığı imaj üzerinden iktidarları döneminde yapılan hizmetleri sayarken " Biz geldik herşeyi yaptık, hallettik..." demiyor ve dememeli Ak Parti ve Ak Partililer . Her şeyin bittiği ve halledildiği bir yerde yeni bir restorasyon ve inşaa sürecinden bahsetmenin anlamı olamaz. Bu medeniyet tasavvuruna ve erdemliler hareketine inanan herkes daha yapılacak çok şeyin olduğunu bilerek çok daha çok çalışmalı. Aslında daha ileri giderek söylemek istiyorum; iktidarı ile muhalefeti ile bu inşaa sürecine katkıda bulunabilmek mümkün olmalı zihinlerimizde. Muhalif olmak demek bir şeye kökten tüm cismaniyetiyle karşı olmak değildir. Varılacak hedeflerde aynı düşünebilirken ; hedeflere giden yollarda yöntem ve tarz olarak muhalif olabilme ve bunu da ikna yolu ile ifade edebilme kültürüne gelebilmeliyiz. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin dediği gibi; “Medenilere galebe çalmak ikna iledir..." sözü bir ışık olabilir belki bize...
Farklı fikirler ve yöntemlere sahip olmamıza rağmen iktidarı ve muhalefeti ile kamu düzenine zarar vermeden ; dışlayan ötekileştiren ve cezalandıran devletten , gönül alan sulh eden ve el öpen devlet sürecine geçişimizi yaşatma ve geliştirme gayretinde olmamız tüm insanlarımızın menfaatinedir. Yeni Türkiye tüm gücüyle ve güzelliği ile sade bir fikre sahip olanların değil tüm insanlarımızın gurur duyacağı ve daha refah içinde yaşayacağı bir ülke olacaktır.