Bakın bu siyasi mücadele öyle kolay verilmedi; biraz geçmişe dönersek düzmece ama o zamanın şartlarına göre tıkır tıkır işletilen bir tezgah olarak yapılan çok şey görürüz...Milli güvenlikte irticanın birinci tehdit olduğu yıllar, başörtüsünün sırf inançlı masum insanlara zulüm olsun diye bir yasak olarak kullanıldığı yıllar, üç kişinin biraraya gelip dinle diyanetle ilgili sohbet etmesinin bile baskına uğratıldığı yıllar, kapatılan partiler, kürtçe konuşma yasağı, faili meçhul cineyetler, döviz kurlarının yarın ne olabileceği kestirilemeyen karamsar tablolar, ekonomik krizler...
Düşündüğümüz zaman değişen çok şey var ama insanlar doğrularla yüzleşmek istemiyor, aldatıcı da olsa hoşuna gidecek çıkışları tercih ediyor. Yoksa bazılarının dediği gibi yapsak aslında daha kolay;
Dünyanın bozuk düzenine çomak sokmasak,
Suriye deki insanlık dramına sessiz kalsak,
Filistin, Gazze diye bir derdimiz olmasa
Mavi Marmara’ da otoriteyi kabullensek, üst akıla boyun eğsek
Davos hiç yaşanmamış olsa, sahillerde ölen masum çocuklara sessiz kalsak,
Ve biz bunun adına diplomatik dil veya politik nezaket desek,
Mısır’ da darbeye sessiz kalsak, Sisi yi tebrik etsek,
İsteyen istediğini dinlese kimseye bir şey demesek,
Tırlarımız durdurulsa, askerimizle mitimiz biribirine vurdurulsa,
Velhasılı eyvallah desek herkese, ödül versek dinleyene,
Şantajlara boyun eğsek, iktidarımıza rağmen ümmet kim ki diyebilsek,
Çözüm Süreci diye bir derdimiz olmasa, ağlayan analara sırtımızı dönsek,
Senede bir kaç operasyon yapıp, kahramanlık nutukları atsak
Akil insanları boşversek, şehit cenazelerinde intikam nutuklarıyla gözyaşı döksek,
Katsayı, başörtüsü hiç uğraşmasak vesayetçilerle el ele kol kola olsak
İkna odalarından, duruşma salonlarından vekil seçsek; derin yapılardan talimat alsak
İktidarımızın bekasıdır önemli olan deyip; tehditlere, şantajlara boyun eğsek
Havalimanı üçüncü köprü neyimize var olan size de yeter bize de yeter desek,
Sokak olaylarına boyun eğsek, Gezi’ de istifa etsek,
Ekonomi darmadağın olsa, döviz tavan borsa taban yapsa,
Avrupa Birliği’ nden talimat alsak, IMF’ den borç,
Amerika’ dan tavsiye alsak, İsrail’ le sıkı dost olsak,
Ümmet bizi ilgilendirmese, millete tepeden baksak
En önemlisi ülkemiz, insanımız diye bir derdimiz olmasa
Önemli olan iktidarımız desek, herkese eyvallah etsek,
Yeni ve Büyük Türkiye gibi güçlü bir hedefimiz olmasa...
Evet her şey bizim için belki daha kolay olurdu, iktidarımız belki de daha rahat... Ancak ya şerefimiz? Şerefimizi kaybederdik bu kesin... Hadi şeref dışa yansıyan bir tabir, biz aldatıcı bir şerefle sizi süslerdik merak etmeyin, pek çoklarını da daha önce süslemiştik diyeceksiniz... Ya vicdanımız? Bazılarının yaptığı gibi süslenmiş sahte bir şerefle dışarda belki gezilebilir ama vicdanımız kesin bizi rahat bırakmazdı, uyuyamazdık kesin...
Belki de Kur’ anı Azimüşşan’ ın bahsettiği yaşayan ölülerden olurduk...