Şanlıurfa’da yıllardan devam eden el sanatları Osmanlı dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk yarısında altın çağını yaşadı. Teknoloji geliştikçe el sanatları teknoloji karşısına erimeye başladı. Şanlıurfada demircilik, bakırcılık, yemenicilik, keçecilik, kürkcülük, kalaycılık, Halıcılık başta olmak üzere yüzlerce meslek çırak bulamadıklarından son günlerini yaşıyor. Türkiye genelinde olduğu gibi bu mesleği devam eden yaşlılar bulunuyor. Çırak bulamayan ve gelecek nesillere aktarılamayan bu mesleklere yöneticilerde destek çıkmayınca bu meslekler kendi kaderi ile baş başa kaldılar.
Yerel idareler ve sivil toplum örgütleri gelen misafirlere hediye olarak bu el sanatlarını ürünlerinden verseler bile bu mesleğe ilgi ve alaka artabilir. Kültür Müdürlüğü de imkanlarını kullanarak bu mesleklere destek vermiyor.Bu mesleği uzun devam ettirenler; Bir zamanlar bu meslek çok gözdeydi. Otuzdan fazla delal vardır. Çarşımız da açılış dua ile yapılırdı. Halı olsun ihram olsun yani eski giyecekleri satarlardı. 2 saat içerisinde bitirirdi ekmeğini çıkarırlardı. Şimdi bir tane delal kalmış o da mal yok ki gezdire. Günde en az 50 kürk mezatta satılırdı. Şimdi o da kalmadı. Birkaç tane kürkçü kaldı, çırak yetişmiyor bir şey olmuyor. Kalanlar da yaşlıdır eskisi gibi kürk çıkaramıyorlar. Bu yaşına rağmen alın teri ile çalışan ve gelecek nesillere örnek olan esnafımızı desteklememiz gerekiyor. 18-20 yaşlarında taşı ezecek genç insanlar çalışmayıp avuç açıyorsa, aşevlerinde yemek kuyruğuna giriyorsa ,hırsızlık yapıyorsa ; 90 yaşında alın teri ile çalışan esnaflarımızın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Halk eğitim merkezleri ve belediyeler el sanatını yürüten esnafa destek olmalıdır.