Mehmet GÜLŞAHOĞLU, www.sanliurfagazetesi.com'a yaptığı açıklamada; aktar pazarında esnaflık yapmaktayım, burada baharat işiyle uğraşmaktayım. Ben bu dükkânda 25 yılımı doldurdum, bu mesleğe bitki ve ota merakım olduğu için başladım, ayrıca araştırmayı ve okumayı da seviyorum o gün bugündür devam ediyorum.
Bizim mesleğimiz herkesin yapabileceği bir meslek değil, Urfa tabiriyle çekirdekten yetişmiş olacaksınız ki bu işin hakkını veresiniz, ayrıca çocukluktan itibaren bir esnafın ya da bir aktarın yanında çalışmak lazım ki bu mesleği kavrayabilesiniz. Çok zor bir meslek 1000 – 2000 çeşit malzeme var hepsini akılda tutmak bayağı bir marifet ister, faydaları nedir bunları bilmek zor. Bu mesleği özellikle fitoterapi eğitimi alanlar, bitkisel konuda destek alanlar yapabilir. Zaten günümüzde alternatif tıp okulları ve fitoterapi eğitimi alanlar var, bu eğitimleri alan insanlar mesleği yapsalar daha iyi olur.Tabi hepsinin faydaları ayrı ayrıdır, örneğin soğuk algınlığına, bağırsak rahatsızlığına, kalp, tansiyon, kolesterol, ağrı, romatizma, saç dökülmesine karşı olan birçok ürünler var ve bunlar saymakla bitmez. Tıpta olan bütün hastalıkların ilacı burada var, alternatif olarak aynısını zaten biz burada veriyoruz. Özellikle bunun bir toplama aşaması var, toplama aşamasından sonra kurutma aşaması var ve gölgede kurutulan bitkiler her zaman için kıymetlidir, güneş altında kurutulan bitkiyi biz pek tavsiye etmiyoruz ayrıca dükkânımıza da koymuyoruz. Ürün gölgede kurutulur, ondan sonra toptancıya gider ve sonrasında da bize gelir, demek istediğim ürün dört el değiştiriyor. Tabi talep arttı ve son zamanlarda halkımızın bitkisel ürünlere teveccühü çok, zaten diğer normal ürünler de alternatif doktorların vermiş oldukları amazon ormanlarında yetişen bitkilerden yapılıyor. Son zamanlarda televizyonda ve sosyal medyalarda konuşan bitki uzmanlarının çoğalması bitkilere talebi arttırdı. Özellikle ürünlerin raf ömürleri geçmemiş olacak, zaten ürüne baktığınız zaman renginden, kokusundan, tazeliğinden anlaşılır. Ayrıca güneşte kurutulmuş bitkiyi almasınlar tavsiye etmiyoruz, demem o ki alırken rengine ve kokusuna bakmalarını tavsiye ederim. Bizim genelde yerli turistlerimiz safrana, Şanlıurfa"da yetişen zahter, kekik ve adaçayı ürünlerine ilgileri var, dışarıdan ve Avrupa"dan gelen turistler de kendi ülkelerinde olmayan ürünlere rağbet gösteriyorlar. Şuan bizim bu çarşıda 20 tane aktar var, bahçeli evlerde de 1 – 2 tane dükkân var, demem o ki Şanlıurfa batı kadar ilerleme kaydedemedi. Mevsimsel geçişlerde sonbahar da biraz işler açılıyor çünkü hastalıkların artığı bir dönem olduğu için bir de yazın başında işlerimiz açılıyor. Kış için özellikle vatandaşlarımıza ıhlamur, adaçayı, kuşburnu, hibiskus, zencefil, zerdeçal, keçiboynuzu ve bizim karıştırmış olduğumuz 12 çeşit bitkiden oluşan ürünümüzü tavsiye ederim. Her şey de olduğu gibi bitkilerde de fazla tüketmek zararlıdır, tüketirken 2 fincanı geçmeyecekler çünkü 2 fincandan sonra zararlı olur, bir de kalp ve tansiyon hastaları bizden alışveriş yaptıkları zaman hastalıkları var mı yok mu belirtsinler ki biz de onlara kullanma şeklini tavsiye edelim.Doktorlar bu mesleğe sıcak bakmıyorlar ama son zamanlarda bazı doktorlarımız İbrahim SARACOĞLU gibi Ahmet AKAR gibi doktorlar tavsiye ediyorlar ayrıca rağbette var. Kışın insanların en büyük sıkıntıları soğuk algınlığı, grip ve nezledir ayrıca biz de özellikle diyoruz ki bağışıklık sisteminizi yüksek tutun, hastalığa kolay yakalanmayın. Ihlamur, adaçayı, hibiskus, kuşburnu, defneyaprağı gibi ürünler c vitaminini kapsarlar. Zencefil ve zerdeçal bağışıklık sistemini yükseltir, bunu kullanan hastalarımız hasta olduklarından sonra da kullanırlarsa hastalığı üzerlerinden çabuk atarlar.Baharat olarak derseniz örneğin ben baharatın kralı olarak zerdeçalı tavsiye ederim çünkü zerdeçal başlı başına bir vitamin deposudur, bağışıklık sistemini yükseltir, ayrıca çok büyük bir antibiyotiktir. Zerdeçal sarımsaktan 20 kat daha üstündür, ıhlamuru tavsiye ederim, hibiskus c vitaminidir ve 12 kilo limonda olan c vitamini bir bardak hibiskus ta bulunmaktadır.Tabi ki etkiledi, örneğin ben burada vatandaşa fiyat veriyorum, onlar bana internette daha ucuz olduğunu söylüyorlar ama ürünü görmemişler, sağlam mı değil mi bilmiyorlar.Ben internet üzerinden alışverişe sıcak bakmıyorum ve iş yeri olarak biz internet üzerinden de çalışmıyoruz, doğru da bulmuyorum. Bizim kırsal kesimlerden, ilçelerden gelen ürünler de var. İç Anadolu bölgesinden Aydın, Muğla gibi şehirlerimizden gelen var, İstanbul"dan gelen ürünler de var. Çin"den gelenler de var örneğin hibiskus gibi ürünler Çin"den geliyor, uzak doğudan ve İran"dan gelen ürünlerimiz var demek istediğim Türkiye ve dışından ürünleri getirtiyoruz.Bakanlığın tabi ki faydası oluyor bizlere, burada tarım ve hayvancılık bakanlığına bağlı işletme kayıt belgemiz var ve burada tüm prosedürlere uygun çalışıyoruz. Bizim için çalışmalar yapıyorlar ve ayda bir gelip ürünleri kontrol ediyorlar, yardımcı oluyorlar.Örneğin ne alacağını bilmeyen vatandaşlarımız çok, herhangi bir rahatsızlıklarının olmasını bize söylemiyorlar, söylemedikleri için de ürünü kullanıp zarar görüyorlar veya fayda görmüyorlar, o yönden biraz sıkıntı çekiyoruz.Mesleğimizde eleman bulabiliyoruz ama işi devam ettirmiyorlar çünkü buraya mevsimsel işçiler geliyor ve 6 ay çalıştıktan sonra dışarıya çalışmaya gidiyorlar. Sabit eleman bulamıyoruz ve bulduğumuz eleman da zaten bu işi yapmak istemiyor, verdiğimiz ücreti de beğenmiyorlar o yüzden burada çalışmıyorlar.Bence bu sorun insanların mevsimsel işçi olarak dışarıya gitmemeleri için Şanlıurfa"da ki iş potansiyelini arttırmakla çözülür.Tabi oldu, olmadı desem yalan olur örneğin 1 kilo limon tuzu alan vatandaşlarımız 200 gram alıyorlar, 250 gram karabiber alan vatandaşlarımız 100 gram alıyor, bayağı bir kendi bütçelerinden kısıyorlar, bununda illa bize yansıması oluyor.Geçen yıllara oranla işlerimiz biraz düşük, neden derseniz ürünlerimiz %100, %200 zam yediler, şuan vatandaşlarında alım güçleri zayıf onlara da hak vermek lazım, bundan dolayı biraz etkilendik.Mesleğimize rağbet var ama kimse yapamıyor diye fazla talep yok.Ben mesleğimin daha da ilerleyeceğini düşünüyorum, eğer Allah ömür verir görürsem 15 – 20 yıl sonra eczaneler gibi her köşe başına devlet baharatçı açacak.Buradan insanlara tavsiyem kışın hasta olmadan önce şifalı bitkileri günde bir bardak dahi olsa tüketsinler ki vücudun bir kalkanı olsun, bağışıklı sistemi yükselsin, kolay hastalanmasınlar. Hastalandıktan sonra gelirler ilaçlarını veririz ama biraz daha tedavi süreleri uzun olur o yüzden bağışıklık sistemlerini güçlü ve kuvvetli tutmalarını tavsiye ediyorum.dedi.