1993 yılında tanıştığı naht sanatına 1996’dan beri kendini adayan Abdulvahap Yoltay, bu el sanatının kendisine hem huzur hem de tedavi gibi geldiğini söyledi. Gırtlak kanseri hastası olduğunu belirten Yoltay, “Naht yaparken kendimi unutuyorum, hastalığımı dahi unutmamı sağlıyor” dedi.

Televizyonculuk yaptığı dönemde sanat galerilerinde sergiler gezdiğini ve Ömer hocasından etkilenerek bu işe yöneldiğini ifade eden Yoltay, “Bütün hattatların eserlerini inceliyorum; Behçet Bin Arabî’den Osman Hocaya kadar tüm büyük ustaların eserlerini çalışıyorum” diye konuştu.

Naht sanatını nasıl yaptığını da anlatan Yoltay, “Önce sanatçının eserinin fotokopisini çekiyorum, istenilen ölçüye getirip ahşap üzerine çiziyorum. Sonra kıl tekniğiyle motif motif, harf harf kesip zemin hazırlıyorum. Son olarak yapıştırıyorum ve eser duvarda göründüğü gibi ortaya çıkıyor” dedi.

Yoltay, el işi ile yapılan çalışmaların makine işinden daha keyifli olduğunu belirterek, “Makinem var ama hiç makineyle hat kesmedim. Elle kesmenin hızını ve tadını makinede bulamadım” diye ekledi.

En son 10 yıl önce Ramazan ayında belediyenin altındaki sergi salonunda sergi açtığını ve Urfa’da sergi salonu olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu dile getiren Yoltay, “Şimdi eserlerimi şovalyelerde sergiliyorum, gelenler çok beğeniyor ve alanlar da oluyor” dedi.

Naht sanatının sabır gerektirdiğini vurgulayan Yoltay, “Bir harfi on defa kırdığım oldu, hiç gocunmam, tekrar tekrar yaparım. Sabırlı olan bu sanatı yapabilir. Hiçbir zaman ‘ben yapamam’ dememeli. Yapmaya karar veren yüzde elli işi bitirmiştir, kalan yüzde elli ise beceri ve kullandığı nahta bağlıdır” ifadelerini kullandı.

Muhabir: ÖMER FARUK AYHAN