Adem Gümüşkaşık, Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada genç işsizliği, teknoloji kullanımı ve gençlerin yaşadığı toplumsal sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gümüşkaşık açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Gençliğimizin genç oranı TÜİK’in de belirlediği üzere, takdir edersiniz ki gençler arasında işsizlik artmaya başladı. İşsizliğin kaçınılmaz sonucu olarak bunlar çok normal şeyler. Ben şunu söylüyorum her zaman; gençler, gerçekten eğer yapacakları iş yoksa sigara da içer, başka işlere de bulaşabilir. Türkiye çapında yapılan bir araştırmada artık gençlerin internet kullanma oranları yüzde 98,8 olmuş. Bu kaçınılmaz bir şey. Artık biz hep şu hatayı yapıyoruz: Ne yapalım, gençlerimizi telefondan uzaklaştıralım... Hayır, gençlerimizi artık telefondan, internetten, tabletten istesek de uzaklaştıramayız. Bu çağ, hangi çağ? 21. Asır. Takdir edersiniz ki artık teknoloji çağı. Teknoloji çağı olduğu için biz teknolojiyi insan hayatından çıkarmaktan öte, teknolojiyi verimli kullanma, teknolojiyi insanlara yaraşır bir şekilde kullanma; çocuklar için gerekirse belli dönemlerde, belli zamanlarda kısıtlama, belli saatlerde ödül-karşılık verme tarzıyla pekâlâ bu ihtiyaçları karşılayabiliriz. Ve şunu söylüyorum; bir daha biz interneti an itibarıyla istesek de hayatımızdan çıkaramayız.”
“Şu kadarını söyleyeyim size; bakın az önce biz işsizlik oranından bahsettik. Takdir edersiniz ki bir ara yine bir makale okumuştum. Makale içerisinde diyordu ki, Urfa’da dünyaya gelen çocuk sayısı koca Yunanistan’dan daha fazla çocuk sayısına tekabül etmiştir. Ben şunu söylüyorum; çocuk elbette doğacak, elbette rızkıyla dünyaya gelecek ama asıl olan çocuğa sahip çıkmaktır. Çocuğu sadece dünyaya getirip de ‘Ya ne olursa Allah onun rızkını verecek.’ demek değildir. Gençlerimiz işsiz olduğu takdirde tabii ki beklemediğimiz, tasvip etmediğimiz yasa dışı yollara da başvururlar. Uyuşturucuya da başvurabilirler. Bu tarz şeyler normaldir. Normal derken, ben işi şu tarafındayım: Gerçekten bir an önce gençlerimiz içerisinde işsiz, güçsüz ne kadar insan varsa onları takibe almalı, evleri bizzat kontrol edilmeli ve bunlarla ilgili iş imkânlarının sağlanması lazım. Biz her zaman şunu söylüyoruz; Şanlıurfamızda gerçekten iş imkânı itibarıyla kısıtlamalar var. Fabrikalarımız yok falan diyoruz. İşte ister devlet yönetimi ister yerel kaynaklar olsun, bunu muhakkak suretle bence bir an önce kesinlikle iş imkânı sağlayarak, fabrika açarak Urfalı gençlerimize sahip çıkmak lazım.”
“İntihar vakalarıyla ilgili bir soru sordunuz, konu yine aynı yere, aynı noktaya geliyor. Gençler işsiz, gençler umutsuz. Gençleri biraz anlamamız lazım. Evdeki anne baba; ‘Ya bizim zamanımızda şöyle bir şey vardı.’ diyor. Sizin zamanınız geçti kardeşim! Artık bu dönem Z kuşağı mı dersiniz, Alfa mı, Beta kuşağı mı dersiniz, ne derseniz deyin. Bu dönem onların kuşağı. Onları, onların dilinden anlamamız lazım. Bu şekilde biz intiharların önüne geçebiliriz. Gençlerimizi anlamamız lazım, gençlerimize zaman ayırmamız lazım. Zamanında İlber Ortaylı’nın çok güzel bir sözü vardır: ‘Kardeşim, gün içerisinde yarım saat bir çocuğuna zaman ayıramıyorsan o çocuğu dünyaya getirme.’ Pekâlâ, bu sözüne katılıyorum.”

“Ben şunu söyleyeyim; bakın, Şanlıurfamız güzel bir memleket, yaşanılır memleket, cennet mekân bir yer. Bunu kabul ediyorum. Bu cennet mekânı birbirimize zehir etmeyelim. Yani Şanlıurfamız zamanında nasıl ki güzel anılmışsa artık yok uyuşturucusu, yok faizcilik, yok tefecilikti, yok şuydu buydu değil de, artık bilimin doğduğu yer Şanlıurfa, o gidip de bir daha dönmeyen bilimin tekrar dönmesini istiyoruz.” dedi.




