Şanlıurfalı Def ustası Mustafa Yeşil kaya Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ; 1958 Şanlıurfa doğumluyum. Def, cılız deri, zayıf hayvanın derisinden olur, eğer hayvan tavlısa onun derisinden def olmaz çünkü onun içerisinde yağ oranı çoktur bu yüzden cılız hayvanın derisinden def olur. O deriyi suya koyup yumuşatırız, ilaçlarız, onun tüyünü atarız daha sonra gerdirip onu bir tahtaya çakarız böylece def yaparız. Defin kaslağını da Malatya"dan alırız, bunlar hep rulo şeklinde gelir biz onu boyutu nasıl çıkarsa küçük ya da büyük şeklinde marangoza kestiririz. Def vardır, arvani vardır onun kaslağı incedir, zilsiz olana da bendir diyoruz bu da Türk halk müziği ve Türk Sanat müziğin de çalınır. Defçilik iyidir en azından akmasa da damlıyor ama pandemi sürecinden dolayı pek gelen giden yok. Pandemi sürecinden önce tabi iyiydi en azından çark dönüyordu ama şuan benim malzemem bitmiş almaya korkuyorum çünkü para yok, burada bir tane def satıyorsam zaten onu da mecburen yiyorum. Ayrıca ben deflerin üzerine 'Elif, Vav" gibi harfler de çiziyorum, mesleğimi sevdiğim için daha ileriye gitmek istiyorum. Meraklı gençler var, Şanlıurfa"da belediyemiz halk eğitim üzerinden bendir dersleri vermesi lazım, def dersleri vermesi lazım ki gençlerimiz hem de kötü yola düşeceklerine bu işe alışırlar. Allah tüm gençlerimizi korusun ama belki kötü alışkanlıkları olan gençlerimiz bu def kurslarına gelerek kötü alışkanlıklarından kurtulurlar ve çok güzel bir hobi edinmiş olurlar kendilerine. Nasıl ki gençler spora gittiği zaman kötü alışkanlık edinir mi? Tabi edinmez çünkü bilir ki kötü alışanlıklar kendilerine zarar verir. Bugün bir genç def çalmasını öğrenirse kötü alışkanlıklara da fazla meyilli olmaz ama spor yok, uğraşacak bir şey yok peki bu adam ne ile uğraşacak ya kahveye gidecek ya da Allah muhafaza kötü işler yapacak. Ben sadece def üzerine demiyorum örneğin ney çalabilir, saz çalabilir vs. bu şekilde ki şeylere gençlerimizin heves etmesi lazım, bunlara alıştığı zaman o genç kötü yola düşmez. Deflerimizin fiyatları çok uygundur, küçük deflerimiz 30 liradır, orta boy deflerimiz 50 liradır, büyük boy deflerimiz 70 liradır. Benim yaptığım defler de çok güzel deflerdir çünkü ben emek veriyorum, atölye de üstüm başım toz oluyor, yoruluyorum, zımpara vuruyorum, cila çekiyorum, emeğimiz çoktur.Şuan Şanlıurfa"da toplam da 3 tane defçi var, ama üçümüz de hemen hemen çalışmıyor gibiyiz. Bizim bu meslek gruplarına el atmamız lazım sadece defçiliği değil, valilik, halk eğitim üzerinden kurslar açsın, ney, saz, keman vb. bunların kurslarını açsınlar, gençlerimiz bu kurslara yönelsin ki kötü alışkanlıklardan da uzak dursunlar.
Def nedir? Kimi kaynaklarda Def, kimilerinde ise tef ismi ile bilinen müzik aleti, yuvarlak bir tahta kasnağa gerilen deriden bir örtü ile yapılmaktadır. Aletten ses çıkartılması ise, parmaklar ve uçları ile vurmak sureti ile sağlanmaktadır. Tef, klasik bir vurmalı müzik aletidir. Tarihi çok eski zamanlara ve birbirinden farklı uygarlıklara dayanan bu müzik aleti, yalnızca Türkler tarafından değil, başka milletlerce de kullanılmıştır. Mezopotamya uygarlığı araştırılırken yapılan kazılarda, elinde tef görülen figürler de gün yüzüne çıkartılmıştır. Tef, bir takım özelliklere de sahiptir. Örneğin, normal bir tefin kasnağı, 20 ile 40 santimetre aralığında değişen bir çapta olmaktadır. Kasnağın eni ise, 4 ile 6 santimetre arasında değişebilmektedir. Bu kasnağa, ince bir deri örtü, bir ya da iki yerinden olmak kaydı ile gerdirilmektedir. Tefin kullanım alanına, amacına ve kullanılacağı kültür özelliklerine göre etrafına ziller de takılabilmektedir.
Avrupalı milletler, Araplar"dan gördükleri bu müzik aletine kendi dillerinde “tambour” veya “basque” isimlerini vermişlerdir. Araplar"dan yayılma süreci, İspanyollar"ın bu aleti Avrupa"ya sokması ile başlamıştır. Tefin daha büyük olanlarına, “daire” denilmektedir. Trakya"da bu isim, “dare” şeklini almıştır. Elin parmakları ile çalınarak ritm tutturulan, vurmalı özelliğinin yanı sıra bir ritm aleti olan tef, zaman zaman “tarande”, “çingene” ve “acem” gibi isimlerle de anılmaktadır. Anlatılanlara göre, teften alınan en güzel ses, kasnağa gerilen derinin oğlak derisi olması ile sağlanabilmektedir. Oğlak derisi haricinde, başka hayvan derileri de tefin kasnağına gerdirilebilmektedir. Tef kasnağının üzerine, çeşitli şekillerde süslemeler de yapılabilmektedir. Bu şekilde tefin değeri artırılmakta, tefe görsellik ve estetik katılmaktadır. Çeşitli ağaçlardan yapılan kaplamalar ya da fildişi ve sedef kökenli işlemeler, bu tip süslemelere örnektirler.
Günümüzde, özellikle kırsal alanlardaki kına geceleri ve düğünlerde kullanılan tef, zilli tef ve zilsiz tef olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. El ile tutularak havaya kaldırılan ve bu şekilde hem vurularak, hem de sallanarak çalınan tef, eğer zilli ise, sallandığı her saniye de ritmli şekilde zil sesi çıkartmaktadır.