Şanlıurfa Şehit Aileleri Derneği Başkanı Mehmet Yavuz;  Suruç"lu Hemşerimiz Ünlü Moda tasarımcısı Çoban Stlist Mustafa Şahin Derneğimizi Ziyaret Etti Ziyaretlerinden Dolayı Kendilerine Teşekkür Ederim. Dedi

Daha önce Şanlıurfa Balıklıgöl"de ve Türkiye'nin en büyük Arkeoloji Müzesi olan Şanlıurfa müzesinde defileler düzenleyen Şanlıurfa"lı ünlü moda tasarımcısı “çoban stilist” lakaplı Mustafa ŞAHİN en son yaptığı röportajda;  Çocukluğum Şanlıurfa Siverek"e bağlı Hamo köyünde geçti. Köyden uzak, tarlaların içinde bir kulübede yaşıyorduk. Babam çiftçilikle uğraşıyordu. 8 kardeşin en küçüğüyüm. İlkokul ikinci sınıfta bir şeyler çizmeye başladım. Öğretmenlerim, “Nedir bunlar, sen ne çiziyorsun?” dediler. Gelinlik çiziyordum. Hatta bazı çizimlerimi satıp para da kazanıyordum. İlkokul 5"inci sınıftan sonra okuyamadım. Televizyonda gördüğüm mankenlerin üzerindeki giysileri çizmeye başladım. İlkokul bittikten sonra yazları ekine gidiyordum. Hem sulama hem çobanlık yapıyordum. Kağıt bulamazsam pantolonuma, elime, avucuma ya da taşlara çiziyordum. Koyunlar otluyor, ben çiziyorum, öyle geçiyordu... ¦ Aileniz, çevreniz ne diyordu bu duruma? Bu çocuk normal değil, deli diyorlardı. Beni bayağı deli zannediyorlardı.Demez olurlar mı? Ama gel de dinle. Aile tekstilci nedir bilmiyor, çizdiklerime bir anlam veremiyorlardı.Abiye de var, mini eteği de, büstiyeri de, pantolonu da vardı çizimlerde. Anneme yıllar sonra, “Bana çocukluğumu anlatır mısın?” dedim. “Boya veren çiçekleri koparıp çizdiğin kıyafetleri, giydiğin kıyafetleri boyardın. O kadar zevkliydin ki kumaşçıya giderken seni de yanıma alıyordum, sen bana seçiyordun” diye anlattı.16-17 yaşında artık stilist nedir biliyordum. Televizyondan öğrendim. Bir gün televizyonda bir ilan gördüm. Genç stilistler aranıyor deniliyordu. Ama başvurulacak adresi kaçırdım. İnanın üç gün boyunca televizyonun başında gözümü kırpmadan oturdum ki o ilan yine çıksın, adresi alıp çizimlerimi yollayayım diye. Bir yandan da tarlayı sulamam lazım, başında duramadığım için suyu ayarlıyorum, eve geliyorum televizyon başına adres almak için oturuyorum. Sonra çıkıp bakıyorum, sular içinde kalmış. Ayaklarım çamur içinde eve dönüyorum. aruk Saraç gazetede görmüş beni İstanbul"a çağırdı. Annem evlilik yüzüğünü bana verdi; “Satıp İstanbul"a gidersin” dedi. O parayla geldim. Para kazanınca anneme yüzük aldım. Faruk Ağabey bana, “Bir çizim yap” dedi. Yaptım, “Sınıfı geçtin, dünyanın en ünlü modacılarıyla yarışırsın” dedi. 2002"de keşfedildim. 22 yaşındaydım. Basın çok ilgi gösterdi, ana haberlere çıktım. Çok yol katedeceğime inandım.Köydekiler, televizyonda seyredince ne yaptılar? Annem sevinçten ağladı. Babam bana inanmıyordu; Allah rahmet eylesin. Defilemi göremedi. Bir süre Osmanbey"de çalıştım, bazen paramı alamadım, sıkıntılar çektim. Aldığım davetler üzerine Kuveyt"e, Bahreyn"e, Dubai"ye, Hindistan"a gittim, oralarda çalışmalarım oldu. En son Hong Kong"da 'Mega Life" adlı büyük bir firma için 1 yıl çalıştım. Ama Çin"i sevemedim ve Urfa"ya dönüp yıllar önceki hayalimi gerçekleştirdim. Urfa Balıklıgöl"de bir arkadaşımla yürürken, “Burada ünlü mankenlerin kıyafetlerimi sunduğu bir defile yapacağım” demiştim. O da, “Sen mi?” demişti, hayret içinde. Çin"den döndüm, Urfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba"ya gidip bu isteğimi söyledim; “Tamam Çoban” dedi. Ve ilk defilemi Urfa"da yaptım. Tuğba Özay, Tuğba Altıntop, Ece Gürsel podyumda benim yaptığım kıyafetleri sundular. Aysu Baceoğlu keçeden yaptığım gelinliği sundu. Alis Harikalar Diyarı"nda gibiydim. Bana inanmayanlar alkışladılar. Semra Özal, İsveç Başkonsolosu, Gönül Yazar izleyenler arasındaydı. Hülya Avşar, Demet Akalın, Esra Ceyhan, Ebru Destan, Ebru Yaşar, Nur Ertürk"e kıyafet hazırladım.dedi.

 

 

 

 

 

 

Editör: Yusuf Güler