Hızar; . Eğer hayatta bir şeyler yolunda gidiyorsa bizler keşif ve merak duygusuyla yapmaya çalıştığımız şeyi, sevdiğimiz şeyleri yapmak için istek hissediyoruz kendi iç dünyamız da. İstek yoksa eğer bakılması gereken kısım isteği neyin yok ettiği ya da neyin azalttığı bunu anlayabileceğimiz yerde aslında çocuğa bunları sorarak, bu konuda ondan bilgi alarak onlara yardımcı olmaya çalışabiliriz.
            Aslında 3 aylık süreç içerisinde belki yapabileceğimiz şeyler kısıtlı gibi görünüyor ama kendimize yönelik şeyler konusunda bize yardımcı olacağını düşünüyorum yaz tatillerinin.  Burada şuna bakmak gerekiyor sanırım, hayatın içerisine ne katabilirim? Neler deneyebilirim? Az önce keşif ve merak duygusundan bahsettik, keşif ve merak duygusu sadece eğitim ve öğretim hayatında değil, hayatın her alanında var.
            Aslında şöyle ki insan adapte olabilen bir canlı, adapte olabiliyoruz hava koşullarına, hava durumlarına, hayatın kendisine adapte olabiliyoruz. Bu adaptasyon becerimizi de geliştirmemiz gerekiyor, bunun için de bize fırsat veren bir durum evet, gerçekten çok sıcak olabiliyor.
         Benim gözlemlemiş olduğum kadarıyla ailelerin kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor, ben bunu neden istiyorum? Bunun pek çok cevabı olabiliyor bazen aileler yaşayamadıkları hayatı çocuklarının yaşamasını ya da onların bitiremedikleri işleri çocuklarının gelecekte bitirmelerine yönelik istekleri olabiliyor. Ya da verdikleri emeklerin karşılığını görmek istiyorlar, elalem, komşu benzeri durumlar da rezil olabileceklerini ya da kötü hissedebileceklerini düşünebiliyorlar, bazen aileler felaket senaryoları yazabiliyor, kendi felaket senaryolarının içerisine çocuğu katabiliyorlar.
           Aileler ve çocuklar arasında bir etkileşim var, çocuklarınız hayatta kalabilmek için ailelerine çok ihtiyaç duyabiliyor, daha doğrusu duyuyorlar, insan yavrusu anne ve babasına ihtiyaç duyan bir canlı çeşididir. Bu anlam da bizlerin onu koşulsuz sevmesi ve koşulsuz olarak kabul etmesi gerekiyor.

SİZİ TANIYABİLİRMİYİZ ?
Psikolog Özlem HIZAR

YAZ TATİLİ SÜRECİNDE ÖĞRENCİLERİN VELİLERİNE DÜŞEN GÖREVLER NEDİR?

Aslında şöyle belirtmek gerekiyor, çocuklar doğuştan gelen bir motivasyona sahiplerdir aslında doğuştan hepimiz bir motivasyona sahibiz. Hayata karşı keşif ve merak duygusuna sahibiz bunun içerisin de eğitim ve öğretim durumu da geçerli ama zaman içerisinde büyürken keşif ve merak duygumuzu kaybediyoruz. Bu nokta da velilerin yapması gereken ilk şey, bu keşif ve merak duygusunu çocuğun nasıl yetirdiğini, nasıl eğitim ve öğretim hayatına uzaklaştığını, motivasyondan önce yapmamız gereken şu. Biz ne yapıyoruz da bu çocuk eğitim ve öğretim hayatında ki keşif ve merak duygusundan uzaklaşıyor? Öncelikle kendimize bu soruyu sormamız gerekiyor, biz bu çocukların hayatlarıyla ilgili verdiği kararlardan onların yanında duruyor muyuz ya da onlarla gerçekten ilgileniyor muyuz? Vakit geçirebiliyor muyuz? Hayatı merak etmeleri yönünde onları her alanda destekliyor muyuz diye bakmaları gerekiyor. Eğer bu bakışı yapabildiklerini düşünüyorlarsa, burada bir problem yoksa bu anlam da çocukla bunları konuşmaları gerekiyor ama konuşma kısmında da öfkeden ya da çocuğu korkutmaktan ya da tehdit etmekten ziyade hayatta nelerin yolunda gitmediğini. Eğer hayatta bir şeyler yolunda gidiyorsa bizler keşif ve merak duygusuyla yapmaya çalıştığımız şeyi, sevdiğimiz şeyleri yapmak için istek hissediyoruz kendi iç dünyamız da. İstek yoksa eğer bakılması gereken kısım isteği neyin yok ettiği ya da neyin azalttığı bunu anlayabileceğimiz yerde aslında çocuğa bunları sorarak, bu konuda ondan bilgi alarak onlara yardımcı olmaya çalışabiliriz. Yapabileceğimiz şeyler konusunda yardımcı oluruz, yapamayacağımız şeyler konusunda çocukla iş birliğine gidip makul bir çözüm oluşturabiliriz. Bu anlam da keşif ve merak duyguları canlandıkça çocukların zaten ders çalışmakla ilgili çok problemleri olacağını düşünmüyorum. Her çocuk aslında hayatı keşfetmek ister bu eğitim ve öğretim alanında da böyle ama hayatımız da yaşadığımız bir takım sorunlardan sonra ne yazık ki bunları, bu duyguları kaybediyoruz. Bunu canlandırmak için çocuklarla iş birliğine gitmek de fayda var.

YAZ TATİLİNİ ÖĞRENCİLER NASIL GEÇİRMELİ?

Aslında 3 aylık süreç içerisinde belki yapabileceğimiz şeyler kısıtlı gibi görünüyor ama kendimize yönelik şeyler konusunda bize yardımcı olacağını düşünüyorum yaz tatillerinin.  Burada şuna bakmak gerekiyor sanırım, hayatın içerisine ne katabilirim? Neler deneyebilirim? Az önce keşif ve merak duygusundan bahsettik, keşif ve merak duygusu sadece eğitim ve öğretim hayatında değil, hayatın her alanında var. Ve bu duygu beni nereye doğru götürüyor? Beni nereye götürebilir? Başka neler denemek istiyorum? İçimden gelen şeyler nelerdir? Çok büyük şeyler olmayabilir, bazen bir kurs yardımıyla çözülebilir, eğitmen yardımıyla halledilebilecek şeyler olabilir, bu bazen daha farklı şeyler olabilir. Bisiklet sürmek de hayatı keşif ve merak yoluyla keşfetmektir aslında, bir spor dalında gelişmekte aynı şekilde, bunlardan hangisine yönelik ilgimiz ve arzumuz varsa bunlarla denemeye gidilebilir. Bunun dışında da kendimizi değerlendirmek için, eksiklerimizi giderebilmek için uzun bir zaman dilimi bu anlamda da çocukların ya da öğrencilerin yardım alabileceklerini düşünüyorum, bu anlam da kendilerine dönebileceklerini düşünüyorum.

SICAK HAVALARIN ÖĞRENCİLER ÜZERİNDE Kİ ETKİSİ NEDİR?

Aslında şöyle ki insan adapte olabilen bir canlı, adapte olabiliyoruz hava koşullarına, hava durumlarına, hayatın kendisine adapte olabiliyoruz. Bu adaptasyon becerimizi de geliştirmemiz gerekiyor, bunun için de bize fırsat veren bir durum evet, gerçekten çok sıcak olabiliyor. Bir taraftan bir şeyler yapma arzumuz, eyleme geçme arzumuz hareketlenebiliyor bu süreçte, benim önerim en azından hayatı hava durumuna göre yeniden organize etmekte fayda var. Öğlen saatleri çok sıcak olabilir, bir şeyler yapmak istemini daha serin saatlere ertelemek, bundan vazgeçmek değil. Bugün çok sıcak ben bir şey yapmak istemiyorum demekten daha ziyade günlük hayatı şartlara göre organize edebilme becerisini kazanabilmemizi sağlayan bir şey bana kalırsa.

AİLELERİN BU KONUDA YAPMIŞ OLDUĞU HATALAR NELERDİR?

Benim gözlemlemiş olduğum kadarıyla ailelerin kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor, ben bunu neden istiyorum? Bunun pek çok cevabı olabiliyor bazen aileler yaşayamadıkları hayatı çocuklarının yaşamasını ya da onların bitiremedikleri işleri çocuklarının gelecekte bitirmelerine yönelik istekleri olabiliyor. Ya da verdikleri emeklerin karşılığını görmek istiyorlar, elalem, komşu benzeri durumlar da rezil olabileceklerini ya da kötü hissedebileceklerini düşünebiliyorlar, bazen aileler felaket senaryoları yazabiliyor, kendi felaket senaryolarının içerisine çocuğu katabiliyorlar. Bu anlam da ailenin önce şu soruyu sorması gerekiyor, bu başarı çocuğum için önemli bir şey, onun hayatı için önemli bir şey ama beni neden öfkelendiriyor? Başarısı ya da başarısızlığı neden bu kadar beni mutlu ediyor ya da neden bu kadar öfkelendiriyor? Ya da istediğim şey olmadığı zaman neden bu kadar öfkeleniyorum ya da mutlu oluyorum istediğim şeyler olduğu zaman. Bu sorunun cevabını verebilmemiz gerekiyor öncelikle çünkü çocuklar bizden bağımsız bireyler ve istedikleri hayat bizimkinden farklı olabiliyor. Ama sonuçlar bizim istediğimiz gibi gelmediği zaman öfkelenebiliyoruz, kızabiliyoruz, küsebiliyoruz, dönüp kendimize sormamız gerekiyor ben şuan neden öfkelendim? Ben şuan neden kızdım? Ben şuan neden üzüldüm? Tabi üzülebiliriz, öfkelenebiliriz ama her şeyin bir sınırı olduğu gibi bu duyguların da bir düzenlemesi olması gerekiyor, düzenlenmiş bir şekilde ortaya çıkması gerekiyor. O yüzden kendilerine öncelikle şu soruyu sormaları gerekiyor, ben bu başarıyı neden istiyorum? Eğer bu cevap çocuğumun hayatı için, onun için, meslek sahibi olabilmesi için vs. gibi bir cevapsa o zaman burada ki durum şuna dönüşüyor, neden öfkeleniyoruz ki? Bu beceriyi kendisi zaten hayat içerisinde kazanacak. Ama biz başka bir şey istiyorsak eğer arka plan da belki fark etmediğimiz o zaman farklı tepkiler verebiliyoruz, ailelerin kendilerinin ne istediklerinden çok çocuklarının beklentilerine dönmeleri gerektiğini düşünüyorum.

SON OLARAK NELER EKLEMEK İSTERSİNİZ?

Aileler ve çocuklar arasında bir etkileşim var, çocuklarınız hayatta kalabilmek için ailelerine çok ihtiyaç duyabiliyor, daha doğrusu duyuyorlar, insan yavrusu anne ve babasına ihtiyaç duyan bir canlı çeşididir. Bu anlam da bizlerin onu koşulsuz sevmesi ve koşulsuz olarak kabul etmesi gerekiyor. Böyle yaparsan seni severim, böyle yapmazsan sevmem, böyle yaparsan şöyle olur gibi değil de ne olursa olsun seni severim, ne olursa olsun senin yanındayım, ne yaparsan yap seninle birlikteyim. Zaman içerisinde bazen sana karşı olabilirim, aynı şeyleri düşünmeyebiliriz, benden farklı düşünebilirsin ama tüm bunların sonunda ben yine de seninle birlikteyim ve senin yanında olacağım. Eğer biz çocuklarımıza bu mesajı verebiliyorsak ama bu mesaj sadece sözlerimizle, cümlelerimizle ortaya çıkan bir şey değil bunu hissederek, gerçekten böyle olarak düşünüyorsak, gerçekten böyle olarak hissediyorsak çocuklarımız bu güvenle çok rahat hareket etmeye başlayacaktır. Bütün hayatlarını bir güven içerisinde geçirecekler o yüzden bu çocuklar hep daha başarılı oluyorlar, hep daha hayattan keyif alarak yaşıyorlar, istedikleri meslekleri, istedikleri kariyer planlarını yapıyorlar. Ya da istedikleri partnerleri, kendileri için keyif verisi partnerlerle görüşebiliyorlar, evlilik gerçekleştirebiliyorlar, hayata merak ve keşif duygusuyla canlı bir şekilde koşuyorlar. Ama eğer bunu hissetmiyorlarsa her zaman kendilerini çok güvensiz olarak hissediyorlar ve bu onların hayatında eksikliklere sebep oluyor, çocuklarımıza her zaman yanlarında olacağımıza dair o mesajı verebilmeliyiz, o mesajla birlikte hareket edebilmeliler onlar da.
BİZE ZAMAN AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
Ben teşekkür ederim.