​​​​​​​

1 Mayıs, biz emekçilerin birleşerek sömürüye, adaletsizliğe, güvencesizliğe ve yoksulluğa karşı sesini yükselttiği gündür.
Aynı zamanda, işçi sınıfının mücadele ederek elde ettiği kazanımları, kararlılığı ve dayanışmasıyla anlamlı kıldığı bir gündür.

Biz işçiler; dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce ayrımı gözetmeksizin, emek gücüyle yaşam mücadelesi veren insanlar olarak, ortak taleplerimizi yüksek sesle dile getirmek için bugün bir kez daha alanlardayız.
Bugün olduğu gibi ülkemizin diğer şehirlerinde ve dünyanın birçok yerinde, bizlerle aynı kaderi paylaşan emekçiler, hak ve özgürlük talepleriyle meydanlardalar.

Bizim kaderimiz ortak.
Biz, insanca çalışmak ve insanca yaşamak istiyoruz.
Taşeronda, güvencesiz, kuralsız çalışmak; ucuz iş gücü olmak, iş kazalarında can vermek istemiyoruz.
Bizler, alın teriyle haram lokma yemeden yaşam mücadelesi verenleriz. Tüm insanların refah ve huzur içinde kardeşçe yaşadığı bir dünya hayal ediyoruz.

Bugün burada “Ekmek, Barış, Özgürlük” sloganıyla bir araya geldik.
Ekmeğin hakça bölüşümünün mücadelesini veriyoruz.
İşin ve ekmeğin olmadığı bir yerde, sosyal barışın da olmayacağını biliyoruz.

Emeğin baş tacı edildiği, her alanda demokrasinin geçerli olduğu bir düzen istiyoruz.
Kıdem tazminatımıza el uzatılmasına, haksız yere işten çıkarmalara, açlığa ve sefalete mahkûm bırakılmaya, sendikasızlaştırmaya, güvencesizleştirmeye, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına ve topyekûn hayatımızın karartılmasına karşı alanlardayız.

Eşitliği, barışı, kardeşliği ve özgürlüğü ülkemizde ve tüm dünyada egemen kılacak güç bizleriz.
Tüm kurum ve kurallarıyla demokrasi, ancak bizlerin mücadelesiyle sağlanabilir.
Bugün mücadele azmimizi bir kez daha haykırmak için buradayız.

1 Mayıs 2025’te, emekçilerin yüzlerce yıl süren mücadeleler sonunda elde ettiği haklar ellerinden alınmak isteniyor.
Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik özelleştiriliyor; sosyal devlet ortadan kaldırılarak, yerine paranın egemen olduğu bir düzen kurulmak isteniyor.

Denetimsizliği, kuralsızlaştırmayı ve esnekleştirmeyi öneren bu politikalara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma koşulları, sosyal adalet, eşitlik, kardeşlik, barış ve özgürlük için her zamankinden daha kararlı şekilde mücadele edeceğiz.

1 Mayıs’ta alanlardan bir kez daha sesleniyoruz:
Ortak geleceğimizi birlikte ve barış içinde belirlemeliyiz.
Toplumda ayrışma riski ortadan kaldırılmalı, kardeşlik bağıyla bu ülkenin tüm kesimleri ortak akıl çerçevesinde bir yol haritası belirlemelidir.

Ülkemizin çalkantılı siyasi tarihinde, darbelerden ve muhtıralardan en fazla etkilenenler biz emekçiler olduk.
Darbelerde en büyük hak kayıplarını yaşayan da yine emekçilerdi.

Emekçiler, darbelerin en büyük düşmanı; demokrasinin en büyük dostudur.
Tam demokrasinin sağlandığı ortamlar, işçi hak ve özgürlüklerinin yaşama alanıdır.

Savaşların olduğu yerde insan haklarından söz edilemez.
Gazze’de süren insanlık dışı saldırılara karşı sessiz kalmayacağız.
Kadınların, çocukların, sivillerin katledildiği bu vahşete karşı “Dur!” diyoruz.
Biz emekçiler, savaşın değil barışın tarafındayız.
Savaş değil barış, yıkım değil dayanışma, ölüm değil yaşam istiyoruz.

Hukukun üstünlüğü ilkesi, biz emekçilerin sürdürdüğü mücadelenin temelidir.
TÜRK-İŞ olarak bu ilkeye hep sahip çıktık.
Tüm işlemlerin hukuk ve demokrasi içinde yürütülmesini savunuyoruz.
Basın özgürlüğü, demokratik yapının güvencesidir.

İktisat politikalarının temelinde insan ve istihdam olmalıdır.
Güvenceli ve insan onuruna yaraşır iş koşulları bir ayrıcalık değil, en temel insan hakkıdır.

Kadınlar toplumsal yaşamın her alanında yer almalıdır.
Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı sağlanmalı, mobbing ve taciz son bulmalıdır.

Taleplerimiz nettir:

  • Taşeron işçiler kadroya alınmalı, sendika ve toplu sözleşme hakları verilmelidir.

  • Staj ve çıraklık mağdurlarının emeklilik sorunları çözülmelidir.

  • Geçici işçilik uygulamaları sona erdirilmelidir.

  • İş cinayetleri önlenmelidir.

  • Kayıt dışı çalışma sona erdirilmelidir.

  • Kıdem tazminatı tartışmaya açılmamalıdır.

  • Asgari ücret aile temelli hesaplanmalı, geçim düzeyine uygun olmalıdır.

  • Vergi adaletsizliği giderilmelidir.

  • 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçilerin sorunları çözülmelidir.

  • Kamu toplu iş sözleşmeleri emekçilerin taleplerini dikkate almalıdır.

  • Engelliler için yasal ve fiili düzenlemeler yapılmalıdır.

  • Genç işsizliğe çözüm bulunmalı, nitelikli eğitim ve istihdam sağlanmalıdır.

  • Doğal alanlar ranta kurban edilmemeli, tarım alanları korunmalıdır.

TÜRK-İŞ olarak sesleniyoruz:
Artık bu gidişe hep birlikte “DUR” diyoruz.
Biz; sosyal adalet, eşitlik ve refah istiyoruz.
Tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır yaşam koşulları ve sendikal haklar istiyoruz.
Özgürlükçü, adil, barış içinde bir ülke ve dünya istiyoruz

Kaynak: HABER MERKEZİ