İstanbul’da yaşayan Abdullah Çambaran, ikinci kez ziyaret ettiği Şanlıurfa’nın tarihi ve kültürel zenginliklerine hayran kaldığını ifade etti. Balıklıgöl’ün hikâyesinden Göbeklitepe’ye, Harran’daki geleneksel evlerden Urfa mutfağına kadar pek çok detaya değinen Çambaran, herkese Şanlıurfa’yı ziyaret etmeleri çağrısında bulundu.

Göbeklitepeye Ziyaret

“Balıklıgöl hem tarihi hem manevi bir yer”

Balıklıgöl’e küçük yaşlarda bir kez geldiğini ve ikinci gelişinde daha farklı bir deneyim yaşadığını belirten Çambaran, şunları söyledi:

“Balıklıgöl’e ikinci gelişim. Daha önce gelmiştim ama çok küçüktüm. Şimdi tekrar görmek istedim ve gerçekten çok etkilendim. Burası hem tarihi hem de kültürel olarak çok değerli bir yer. Herkesin gelip görmesini tavsiye ederim.”

“Nemrut’un ateşi suya, odunları balığa dönüşmüş”

Balıklıgöl’ün taşıdığı manevi değere de değinen Çambaran, bu eşsiz mekanın hikâyesine dikkat çekti:

“Rivayete göre Nemrut, Hz. İbrahim’i yakmak istiyor ve Urfa Kalesi’ne astırıyor. Ancak mucizevi bir şekilde ateş suya, odunlar ise balıklara dönüşüyor. Hz. İbrahim de bugünkü makamının bulunduğu yere düşüyor. Bu nedenle burası hem tarihi hem dini açıdan çok özel bir yer.”

“Göbeklitepe ve Harran mutlaka görülmeli”

Şanlıurfa’nın sembollerinden olan Göbeklitepe ve Harran’daki konik evleri de ziyaret eden Çambaran, bu bölgelerin dünya tarihi açısından çok önemli olduğunu vurguladı:

“Göbeklitepe gerçekten çok etkileyici. İnsanlık tarihinin en eski tapınak alanı olmasıyla eşsiz bir yer. Harran’daki kümbet evler ise bambaşka bir kültürel miras. Herkesin bunları yerinde görmesi gerekir.”

“Urfa’nın yemekleri ayrı bir dünya”

Şanlıurfa’nın sadece tarihî değil, gastronomik açıdan da zengin olduğunu ifade eden Abdullah Çambaran, sözlerini şöyle tamamladı:

“Urfa yemekleriyle de ayrı bir şehir. Buraya gelenler mutlaka yöresel lezzetleri tatmalı. Şanlıurfa’yı keşfederken bir yandan da bu lezzetlerin tadına bakmak gerekiyor. Herkese buradan huzurlu, sağlıklı, mutlu bir hayat diliyorum.”

GÖBEKLİTEPE

Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında, yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş görüş alanına hâkim bir konumda yer almaktadır.Göbeklitepe, günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenen, henüz avcı ve toplayıcı tarzda yaşam süren insanların yarattığı bir inanç merkezidir.Arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden olan Göbeklitepe’yi önemli kılan etkenlerden biri, günümüzden 12.000 yıl önce henüz yerleşik hayata geçmemiş avcı, toplayıcı yaşam süren insanların, hiçbir alet ve makine kullanmadan, çakmak taşlarıyla, sadece insan gücüne dayalı olarak Göbeklitepe’yi inşa etmesidir. Göbeklitepe, yıllardır tarih derslerinde öğretilen "göçebe toplulukların tarımı öğrenerek yerleşik hayata geçtiği" tezini çürütmüştür. Yerleşik hayata geçişin çiftçilik ve hayvancılığın ortaya çıkışıyla birlikte gerçekleştiği düşünülürken, avcı ve toplayıcı toplulukların Göbeklitepe gibi dini merkezlerde bir araya gelmelerinin sonucunda yerleşik hayata geçildiği görülmüştür. Kalabalık toplulukların ibadet merkezine yakın olma arzusu ve çevrede bu toplulukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde yeterli kaynak bulunmamasından dolayı insanlar tarıma yönelmişlerdir.Göbeklitepe, Malta’da bulunan tapınaktan yaklaşık 6.500, Stonehenge'den 7000 ve Mısır Piramitlerinden ise 7500 yıl daha eskiye dayanmaktadır. Göbeklitepe’yi diğer anıtsal yapılardan farklı kılan en önemli özellik gönümüzden 12.000 yıl önce inşa edilmesinin yanı sıra, alanda bulunan dikili taşların çok belirgin bir şekilde insanı sembolize etmesidir.Göbeklitepe ayrıca Neolitik dönem insanın gelişkin sembolik dünyalarını yansıtması, insanın yaratıcı dehasının üst düzeyde temsilcisi olması, alanda bulunan insan ve hayvan heykellerinin ve taş ustalığının günümüz heykel tıraşlarını ve sanatçılarını kıskandıracak düzeyde ustaca yapılmış olması ve en önemlisi de insanların bu ibadet alanını 1000 yıllık bir kullanımdan sonra tekrar dönüş ve koruma duygusunu ön planda tutarak kendi elleriyle kapatmış olmasıdır.2011 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alan Göbeklitepe 2018 yılı temmuz ayında Bahreyn’de düzenlenen 42. Dünya Mirası Toplantısında Türkiye’den 18. varlık olarak UNESCO Dünya Mirası Listesine alınmıştır.

Göbeklitepe pek çok yeni bilginin açığa çıkmasını sağlasa da buluntularla ilgili hala çözülemeyen sorular bilim adamlarının kafasını kurcalamaya devam ediyor. Bu tapınakları yapanların kimler olduğu, Ağırlıkları 60 tonu bulan sütunların buraya nasıl taşındığı ve dikildiği, üstlerinin tonlarca toprak ve taş ile örtülerek neden gömüldükleri, tapınakların amacının tam olarak ne olduğu cevaplanmayı bekleyen ve muhtemelen yıllarca sürecek araştırmaları gerektirecek gizemler. Kesin olan tek şey tüm bu araştırmaların insanlık tarihine katkı yapmaya ve şimdiye kadar yazılanları tamamen değiştirmeye devam edeceği.

Göbeklitepe'ye nasıl gidilir?

Şanlıurfa şehir merkezinde bulunan Abide durağından Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesine ait otobüslerle Göbeklitepe ören yerine gidebilir.

Kaynak: ŞANLIURFA GAZETESİ