BÜTÜN MESLEKLER DE OLDUĞU GİBİ BİZDE DE BİR MESLEK ENFLASYONU SÖZ KONUSU.

              Doğan KIZILELMA Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada ;   Mesleğimi severek tercih ettim, tıp mesleklerinden birisinin olmasını istiyordum o yüzden Optisyenlikte tıp mesleklerinden sayıldığı için bu mesleği tercih ettim. Bu şekilde başladım ve bu şekilde meslek hayatıma devam ettim.   Mesleğimiz, göz sağlığını koruma anlamında öncelikli görevimiz insanlar ve bireysel toplumun göz sağlığını koruması ile ilgili alınması gereken tedbirlere öncülük etmek, bilgilendirmek, bu yönde kamuoyu oluşturup bilgilendirmek mesleğimizin en büyük ilkelerindendir. Göz ile ilgili olan diğer sağlık sorunları ile de kısmen ilgileniyoruz bu konuda bu da bizim görevimiz aslında.  Biz de teorik ve pratik eğitim olmak üzere 2 aşamadan oluşuyor meslek grupları olarak genel de teorik bilgiler, pratik eğitimi birbirlerini tamamlamak şeklinde oluşması gerekiyor. Zaten optisyenlik bölümünde olan öğrencilerimiz öncelikle 2 yıllık ön lisans mezunu oluyorlar, okullar da hem pratik hem de teorik eğitimlerini yaptıktan sonra 1 aylık optisyenlik stajı için mağazalarımız da eğitimlerini tamamlıyorlar bu şekilde. Bunun için deneyim çok önemli meslek olduğu için daha çok el becerisi gerektiren ve teknik bilgi gerektiren meslek grupların da birer bir 1 mağaza da en az 1 yıllık görev yaptıktan sonra insanların iş hayatına atılması daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.   Öncelikle şöyle söylemek istiyorum, bizim meslek kanunu 5193 sayılı meslek kanunu ve yeni yayınlanan bir meslek kanunuydu, 2005 yılında çıktı. Bundan önce ki meslek kanunu 1941 yılında ki meslek kanunuydu. Bunlar da şöyle bir fark var, eskiden Sağlık Bakanlığı belli periyotlar da sınav düzenler de ve bu sınavlar da başarılı olan kişilere sertifika verirlerdi. 2005 yılından sonra üniversitelere devredildi, bundan sonra ki programı YÖK yürütmektedir. Saha da aslında hem gözlükçüler var hem de optisyen meslek arkadaşlarımız var, şuan da mezun sayısı açıkçası baya arttı,  bütün meslekler de olduğu gibi bizde de bir meslek enflasyonu söz konusu. Gönül isterdi ki insan daha fazla planlama ile yönetebilsin meslek grupları olsun diğer branşlarda ki meslekler de aynı şekilde böyle işsizliğe bir katkı değil de istihdama yönelik projeler, programlar hazırlansın. Maalesef böyle bir eksiğimiz var, insan şöyle düşünüyor ben bu mesleğin okulunu okursam, bu mesleğe devam edersem işsizlik problemim çözülür diye düşünüyor. Ama bu gerekse eğitim fakültelerinde ki mezunların artması, diğer sağlık birimlerinde ki bölümlerinin artması ile birlikte öğrenci sayısında da büyük bir artış oldu. Bunu da destekleyecek bir istihdam politikamız maalesef yok, bu bizim en büyük aşılmazımız.
BUNDAN 15, 20 YIL ÖNCESİNE KADAR TABİ BÖYLE DEĞİLDİ, HER MESLEK MENSUBU MEZUN OLDUĞU ZAMAN KENDİ MAĞAZASINI AÇABİLİYORDU

        Kızılelma, Yüzde yüz iş garantisi olsu derlerse öyle bir yüzde yüz iş garantisi yok, bizim kamu da istihdamla ilgili problemlerimiz var. Sağlık Bakanlığının açmış olduğu kadrolar da şuan da optisyenlik yok ama bizim meslek kanunun da normal de optisyenlerin hastaneler de göz hekimleri ile birlikte göz teknisyeni olarak çalışma yetkisi var. Fakat bu kadro bakanlık tarafından açılmadığı için maalesef işsizlik devam ediyor, bizim meslek gruplarında da işsizlik devam ediyor. Bundan 15, 20 yıl öncesine kadar tabi böyle değildi, her meslek mensubu mezun olduğu zaman kendi mağazasını açabiliyordu. Yine kanun da kendi mağazasını açabiliyor ama birçok risk göze almak gerekiyor iş yeri açabilmek için tabi severek yapacaksa bu mesleği isteyerek yapacaksa bütün arkadaşlara önerebilirim. Ama bunun sonunda iş garantisinin de olmadığı herkesin bu konuda bilgi sahibi olmasını isterim.   Sektör olarak tabi her meslekte olduğu gibi bizim de problemlerimiz var, en büyük problemimiz tabi işsizlikle ilgili, iş olmayınca işletmelerin sürdürülmesi mümkün olmuyor. Satışların düşmesi bu konuda en büyük etkenlerden biri, insanların alım güçlerinin düşmesi bu birçok değişkene bağlı o yüzden şuanda meslek mensuplarımızın ciddi anlamda ekonomik kaygıları var.    Eczacılıkta olduğu gibi, diğer meslek gruplarında da var normal de il ve ilçede ki nüfus yoğunluğuna göre optisyenlik sayısının belirlenmesi işsizliği engelleyecek önlem olarak düşünüyorum.
         GÖZLÜK ALIRKEN NORMAL DE BİZİM ISO 12312/1 GÖZ VE YÜZ KORUMA STANDARTLARINA UYGUN OLMASI GEREKİYOR.

            Kızılelma; Gözlük alırken Normal de bizim ISO 12312/1 göz ve yüz koruma standartlarına uygun olması gerekiyor. Standartları en büyük belirleyici şartlardan biri UV ışınları, radyan değerleri ve trafikte kullanıp, kullanılmayacağını belirleyen standartlarımız var. Bunlar gerekse ticaret ve Sanayi bakanlığı gerekse sağlık bakanlığı tarafından denetime tabi olan ürünlerdir bunlar. Piyasa da satılan güneş gözlükleri ise daha çok bizim plastik dediğimiz ham maddeden, geri dönüşüm de toplanan naylonların ısıtılarak, belli bir şekilde vererek camlar elde ediliyor. Tabi bunların oranları yetersizdir daha çok aslında göze zarar vermiş oluruz çünkü normal de popinamız belli bir ışığı var. Diyelim ki siz gün içerisinde normal de güneşte gezerken popinanız küçülür yoğun ışıktan dolayı, siz piyasa da satılan sahte güneş gözlüklerini taktığınız zaman bir nevi beyni kandırmış olursunuz. Çünkü popina göze gelen ışığı azalttığı zaman popina büyür, hâlbuki cam yeteri kadar ışığı filtre etmemiş olur. Daha çok koyu camdan ziyade kendisi için, beynin hobilerine göre, beynin çalışma ortamlarına göre ideal olan kategoride ki camı önermek önemlidir. Bununla ilgili göz ve yüz sağlığını koruma özelliklerinden biri de daha çok bireyin maruz kaldığı ışık türüne göre güneş gözlüğünü önermek gerekiyor. Bunun yanında yüzün genişliğine göre, yüzün geometrik hatlarına göre, ten rengine göre gözlük önermemiz gerekiyor. Köşeli yüzlü olan bir insana siz kalkıp köşeli bir gözlük modeli önerirseniz yüzü olduğundan daha çok uzatmış olursunuz ki bu görsel anlam da tabi istenilen bir durum değil. Biz de yüzün geometrik hatlarına göre zıt duran önerilir, köşeli yüze yuvarlak modeller, yuvarlak yüze ise köşeli modeller önerilir. Yüz tipine göre 4 gruba ayırıyoruz bunları köşeli yüzler, oval yüzler, kalp dediğimiz yüz türleri normal de bunları 4 gruba ayırıyoruz. Bu yüz hatlarına uygun olan yuvarlak, köşeli, damla gibi yüze uygun olan modeli bu şekilde tamamlıyoruz.          Genel de optisyenlik mağazalarında satılan gözlüklerin yüzde yüz koruyucu UV özelliği var, bunun testleri var tabi her mağaza da. Diğer boyama camlar ise kategori 1, 2, 3, 4, olarak kullanılan camlar var. Bir kullanıcı tarafından ayırt edilmesi zordur bunun belli testleri vardır, UV ölçüm cihazlarımız var, UV ölçüm cihazlarından bunlar denetlenebiliyor. Biz normal de gözlüğü elimize aldığımız zaman bu gözlüklerin gerçekten orijinal olup olmadığını anlamak çok güçtür bu belli bir deneyimde sonra ancak sağlanabilecek bir durumdur. Bunun testleri optisyenlik mağazalarında UV ölçüm cihazları olan arkadaşlarımız var onlara gösterip test edebilirler normal de. Kişi zaten güneş gözlüğünü aldığı yeri bilir eğer bu seyyar satıcılarda satılan bir gözlükse veya optisyenlik mağazasının dışında herhangi bir mağazadan aldığı gözlükse o gözlük çok sağlıklı değildir, bunu denetleyen her hangi bir mekanizma yok.dedi.