Prof. Dr. Tuncay Dilci, dijitalleşmenin etkisiyle artan rol karmaşasının bireyleri dahili çöküşe ve intihara kadar sürükleyebileceğini belirterek, bunun yalnızca bireysel değil, toplumsal ölçekte de ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Günümüz dijital çağında bireylerin toplumsal, ailevi ve mesleki rollerinde yaşadığı karışıklık, uzmanlara göre ciddi bir toplumsal tehlikeye dönüşüyor. Rol karmaşasının insan psikolojisini derinden etkilediğini belirten uzmanlar, bu durumun yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeyde de şiddet, güven kaybı ve aidiyet sorunlarını beraberinde getirdiğini ifade ediyor.
Sanal kimliklerin ve dijital yaşam tarzlarının bireylerin gerçek hayat rolleriyle çelişmesi sonucunda kimlik çatışmaları, dahili bunalımlar ve depresyon vakalarının arttığı gözlemleniyor. Bireyin iş, aile ve arkadaş çevresindeki rollerini tanımlayamaması hem üretkenlikte düşüşe hem de sosyal barışın zedelenmesine neden oluyor.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Dijital Yaşam Enstitüsü Başkanı, Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Dilci, rol karmaşasının ülke, millet ve insanlık için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirterek, “Rol karmaşası yaşayan birey, hayattaki sınırlamalara ve rol belirsizliklerine karşı savunmasız kalıyor. Sosyal rol çatışması yaşayan kişi, kendi rolünü yerine getiremediği için toplumsal anlamda karmaşa yaşıyor. Bu durum toplum geneline yayıldığında şiddet, çatışma, depresyon ve hatta intihar vakalarına kadar uzanıyor” dedi.
“Ailedeki Otorite Zayıflaması, Sanallaşan İlişkilerle Ortaya Çıkıyor”
Prof. Dr. Dilci, sosyal rol çatışmasına düşen bireyin toplumsal anlamda karmaşalar yaşadığını ifade ederek, “Rol karmaşası ülkemiz, milletimiz ve insanlık için tehlike doğuracak çok önemli bir durum. Çünkü rol karmaşası yaşayan birey, rolleriyle ilgili sınır belirsizliğine karşı savunmasız kalmaktadır. Dijital yaşamın etkisiyle birey, iş, aile ve arkadaş ortamındaki rollerini anlamlandıramıyor. Bu da toplumsal düzeyde depresyon, şiddet ve dürtü bozukluklarına yol açıyor. Özellikle aile içerisindeki otorite zayıflaması, sanallaşan ilişkilerin yüzeyselleşmesiyle ortaya çıkıyor. Bu da samimiyet, içtenlik ve benlik beyanında sorunlara neden olmaktadır” diye konuştu.
“Toplumsal Düzeyde Güven ve Aidiyet Sorunu Oluşuyor”
Prof. Dr. Dilci, sanallaşan kişiliklerin karmaşık kimlik yapılarına yol açtığını belirterek, “İş hayatı rolleri ile özel yaşam arasındaki sınırların belirsizliği, bireyde aşırı dijital içerik tüketimine bağlı olarak sorunlar üretmektedir. Bu durum, güven ve aidiyet duygularında azalmaya neden olurken toplumsal güvenin ötesinde sosyal sermayede de azalmaya yol açmaktadır. Aile içi şiddet, travmalar ve çatışmalar da rol karmaşasından kaynaklanmaktadır” dedi.
“Rol Karmaşası Sosyal Barışı Zedeliyor”
Prof. Dr. Dilci, insanların sosyal medya ve sanal dünyadaki hâllerinin gerçek yaşamlarındaki davranışlarından farklı olduğunu belirterek, “Sosyal kimlikte otorite eğitimi almış bireylerin agresifleşmesiyle birlikte intihar, çatışma, şiddet üretimi ve melankolik bozukluklar artıyor. Rol karmaşası, sosyal barışı zedelemekte ve bireyin kimlik ile aidiyet problemleri üretmesine neden olmaktadır. Bu durum, iş yerinde performans düşüklüğüne ve toplumda gerginlik yaratan refleksif davranışlara dönüşmektedir. Sosyal medyadaki hâller ile gerçek dünyadaki davranışlar arasındaki fark büyüdükçe, rol ve kimlik çatışmaları da artmaktadır” ifadelerini kullandı.





