Saadet Partisi Şanlıurfa İl 7. Olağan Kongresi Gerçekleştirildi

Saadet Partisi'nin Şanlıurfa İl 7. Olağan Kongresi gerçekleştirildi. Kongrede, il başkanlığına Halil Yiğit seçilirken; il yönetim kurulu, il disiplin kurulu ve genel merkez büyük kongre delegeleri de belirlendi.

İl Yönetim Kurulu Asil Üyeleri şu isimlerden oluştu:
Abdulkadir Alioğlu, Haşım Kırgın, Abdulkadir Taş, Sedat Yaşar, Mühüttin Kaplaner, Mustafa Koç, Ali Anuk, Ömer Şeyhanlı, İmam Hasan Yaşarsoy, İsmail Çoban, Mehmet Adıyaman, Ahmet Çiçek, Mahmut Aktaş, Mustafa Bayar, Vedat Keşküş, İsmail Abuz, Şeyhisa Kosdaş, Vehebi Ayar, Süleyman Ceylan, İbrahim Çiftçi.

İl Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri ise şöyle belirlendi:
Mehmet Kuş, Cafer Özen, Kemal Polat, Mehmet Cengiz, Adem Doğan, Ahmet Çiftçi, Mehmet Sünbül, Arif Sürmeli, Salih Uslu, Mucahit Elmas, Şakir Güven, Burak Oktay, Hüseyin Anuk, Mehmet Şamadancı, Mahmut Keşküş, Nechmet Bahrioğulları, Mehmet Ali Alagöz, Mikail Demir, Muhammed Emir Keşküş.

İl Disiplin Kurulu Üyeleri de şu isimlerden oluştu:
Abdurrahman Men, Mehmet Yiğit, Ethem Akbaş, Mehmet Güneş, Yusuf Çiftçi, Mehmet Emin Şipak, Hacı Karadaş, İzzet Yazarsoy, Mehmet Kaya, Ömer Şeyhanlı.

Genel Merkez Büyük Kongre Delegeleri ise şu şekilde belirlendi:
Halil Yiğit, Ali Kaya, Ali Yaşar, Ramazan Yüksel, Fehmi Altaş, Aziz Şahapoğlu, Ahmet Yiğit, Hüseyin Güneş, İsmail Yazmacı, Yasin Kurt, Şeyhisa Kosdaş, Muhammed Yusuf Tokmak, Sedat Yaşar, Mahmut Koç, Abdulaziz Şengül, Mehmet Yiğit, Ahmet Çiftçi, Ali Anuk, İsmail Çoban, Fuat Keşküş, Ramazan, Mehmet Güneş, Hüseyin, Salih Şipak, Ethem Akbaş, Kasım Şaşkın, Hacı Karadaş, M. Hayri Kamalı, Mehmet Salih, Hasan Yavuz.

Kongre, partinin Şanlıurfa’daki çalışmalarını daha da güçlendirmek amacıyla verilen kararlılık ve birlik mesajlarıyla sona erdi.

Saadet1

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Şanlıurfa İl Kongresi'nde Konuştu: "Yeniden Dirilişin Adımını Atacağız"

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Şanlıurfa İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, "Bu medeniyetler başkentinde yeniden dirilişin, yeniden şahlanışın, yeniden Büyük Türkiye idealinin bir adımını daha atacağız," dedi. Arıkan, kongrenin sadece bir il kongresi olmadığını, Şanlıurfa'dan Saadet iktidarının müjdesini vermek için bir araya geldiklerini vurguladı.

Merhum Erbakan Hoca'dan emanet aldıkları bayrağı yere düşürmeden, eğmeden, bükmeden, kirletmeden daha da yükseğe taşıyacaklarını ifade eden Arıkan, Türkiye'nin Mezopotamya gibi bereketli topraklara sahip olduğunu belirtti. Bu toprakların inançla yoğrulmuş, ümitle harmanlanmış, şehit kanlarıyla mühürlenmiş mukaddes topraklar olduğunu dile getiren Arıkan, "Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın aynı sofraya oturduğu, aynı safta namaza durduğu, aynı kıbleye yöneldiği mukaddes topraklardır," sözleriyle birlik ve kardeşlik mesajı verdi.

Arıkan, "Burada kavga değil, kardeşlik büyür. Burada düşmanlık değil, dostluk filiz verir," diyerek coğrafyanın mayasında muhabbet ve birlik olduğunu vurguladı. Hiçbir köken ayrımı yapılmaması gerektiğini belirten Arıkan, Milli Görüşçüler olarak bu kardeşliğe asla halel getirmeyeceklerini ve bu birliği siyasi hesaplara feda etmeyeceklerini söyledi. Mezopotamya'nın Halil İbrahim Sofrası demek olduğunu ifade eden Arıkan, bu sofrayı yeniden kuracaklarını ve hiçbir insanın bu sofradan mahrum kalmayacağını belirtti.

"Yeni Bir Sayfa Açma Fırsatı Doğdu"

Ülkede yaşanan hadiselere değinen Arıkan, "Elli yıldır süren bir acının, elli yıldır süren bir ayrışmanın ardından, bugün yeni bir sayfa açılma fırsatı doğmuştur," dedi. Türk, Kürt, Arap, Fars halklarının bu coğrafyada yüzlerce yıl savaşmadan, çatışmadan birlikte yaşadığını hatırlatan Arıkan, hakkın üstün tutulduğu her dönemde barışın hüküm sürdüğünü, ancak çıkar odaklı düşünülmeye başlandığında kaos ve çatışmaların yaşandığını ifade etti.

İslam inancının kelime anlamının "barış" olduğunu vurgulayan Arıkan, tüm yeryüzünde haktan yana olmak ve barış için gayret göstermenin varlık sebepleri olduğunu söyledi. 1071'de Sultan Alparslan'ın ordusunda Kürt askerlerin olduğunu, Çanakkale'de birlikte kan akıtıldığını hatırlatarak, bu toprakların Türklerin ve Kürtlerin ortak vatanı olduğunu bildiklerini kaydetti.

"Terörsüz Türkiye Yeterli Değil, Yaşanabilir Türkiye İstiyoruz"

Milli Görüş hareketi olarak ilk günden itibaren Türk'üyle, Kürt'üyle bu milletin kardeşliğinin güçlü bir şekilde tesisi için çalıştıklarını ve terörün çözümü için büyük çabalar harcadıklarını anlatan Arıkan, "Akan kanın durmasına, şiddetin son bulmasına, siyasetin alanının genişlemesine, hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların kalkmasına vesile olacak her adım kıymetlidir," dedi. İktidarın şiddetin önüne geçmeye yönelik samimi çabalarını desteklemekten imtina etmeyeceklerini belirten Arıkan, terörün bittiği, insanların yeniden kucaklaştığı bir Türkiye için hep birlikte çalışacaklarını ifade etti.

Ancak iktidarın "Terörsüz Türkiye" tanımlamasının yeterli olmadığı kanaatinde olduklarını söyleyen Arıkan, asıl ihtiyacın "Yaşanabilir bir Türkiye" olduğunu vurguladı. Arıkan, yaşanabilir bir Türkiye'de terörün, kayyımın, şiddetin, gözdağı vermeye yönelik gözaltıların, kin ve nefret dilinin, inkâr ve asimilasyon politikalarının olmayacağını, annelerin ağlamayacağını, evlatların yitirilmeyeceğini dile getirdi. Hukukun üstünlüğünün, emeğe saygının, hakça paylaşımın olduğu bir Türkiye istediklerini ve devletin işleyişini kanun hükmünde kararnamelerin değil, adaletin belirlemesi gerektiğini belirtti.

PKK'nın silah bırakmasını, kendini feshetmesini olumlu bir gelişme olarak gördükleri gibi, iktidarın da baskı ve tahakkümden vazgeçmesi, ülkeyi şeffaf bir şekilde yönetmesi, TBMM'yi gerçek bir müzakere zeminine dönüştürmesinin aynı şekilde olumlu bir gelişme olacağını ifade etti. Arıkan, her zaman olduğu gibi "Yaşanabilir Bir Türkiye" için ellerini değil, gövdelerini taşın altına koymaktan tereddüt etmeyeceklerini söyledi.

"Gerçek Çözüm Ankara'dadır"

Bu sürecin sadece duygularla, hamasetle, propagandayla değil, sağduyu ve stratejik akılla yürütülmesi gerektiğini belirten Arıkan, "Bu topraklara barış, 'kan' akıtarak değil, 'ter' akıtarak gelecektir," dedi. Silahın bırakılmasının önemli olduğu gibi, milleti ayrıştıran zihniyetin de terk edilmesi gerektiğini vurguladı. Silahlarla birlikte, ülkeye ve bölgeye yönelik emperyal planların da tarihin çöplüğüne atılması gerektiğini söyledi. Gerçek çözümün Roma'da, Oslo'da, Londra'da, Washington'da değil; Diyarbakır'da, Urfa'da, Edirne'de, Trabzon'da, Ankara'da olduğunu dile getirdi.

Arıkan, "Kürt vatandaşlarımızın tek temsilcisinin 'PKK', sorunun tek muhatabının da 'iktidarmış' algısını değiştirmeliyiz," diyerek bu meselenin sadece AK Parti'nin, MHP'nin, DEM Parti'nin meselesi olmadığını, Türkiye'nin meselesi olduğunu belirtti. Teröre ödenen bedelin Aziz Milletin tümü tarafından ödendiğini ve bu sürecin nasıl yürütüldüğünü bilmenin başta şehit ve gazi aileleri olmak üzere 86 milyon insanın en tabii hakkı olduğunu söyledi.

Çözümün adresinin Ankara, makamının Gazi Meclis, temsilcisinin de Aziz millet olduğunu vurgulayan Arıkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sadece bu süreci ele almak üzere olağanüstü gündemle toplanması çağrısında bulundu. Vekillerin bu süreçle ilgili bilgisinin olmadığını belirten Arıkan, iktidardan varmak istediği hedefi toplumun her kesimiyle paylaşmasını, siyasi partileri düşman olarak görmekten vazgeçmesini, TBMM'yi gerçek bir müzakere zeminine dönüştürmesini, emperyalist baskılara boyun eğmemesini, hiçbir insanı ötekileştirmeden herkese kucak açarak memleketi yönetmesini ve uyarılarını can kulağıyla dinlemesini beklediklerini ifade etti.

Kardeşliğe inandıklarını ancak iktidarın iş tutuşundan dolayı tereddütleri olduğunu dile getiren Arıkan, muhalefeti terörle ilişkilendiren, montaj videolarla meydanlarda hedef gösteren, "Kandil'le pazarlık yapıyor," "İmralı'dan talimat alıyor" diye itham eden iktidarı eleştirdi. Tarihi ortak olanların kaderinin ve geleceğinin de ortak olduğunu belirten Arıkan, "Ya birlikte var olacağız, ya birlikte var olacağız," dedi.

Şanlıurfa'nın Potansiyeli ve Sorunları

Şanlıurfa'nın bereket, ilim ve medeniyet demek olduğunu ifade eden Arıkan, Milli Mücadele döneminde Urfalı kahramanların kazma ve küreklerle Fransızlara karşı koyarak İstiklal ve İstikbalden asla vazgeçilmeyeceğini cümle cihana ilan ettiklerini hatırlattı. Şanlıurfa'nın Türkiye'nin bir özeti olduğunu, toprağı, güneşi, genç nüfusu, tarihi ve kültürü olduğunu belirten Arıkan, ancak ne yazık ki refah, yatırım ve üretime destek olmadığını söyledi.

Urfalıların dertli olduğunu dile getiren Arıkan, çiftçinin perişan olduğunu, gençlerin iş bulamadığını, işçinin evini geçindiremediğini, esnafın zor durumda olduğunu, ev hanımlarının sofrasının küçüldüğünü anlattı. Şanlıurfa'nın potansiyeli ve çalışkan insanı olmasına rağmen hak ettiği yatırımı ve üretim desteğini alamadığını söyledi.

Doğum Hızı ve Uyuşturucu Sorunu

Şanlıurfa'nın yüksek doğum oranından gurur duyduklarını ifade eden Arıkan, Cumhurbaşkanı'nın en az üç çocuk çağrısına Urfalıların uyduğunu ancak iktidarın sözlerini tutmadığını belirtti. Şanlıurfa'da yeterli hastane, doktor ve sağlık yatırımı olmadığını, randevu almanın zor olduğunu, okulların dolu olduğunu, öğretmen ataması yapılmadığını dile getirdi. Çocuk başına beş bin lira destek denmesine rağmen bebek bezi, mama fiyatlarından ve hastane ücretlerinden haberleri olmadığını söyleyerek, iktidara "Urfalı kardeşlerim en az üç çocuk yaptı; peki siz bu çocuklar için ne yaptınız?" diye sordu. Cevabı da kendisi vererek, "Hiçbir şey yapmadınız," dedi.

Genç nüfusun fazla olmasından gurur duyduklarını ancak işsizlik oranının yüksek olduğunu belirten Arıkan, yaklaşık 100 bin kayıtlı işsizin olduğunu söyledi. İşsizliğin yanı sıra hemen hemen her haneyi yakan bir gerçekliğin de uyuşturucu olduğunu dile getirdi. Birçok ailede uyuşturucu bağımlısı olduğunu, envai çeşit uyuşturucunun köşe başlarında, okulların, hastanelerin önünde bile satıldığını ifade etti.

Arıkan, "Biz bu hale nasıl geldik? Hangi vicdan, gençlerin eriyip gitmesine sessiz kalabilir? Her köşe başında, ekmek satar gibi uyuşturucu satılmasını hangi hukuk, hangi ahlak kabul edebilir?" diye sorarak, bu işin de bir çetesi olduğunu savundu. Operasyonlar yapılmasına rağmen yerini daha güçlüsünün aldığını belirten Arıkan, İstanbul'da bir uyuşturucu fabrikasına yapılan baskını örnek göstererek, "Kimsenin kirasını ödeyemediği bir düzende, uyuşturucu fabrikaları nasıl ayakta durabiliyor?" diye sordu. Okuyan genç işsizken, emek veren işçi yoksulken, üretici bataktayken, uyuşturucu çetelerinin lüks araçları ve saray gibi evleri olduğunu dile getirerek, "Bu mudur Türkiye Yüzyılı? Bu mudur gençliğe değer vermek? Bu mudur hukuk devleti?" diye tepki gösterdi.

Bu düzeni kabul etmediklerini ve iktidarın cesaret edemediğini kendilerinin yapacağını belirten Arıkan, "Polis giremez denilen sokaklara, o mahallelere, biz gireceğiz; Saadet Partisi teşkilatları girecek. Ama silahla değil, merhametle. Tehditle değil, sevgiyle. Göstermelik çözümlerle değil, kararlılıkla ve sabırla!" dedi.

Gençler Neden Evlenemiyor?

Gençlerin işsizlik ve geçim derdine dikkat çeken Arıkan, Cumhurbaşkanı'nın "gençler evlensin" çağrılarını ve Diyanet'in bu konudaki hutbesini hatırlattı. Bu ifadelerin kıymetli olduğunu ancak gençlerin evlenemediğini vurguladı. Ortalama bir yuva kurmanın maliyetinin 500 ila 600 bin lira olduğunu, asgari ücretli bir gencin bu parayı biriktirmek için 2,5 yıl harcama yapmadan yaşaması gerektiğini söyledi. Mayıs 2025 itibarıyla bekar bir çalışanın yaşama maliyetinin 31.000 TL olduğunu, asgari ücretin ise 22.104 TL olduğunu belirten Arıkan, aradaki 9 bin liralık farka dikkat çekti. Kürsülerden "evlenin" çağrısı yapanların hangi gerçeklikte yaşadığını sorgulayan Arıkan, gençlerin evlenememesinin maddi imkânsızlıkların bir sonucu olduğunu ifade etti.

Sanal Bahis ve Kumar

Çaresizliğin gençleri bahis sitelerine, sanal kumarhanelere sürüklediğini dile getiren Arıkan, 1997'de Milli Görüş iktidarının kumarhaneleri kapattığını hatırlattı. Şimdi ise o canavarın tüm Türkiye'yi sardığını ve her gencin cebine rahatça girebildiğini, bunu engelleyecek tek bir adım atılmadığını söyledi. "Bir nesil 'emekle' değil, 'şansla' kazanmanın hayaline hapsedildi. Bu da sadece ekonomik bir sorun değil; ahlaki bir çöküştür," dedi. İçişleri Bakanlığı raporlarında intihar eden gençlerin borçlu gençler ya da bahis batağına düşen gençler olduğunu kaydetti. Saadet Partisi olarak emeksiz kazanca rıza göstermediklerini ve iktidara kumarla, yolsuzlukla zenginleşmeyi değil, alın teriyle çalışmayı ve helal kazancı yüceltmeleri çağrısında bulundu.

Elektrik Faturaları ve Tarım

Şanlıurfa'da bitmeyen bir elektrik sorunu olduğunu belirten Arıkan, tarımda elektrikle sulama yapan bir çiftçinin bir saat kuyuyu çalıştırma bedelinin 1300 TL olduğunu söyledi. Geçen sene aldığı ürünü sattıktan sonra üzerine faizle kredi çekip elektrik borcunu ödemek zorunda kaldığını anlattı. Çiftçinin, el üzerinde tutulması gerekirken faiz kuyruklarına mahkûm edildiğini ve elektrik şirketleri ile iktidar arasında ezilip kaldığını ifade etti.

Şanlıurfa'nın fıstık üretiminde birinci, pamuk, buğday ve birçok üründe en üst sıralarda olmasına rağmen çiftçinin zarar ettiğini dile getiren Arıkan, hayvancılıkla uğraşanların da yem fiyatları ve gider kalemlerinin artması nedeniyle zarar ettiğini söyledi. İktidarın Urfalı çiftçi ve hayvancı zarar ederken dışarıdan sıfır vergiyle pamuk, buğday, soğan, patates, mısır ve et ithal etmesini eleştirdi. "İktidar; Urfalı çiftçinin ürününü tarlada bırakıyor, Brezilya'dan ürün ithal ediyor, oranın çiftçisi ve hayvancısı kazanıyor. İktidar ürünü Brezilya'dan, Almanya'dan, Kanada'dan ama oyu Urfalı kardeşimden istiyor. Biz artık buna 'Dur' demek zorundayız," dedi.

Göç ve Milli Gelir

Şanlıurfa'nın göç alması gereken bir yerken sürekli göç veren bir il haline geldiğini belirten Arıkan, "Bugün burada salonu doldurması gereken Urfa'nın yiğit, yağız delikanlıları mevsimlik işçi olarak başka şehirlere gittiler," dedi. Şehirlerini, anne babalarını ve evlatlarını bırakarak gidenlerin olduğunu, okulda olması gereken çocukların çadırlarda yaşadığını söyledi. Türkiye'de eğitim yılının Eylül'de başlayıp Haziran'da bitmesine rağmen Şanlıurfa'da mevsimlik işçilik nedeniyle Kasım'da başlayıp Nisan'da bittiğini dile getirerek, çocukların nasıl okuyacağını ve yaşıtlarıyla nasıl yarışacağını sordu.

Arıkan, "Urfalı Urfa'da doyacak, Urfa'da çalışacak, Urfa'da yaşayacak. Urfalı kardeşim, yanık sesiyle gurbetin türkülerini söylemek zorunda kalmayacak," dedi. Kişi başına milli gelirin Urfa'da 2024'te 6.800 dolar iken Türkiye ortalamasının 15 bin dolar civarında olduğunu belirten Arıkan, Urfa'ya düşen gelirin yarısı bile olmadığını vurguladı. Tüm bu sorunlara rağmen Saadet Partisi olarak bereket, bolluk ve refahı Şanlıurfa'ya getireceklerini, toprak, üreten insan, imkan ve genç nüfusun üzerine Saadet Partisi'nin liyakatli kadroları eklendiğinde Urfa'nın inşallah refahın simgesi olacağını ifade etti.

Gazze ve "Dostum Trump" Eleştirisi

Yüreğin dinmeyen acısı Gazze'ye değinen Arıkan, İsrail'in sadece bombalamakla kalmayıp haritaları yeniden çizdiğini ve Gazzelileri zorla Mısır'a, Ürdün'e sürme planları yaptığını söyledi. İsrail'in Filistin topraklarını boşaltıp bir tür "yatırım adası" kurmayı hedeflediğini belirten Arıkan, "İşgalin başka bir boyutuna geçiliyor artık. Ve biz hâlâ 'kınama' bildirileriyle yetiniyoruz," dedi.

Bu sürgün planını Trump'ın desteklediğini ve teşvik ettiğini belirten Arıkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hala "Dostum Trump" diyerek bu şahsa methiyeler düzmesini eleştirdi. Trump'ın Türkiye'ye hakaret eden mektup yazdığını, bir papaz için "ekonominizi mahvederim" dediğini, YPG'ye silah yağdırdığını ve Mehmetçiğin yolunu kestiğini hatırlatan Arıkan, böyle birine "dostum" demenin diplomatik basiret değil, siyasi felaket olduğunu söyledi. "Allah, bu milleti sizin dostlarınızdan korusun!" diyen Arıkan, pusulalarının belli olduğunu, zulme karşı susan dilsiz şeytan olduğunu ve İsrail zulmüne karşı güçsüz, Trump'a karşı tavizkâr bir dış politikanın Kudüs'ü, Gazze'yi ve bu coğrafyayı savunamayacağını dile getirdi. Yöneticilere "Düşmanın en büyük hilesi dostluğudur," tavsiyesinde bulundu.

"Zafer Yakındır!"

Saadet Partisi teşkilatlarının Türkiye'nin en güçlü teşkilatı olduğunu belirten Arıkan, "İman varsa imkân vardır" diyenlerin partisi olduklarını söyledi. Yaşanabilir bir Türkiye'yi, Yeniden Büyük Türkiye'yi ve Adil Bir Dünya'yı kendilerinin kuracaklarını ifade etti. Bu milletin en karanlık anlarında Milli Görüş ile aydınlandığını ve çizilen karamsar tabloyu Saadet Partisi olarak aydınlığa çevireceklerini belirtti.

Sorumluluk alma ve yeniden yola koyulma zamanı olduğunu dile getiren Arıkan, bu sorunları ancak Saadet Partisi'nin çözeceğini söyledi. Kongrenin hazırlığı için büyük özveriyle çalışanlara teşekkür eden Arıkan, kongrenin ardından teşkilat çalışmalarının yeni bir başlangıcı olduğunu, ilçe ve mahalle teşkilatlarını güçlendirmek, sahadaki çalışmaları daha da etkin hale getirmek için hep birlikte aynı gayretle yola devam edeceklerini söyledi.

Bundan sonra çalmadık kapı, dokunmadık gönül bırakmayacaklarını, insanları dinleyeceklerini, anlayacaklarını, dertleriyle hemhal olacaklarını, görüşü ne olursa olsun sabırlı ve yapıcı bir dilden taviz vermeyeceklerini, umutlarını, heyecanlarını ve inançlarını bir an olsun yitirmeyeceklerini belirtti.

Şanlıurfa'nın tüm ilçelerine Saadet getireceklerini söyleyen Arıkan, "Ovasıyla bereket fışkıran Harran’a, bu toprakların manevi mührü olan Eyyübiye’ye, geleneği ve modern yaşamı birbirine bağlayan Karaköprü’ye, gayretin, mertliğin ve gönülden açılan sofranın yeri olan Siverek’e, birliğin ve hoşgörünün sembolü Suruç’a, göz bebeğimiz Ceylanpınar’a, Fırat’ın incisi Birecik’e, Siyah Gül’ün yeşerdiği Halfeti’ye, pamuğun beyaz bulutlar gibi bezediği Akçakale’ye, emek ve alın teri ile bereketlenen Bozova’ya, Hz. Eyüp’ün ebedi istirahatgahı Viranşehir’e, kardeşlik diyarı Hilvan’a ve tarihiyle, ruhuyla, manevi atmosferi ile ışık saçan Haliliye’ye Saadet getireceğiz inşallah," dedi.

Arıkan, konuşmasının sonunda salondakilere, "Şanlıurfa’da sokak sokak çalışmaya var mısınız? İnsanımıza umut olmaya var mısınız? Önce Ahlak ve Maneviyat diyerek geleceğin destanını yazmaya var mısınız? Saadet Partisi'ni iktidara taşımaya var mısınız?" diye sordu. Salondan gelen "Varız!" seslerinin ardından, "O hâlde Saadet iktidarı hayırlı uğurlu olsun. Allah’a şükürler olsun ki camiamızda muazzam bir heyecan potansiyeli olduğunu görüyoruz. Şanlıurfa bu destanın işaret fişeğini bugün buradan atmıştır. Hayırlı olsun, mübarek olsun. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır! Allah’a emanet olun,

Kaynak: ŞANLIURFA GAZETESİ