Türkiye’nin dört bir yanından gelen tespih ustaları, koleksiyoncular ve meraklılar Şanlıurfa’da kurulan tespih pazarında bir araya geldi. Her ayın son haftası düzenlenen etkinlikte, tespih severler en değerli koleksiyonlarını satışa sundu.
Şanlıurfa Göbeklitepe İş Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe Ankara, İstanbul, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Adıyaman, Konya ve Mardin gibi birçok kentten tespihçiler katıldı. Yoğun ilginin olduğu pazarda, birbirinden değerli tespihler görücüye çıktı.
Katılımcılar, sabır getirdiğine inanılan binlerce farklı tespih çeşidini sergileyerek koleksiyoncuların ve meraklıların beğenisine sundu. Tespih fiyatları bin TL’den başlayıp 50 bin TL’ye kadar yükseldi.
Pazarda özellikle damla kehribar, sıkma kehribar, toz kehribar, ateş kehribar, Osmanlı kehribarı, Osmanlı sıkması ve oltu taşı gibi değerli materyallerden yapılan tespihler yoğun ilgi gördü. Bazı nadide tespihlerin değerleri adeta otomobil ve konut fiyatlarıyla yarıştı. Koleksiyoncular, özel parçaları yakından inceleyerek bilgi alışverişinde bulundu.
Osmanlı döneminden günümüze tespihçiliğin önemli merkezlerinden biri olan Şanlıurfa’da her ay gerçekleştirilen bu etkinlik, hem tespih kültürünün yaşatılmasına katkı sağlıyor hem de ustalar ile meraklılarını bir araya getiren önemli bir buluşma noktası olma özelliğini sürdürüyor.
Hatay’dan gelen Suriyeli Kemal Elabdi, tespih pazarının önemini şu sözlerle anlattı:
“Burası Urfa ay pazarı. Her yerden insanlar geliyor. Eski tespihler var, Osmanlı miskivileri (sıkmaları) var. İnsanlar bu tespihleri çok seviyor. Mesela şu gördüğünüz tespihler Osmanlı döneminden kalma, değeri beş bin dolar civarında. Çok sayıda tespih meraklısı buraya geliyor.”
Adana’dan katılan Emrah Dinç ise her ay düzenlenen etkinliğin önemine değinerek şöyle konuştu:
“Türkiye’nin dört bir yanından esnaf arkadaşlarımız ve koleksiyoner dostlarımız burada buluşuyor. Her ayın son haftasında Urfa’da bu pazarı kuruyoruz. Tespihlerimiz bütçeye göre farklılık gösteriyor. En değerlisi sıkma kehribar, özellikle Osmanlı döneminden kalanlar. Yeni yaptıklarımız fermente fenol kokulu tespihler; 200-300 TL civarında satılıyor. Ancak Osmanlı tespihleri arasında araba fiyatına denk gelen parçalar da var. Örneğin elimdeki tespih 250 bin TL değerinde.”
Türkiye Tespihçiler Federasyonu Şanlıurfa Temsilcisi Mehmet Sait Halat da etkinlikle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Türkiye’nin hemen her ilinden, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Niğde, Batman ve Konya’dan dostlarımız geliyor. Her ayın son haftasında Şanlıurfa’da güzel bir pazar kuruyoruz. Genelde Osmanlı sıkma olarak tabir ettiğimiz tespihler yoğun ilgi görüyor. Yeni sıkmalar 100 ila 3 bin TL arasında değişiyor. Osmanlı tespihlerinde ise fiyat, ustalığına ve malzemenin kalitesine göre belirleniyor. Koleksiyonerler özellikle Osmanlı dönemine ait tespihleri tercih ediyor. Böylece her ayın sonunda tüm tespih ve antika severleri burada buluşturabiliyoruz.”
espihin Tarihçesi
Tespihin kökenleri, insanlık tarihinin çok eski dönemlerine, hatta tarih öncesi çağlara kadar uzanmaktadır. İlk tespihlerin doğal taşlardan yapıldığı, modern sanayileşme süreciyle birlikte ise üretiminde kalıplı ve işlenmiş malzemelerin kullanılmaya başlandığı bilinmektedir.
İslam öncesi dönemde tespih kullanımıyla ilgili bulgular özellikle Arap Yarımadası’nda görülse de, tespihin asıl yaygınlaşması İslamiyet’in kabulünden sonraya denk gelir.
Tespihin bilinen ilk somut örnekleri Mısır’da ortaya çıkmıştır. Ayrıca Hristiyan keşişleri tarafından da kullanıldığı, Belçika sınırları içinde 7. yüzyılda yaşamış bir rahibenin mezarında bulunan tespihlerle kanıtlanmıştır.
Tespihin bugünkü kullanım biçimine benzer şekilde yayılması ise 12. yüzyılda Dominiken rahipleri sayesinde olmuştur. “Tesbih duası” olarak bilinen ibadet biçimi, 16. ve 20. yüzyıllar arasında Hristiyan dünyasında en popüler dönemini yaşamıştır.
Türk Kültüründe Tespih Kullanımı
Türk kültürü, tarih boyunca sadece yaşanılan yerlere değil, kullanılan eşyalara da kendi kimliğini yansıtmıştır. Türkler, her dönemde kullandıkları ürünlere estetik zevklerini ve inceliklerini yansıtmış; bu nedenle her eşya bir kimlik unsuru taşımıştır. Bu durum, tespih için de geçerlidir.
Tespih, Türklerin en önemli sanat objelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Türk kültüründe tespih, hem dini bir sembol hem de bir aksesuar olarak görülür. Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahlar ve devlet adamları tarafından sıkça kullanılmış, halk arasında da yaygınlaşmıştır.
Osmanlı döneminde tespihler geleneksel el sanatlarıyla süslenmiş, zarafet ve estetiğin sembolü hâline gelmiştir. Özellikle İstanbul, Osmanlı döneminde tespih üretiminin ve kullanımının merkezi olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyet döneminde de bu gelenek devam etmiş; tespihler hem dini amaçlarl
Farklı Kültürlerde Tespihin Tarihçesi
Tespihin tarihçesi yalnızca Türk ve İslam kültürüyle sınırlı değildir; farklı kültürlerde de önemli bir yere sahiptir. Bu kültürel çeşitlilik, tespihlerin biçim ve kullanım amaçlarında da farklılıklar yaratmıştır.
Tespih, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi semavi dinlerde de dua ve ibadet sırasında kullanılmaktadır. Bu dinlerde tespihler genellikle dua esnasında kullanılır, ardından özel yerlerine bırakılır. Papaz ve rahibeler tarafından yaygın biçimde kullanılan tespihler, Türk kültüründe olduğu gibi bir aksesuar olarak değil, tamamen ibadet aracı olarak görülür.
Doğu dinlerinden Budizm ve Hinduizm’de de tespih önemli bir ibadet aracıdır. Meditasyon ve zikir uygulamaları sırasında rahipler tarafından kullanılır. Bu dinlerde tespih, ibadethanelerde kullanılmak üzere temin edilir, ancak genellikle aksesuar amacıyla taşınmaz.