Güneydoğu, Güneydoğu derken bu bölge ismiyle eşleşen birçok olumsuzluk akla geliveriyor. Ama neden?
Nedenleri o kadar çok ki; hangi birisini sıralayalım ki! Hani; olumsuzluklar olumluları ikiye katlayacak halde.
Şimdi size ibretlik bir söz: Devletin en tepe noktasındaki zat, Irmağın kaynağı gibidir. Eğer kaynaktan gelen su temiz ise, bütün sular temiz olur, tabii içinden bazı kollarına kir karışabilir. Ama genel olarak o su kullanılır ve temizdir. Yok; Irmağın kaynağından kirli su akıyorsa, mümkünatı yok, tüm su kolları ile birlikte kirlidir. Ne suyu kullanılır nede temizdir.
Bu ibretlik analizi kim yapmış bilmiyorum, amma bir yerden okumuştum.
Bu bağlamda; Şanlıurfa yerel yönetimin başı Vali Yusuf Yavaşçan Vakit gazetesinden Serdar Arseven'e verdiği mülakatta ezber bozuyor. Öyle şeyler söylüyor ki; ilk başta okuduklarıma inanamadım!
Serdar Arvesen için bir parantez açmak lazım; Müthiş refleksleri ve ulusalcıların yanından bile geçemeyecekleri kadar ülkesini seven ve inancı uğruna dünyalık menfaatleri bir kenara itecek kadar dürüst bir adamdır. Ayrıca bir not düşelim: İhale takipçiliği hiç yapmaz!

Şimdi o konuşmanın bir bölümü şöyle: "Bu bölgede 20 yıldır görev yapıyorum.  Meseleleri bilen kamu görevlileri arasında yer aldığımı rahatlıkla ifade edebilirim. Evet, bazı eksiklikler var. Devlet ve halk arasındaki ilişkiler olumsuzluklara sahne olmuş. Ben sabah hacı adaylarımızı yolcu ettikten sonra bir paşamız ile görüştüm. İsmi önemli değil. 'Az önce hac kafilesini uğurladık' dedim. O da 'Ya, ne güzel, biz de keşke yapabilsek' dedi. Dedim ki 'Mâni ne?' Dedi ki 'İşte ya biz emekli olduktan sonra yanlışlarımızı söylüyorlar.' Bir şeylerden çekinme var. 'Biz Silahlı Kuvvetler olarak hacı uğurlamaya gitmeliyiz' diyor. Ama işte... Vatandaş ile aralara duvar koymamak lazım. Vatandaşın acısını da sevincini de paylaşmak lazım. Geçmişte yapılan kötü muamelelerden uzak durulmalıdır. İnsanların renkleri, etnik kültürleri, inançları önemlidir. Herkesi memnun etmek çok zor ama gayret etmek gerek.
Asker ve polisimize sesleniyorum her seferinde. O terörist ölülerine 'leş' demeyin. Bu tepki oluşturur. Onların da akrabaları var. Daha önce yapmışlar; mesela arabanın arkasına bağlayıp, terörist ölüsünü çekmişler. Oysaki düşmanlarımızın bile yarasını pansuman yapan bir milletin torunuyuz. Bunun bize bir faydası yok, arabanın arkasına bağlayıp ölüleri sürüklemenin kimseye faydası yok. Bunlar çok yanlış oldu. Yanlışlara son verip, insanımızla kenetlenelim. O zaman inanın ki problem çok azalır!"
Bu sözleri söyleyen bir "vali"!
Devlet tarafından "üvey" evlat muamelesine duçar olan bu bölge anlayışının aksi olan bu ifadeler aslında "Güneydoğu ve Sorun" çağrışımının kaynağını belirtiyor ve çözüm için çareler üretiyor Sayın YAVAŞCAN.
Bu teşhis ve tespitleri yapan sayın vali gerçekten "adam gibi adam"dır. Yukarıda naklettiğim ibretlik analiz gibi, değerli (amma gerçek anlamı ile "değerli" insan) valimiz Yusuf Yavaşcan, Şanlıurfa için ırmağın kaynağıdır. Temizdir, güvenilirdir, itibarlıdır, samimidir daha da önemlisi gerçek bir yöneticidir.
Bu kaynaktan akan sular da aynıdır. Tabii müstesnalar kaideyi bozmaz. Fakat genel olarak kollar temizdir.
Yüzyıllardır kardeşlik duygusu içinde yaşayan Kürdüyle, Arabıyla, Türküyle ve diğer ırklarla Şanlıurfa halkı bu doğrultudaki bir yöneticinin değerini iyi bilmeli.
Zira fitnelerin ve ayrılıkların başını alıp gittiği bu devirde vali Yavaşçan gibi basiretli bir yöneticinin olması Şanlıurfa için bir nimettir.
Irmak kurumadan, bu suyun kıymeti bilinmeli, yeterince faydalanılmalı!
Bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız, çalınan değerlerimiz üzerinden kendilerine servet ve iktidar üretme çabasında olanlara lanet olsun deriz, fakat aksi olana da dua ederiz.
Sorunları çözme noktasındaki basiretinden ve cesaretinden dolayı Valimiz değerli Yusuf Yavaşcan beyefendiye teşekkürler.
Sayın Valimiz için Şanlıurfa'da göreve başladığının ikinci günü bir yazı kaleme almış ve şöyle demiştim ""Halk"ın valisi olacağınıza eminiz. İyi niyetli valimiz; iyi niyetli insanları ve dostları bulacağına eminiz. Buradan ayrılırken alacağınız en büyük hediye kuşkusuz içten bir teşekkür ve hüzünlü bir gözyaşıdır. Başka isteklere ve arzulara her yerde imkân sağlanabilir fakat bu şehirden ayrılırken arkanıza baktığınızda sallanan eller her yerde bulunamaz.
Tekrardan hoş geldiniz safa getirdiniz. Heyecan ve kalite getirmeniz dileği ile."
Sayın Yavaşcan, nerede olursanız olun yürekler sizin için çırpınacak, eller sizin için sallanacak ve tarih sizi hayırla yâd edecek.
Teşekkürler! Teşekkürler! Teşekkürler!(Ömer Aslan-Moral Haber)
Editör: Yusuf Güler