Düzenlenen panele   Orta Öğretim Genel Müdürü Emin GÜRKAN,Ticaret Turizm Öğretim Genel Müdürü Murat Bey BALTA ,Yard. Doç.Dr.Şevket ÖKTEN, Halil ETYEMEZ Eğitim- Bir- Sen Genel Sekreteri panelist olarak katıldılar.Ayrıca Ticaret Turizm Öğretim Genel Müdür Yardımcısı Cevdet ÖKSÜZ , İl Milli Eğitim Müdürü Hanifi Şahin,SGK Müdürü Nurettin NACAR, İl Milli Eğitim Müdür  Yardımcıları,Şube Müdürleri, Siyasi Parti ve Sivil Toplum Kuruluşları Başkan ve Yöneticileri,Memur-Sen il Temsilcisi Mahmut ATÇI, Sendika  İlçe Temsilcileri ,Okul Müdürleri ve Öğretmenler katıldılar.Slayt Gösterilerinden sonra Şube Başkanı İbrahim COŞKUN açılış konuşması yaptı.
         Çoşkun konuşmasında ; Sendikalar yeni hizmetler sunabilmek , çözüm üretmek için yerel projeler ortaya koymak zorundadırlar. Sendikamız da kurulduğu günden beri toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak, gerek  genel merkez, gerekse şubeler bazında eğitimin önemine ve önceliğine  dikkat çekerek, önemli çalışmalara imza atmıştır. Biz de Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa şubesi olarak bu çalışma halkasına bir yenisini eklediğimizden dolayı mutluyuz,gururluyuz. Hizmet sendikacılığı adına tertiplediğimiz '"Ortaöğretim Sorunları ve Çözüm Önerileri"" panelinin ilimizin eğitim-öğretim sorunlarına ışık tutacağı kanaatindeyim. Hepinizin malumu olduğu gibi ilimiz, 187,000 ortaöğretim çağ nüfusu ve 59,012 ortaöğretim öğrencisiyle potansiyeli büyük,dolayısıyla sorunları çok olan bir ildir.
          Baş etmekte gerçekten zorlandığımız bu sorunlarımızın üstüne, 2009 SBS sonuçlarına göre -gerekçesi ne olursa olsun- Türkiye sonuncusu olmamız, hepimizi derinden üzmüştür. ÖSS"de yakaladığımız yükseliş çıtası, bu üzüntümüzü nisbeten gidermiş olsa da,bu seviye Şanlıurfa"mızı görmek istediğimiz seviyenin çok altındadır.
                Rehberlik ve danışma hizmeti özellikle ortaöğretim kurumlarında çözüm üretemediği zaman sorunların en büyüğü haline gelen çok önemli bir mekanizmadır. Eğitim kurumlarında rehberlik ve danışmanlık hizmeti okuldan, yaşama geçişi sağlayan süreçte köprü görevini üstlenmelidir.. Bu  görevin yerine getirilebilmesi için, okullarımızdaki rehberlik anlayışının da değişmesi gerekir. Rehberlik servisleri ne yazık ki sadece başarısız veya yaramaz/sorunlu öğrencilerin götürüldüğü,disiplin mekanizmasının başladığı yer olarak anlaşıla gelmiştir. Halbuki bu servisler her tipteki öğrencinin,her türlü problemiyle yakından ilgi kurarak sorunu tanılama ve birlikte çözüm yolları arama sürecinin başladığı yerler olmalıdır. Bu yaştaki gençlerimize toplum içerisinde birey olarak yer alabilmenin şifreleri ancak bu öğretmenlerin çabalarıyla verilebilir. Bu yüzden rehberlik servislerinin kağıt üzerinde çok harika bir şekilde yapılan çalışmalarının,uygulamada da yapılabilmesi için okullarımızdaki rehber öğretmen açığının giderilmesi ve etkin rehberlik anlayışının yerleşmesi gerekir.
                Yaşadığımız birçok sorunun temelinde demokratik, birey merkezli, bütün yurttaşlarının insanca yaşayabildiği bir seviyeyi yakalamış devlet mekanizmasına sahip olmamamız yatmaktadır. Her birey farklı bir donanımla dünyaya gelir.Zeka farkı,öğrenme sitili farkı, karakter farkı gibi farklılıklar doğuştan getirdiğimiz bize özgü niteliklerdir. Önemli olan bu farklılıkların ayrıcalığı değil, kendine özgü olmayı ifade ettiğinin,dolayısıyla hiçbirinin üstünlük nişanesi olmadığının kavranmasıdır. Bu çerçevede düşünüldüğünde okul; öğrencinin severek, arzu ederek geldiği, kendini rahat ifade edebildiği, ders dışı faaliyetlerden zevk aldığı ve kişisel gelişimine katkıda bulunduğunun farkına vardığı bir eğitim yuvası olmalıdır. Bu nedenle öğrencilerimizin her türlü ihtiyacına cevap verebilecek uygulamaların hayata geçirilmesi gereklidir. İl merkezinde dahi öğrencilerin çeşitli dil sorunları yaşadıkları dikkate alınırsa,ilçelerde bu tablonun ne şekilde olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Şanlıurfa genelinde Türkçe dışında Kürtçe,Arapça dilleri de yoğunluklu olarak konuşulmaktadır. Bu minvalde anadili konusunun her türlü siyasi mülahazadan kurtarılıp, dillerin çeşitliliğinin zenginlik,renklilik olduğu fikri öğrencilerimizin zihnine nakşedilmelidir. Milli Eğitim politikaları belirlenirken, müfredat içerisine anadilin kullanılmasını sağlayacak esnekliklerin konulması düşünülebilir. Anadil öğretimi ve gelişiminin sağlanabileceği fakültelerin kurulmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Bu konularda provokasyona meydan vermeden,ancak atılacak adımları da provokasyonlara kurban etmeden emin adımlarla yürümeliyiz. Bu konuda yapılacak yasa değişikliklerinin uzun vadede Türkiye"ye büyük kazançlar sağlayacağı konusunda şüpheye düşülmemelidir.
           Eğitim sistemi bir yandan hızla artan nüfusun, eğitim gereksinimini karşılama çabası gösterirken, bir yandan da, nüfusun en etkin şekilde eğitim görmesi konusunda titizlik göstermek zorundadır. Eğitim ile ilgili başlıca tartışma konuları genel olarak incelendiğinde; politika, donanım, hizmeti yaygınlaştırma, hizmette sürekliliği sağlama, öğretmen başına düşen öğrenci sayıları, bina, araç-gereç, ücret düzeyi ve maliyeti gibi noktalara yoğunlaşıldığı görülmektedir. Sorunlar aynı zamanda programların amacını, içeriğini, yapısını ve diğer boyutlarını da etkilemektedir. İlimizin her geçen gün artan genç nüfusu her mahalleye en az bir lise yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Her geçen gün yeni okullar yapılmasına rağmen, hâlâ Şanlıurfa"nın bazı büyük mahallelerinde lise bulunmamaktadır. Halepli Bahçe, Sigorta mahallesi, Topdağı mah.,Yakubiye mah.gibi mahallelerde mutlaka lise inşaatları başlatılmalıdır.
                Geleceğimizi teslim edeceğimiz gençlerin eğitimlerinin elimizin altından geçmesi büyük bir şans aslında. Bu yönüyle bakıldığında kendi geleceğimizin de nasıl şekilleneceğini biz belirliyoruz.  Emniyet müdürüm daha iyi bilir,Şanlıurfa"daki okullarda rastlanan olay sayısı büyük şehirlerle karşılaştırıldığında zannedilenin aksine daha az. Bunu bir fırsata dönüştürmek hepimizin elinde. Çünkü biz öğrencilerimizin öğretimleri yanında, onlara güvenli bir eğitim ortamı hazırlamakla da sorumluyuz. En nihayetinde kimse kendi geleceğini riske atmak istemez.
           Değerli misafirler, hepinizin bildiği gibi öğrenme yaklaşımları değişmektedir. Artık otoriter bir öğretmenin karşısındaki edilgen alıcılar (öğrenci) yerine, öğretenle öğrenenin iş birliği içinde gerçekleşen bir süreçten söz ediyoruz. Böylesine bir alanda hızlı değişimlerin yaşandığı zaman ve mekan yoğunlaşmasının bildik sınırların bir çok fonksiyonu işlevsiz hale getirdiği bir dönemde, eğitim sistemi ve bu sistem de yer alan aktörler zihniyetlerini, bakış açılarını, işlevlerini gözden geçirip güncellemedikleri sürece hayatın dışına atılmaktan kendilerini kurtaramazlar.Tabi bu modern yaklaşımların hayata geçirilmesinin önündeki en büyük sorun, hâlâ Milli Eğitim politikaları ve Yüksek Öğretim Kurumları üzerinde vesayeti olduğunu düşünen zihinlerin temizlenememiş olmasıdır. Bu zihniyet iktidarda kalabilmenin üniformalıların gölgesinde kalmakla mümkün olabileceğini düşündüğünden,onların iradesini kendi iradesi olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla bu emelin gerçekleşmesi için başörtülülerin okula alınmaması gerekiyorsa,alınmaz. Üniversitelere girişte katsayıların eşitlenmesi hedeflerinde sapmaya sebep olacaksa,elbette ki katsayı eşitlenmemelidir.      İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olan devlet yönetimi tüm kurumlarını bu temel anlayış üzerine oturtur. En önemli hazine bu ülkenin insanıdır, diye düşünür. Dil,din,ırk,cinsiyet ve yöre ayrımı yapmaksızın ülkenin her bireyinin olabileceğinin en iyisi olmasına olanak yaratmaya kendini adar. Anayasa bu temel anlayış üzerine kurulur, diğer tüm kanunlar ve bu kanunlara bağlı olarak çıkartılan tüzük ve yönetmenlikler insan potansiyelinin gelişmesi anlayışıyla uyum içinde yürür/yürümelidir.
         Ayrıca  DTP 'nin veya herhangi bir partinin kapatılmasına karşı olduğumuzu belirtiriz.Gönül isterdi ki;meclis partiler yasasını değiştirip kapatmaların önüne geçilmelidir. Dedi.(UrfaHA)

Editör: Yusuf Güler