Fizyoterapist Seda BAKIR Şanlıurfa Gazetesine yaptığı açıklamada; Fizyoterapis, üniversitenin ilgili bölümlerinden 4 yıllık lisans eğitimini tamamlamış ve bu konuda yeti sahibi kazanmış bireylere denir. Yaralanma, hastalık, doğuştan gelen özür, hareket sistemi bozuklukları gibi veya diğer durumlardan kaynaklanan ağrı ve fonksiyonel kısıtlıklar da bunların giderilmesini sağlayan, sağlıklı bireyler de ise kişilerin sağlıklarını devam ettirmesini sağlayan koruyucu programlar sağlayan sağlık personelleridir.Aslında bu biraz geniş ama en çok çalıştığımız alanlardan bahsetsem daha doğru olur. Öncelikle hastaneler de fizik tedavi niteliğinde çalışıyoruz daha sonra klinikler de, sağlıklı hayat merkezlerinde, oteller de çalışabiliriz özellikle grup egzersizlerinde, spor yönetimin de, havuz içi, su içi egzersizlerinde, nefes egzersizlerin de, plates de, yoga da fizyoterapistler aktif rol oynar. Özel eğitim merkezleri var doğuştan engelli bireyler de kaybedilen fonksiyonların, doğuştan olmayan fonksiyonların kazanılmasını fizyoterapist sağlar.Burada daha çok belirlediğimiz bazı hastalıklar var örneğin kas yırtılmaları, menisküs yaralanmaları, bel fıtığı, boyun fıtığı ama aslında çok daha geniş bir yelpazeye sahibiz. Örneğin, kadın sağlığında, erkek sağlığında, akciğer problemlerinde bunun haricin de günlük yaşam da fizyoterapistlere başvurulabilir.Başka ülkeler de hastalar direk olarak fizyoterapiste başvurabiliyor ama bizim ülke de biraz daha protokol farklı, hastalar öncelikle uzman hekime başvurur, uzman hekim gerekli görürse FTR hekimine yönlendirir, FTR hekiminden de fizyoterapiste ulaşır hasta, Türkiye’de bu yol biraz daha uzun ve meşakkatli. Özellikle FTR ünitelerinde beklenen sıralar hastaları biraz yıldırıyor, Türkiye’de fizyoterapiste ulaşmak biraz zor. Ancak benim önerim şu; hasta fizyoterapiste ulaşacaksa eğer bir miktar araştırma yapmalı, öncelikle kendi ilinde ki hastalığıyla alakalı uzmanlaşmış bir fizyoterapiste danışmalı. Her alan da olduğu gibi fizyoterapide de insanın alanlaştığı, uzmanlaştığı, ilgi duyduğu bir alan oluyor özellikle. Örneğin ortopedik rehabilitasyon ihtiyacı olan mesela menisküs yaralanması olan bir birey il de ortopedik rahatsızlık üzerine daha çok çalışan bir fizyoterapiste başvurulsa bence daha sağlıklı olur.Akupunktur, kuru iğneleme, kinezyolojik bantlama, mobilizasyon, manipülasyon, güçlendirme egzersizleri ve esneme egzersizleridir.Aslında Şanlıurfa halkı bu konuda pek bilinçli sayılmaz, çok fazla ilaç kullanıyoruz ve ilaçsız tedavileri reddediyoruz ama aslında bakarsanız fizik tedavi ve rehabilitasyon kesinlikle ilaçlı bir tedavi yöntemi değildir. Hastanın ilaca ihtiyacı varsa doktor uygun ilaçları verir daha sonra fizyoterapiye yönlendirir. Biz genelde yan etkisi olmayan, hastanın ilaç kullanımına gerek kalmadığı dönemler de hastayı tedavi ediyoruz. Bazı hastalarımız ilaçsız iyileşmeyeceğine inandığı için bizim tedavilerimizi reddettiği bile oluyor. Bu konuda hastalara tedaviyi ve iyileşme sürecini anlatma da zorluk yaşıyoruz.Öncelikle eğitimle alakalı sıkıntılarımız var, yeterince akademisyen yok o yüzden her üniversite maalesef kapsamlı bir eğitim veremiyor bu konuda eğer akademisyen sayımız artarsa çok daha profesyonel fizyoterapistlerin yetişeceğine inanıyorum. Bir diğer şikayetimiz istihdam, hastaneler de yeterince fizyoterapist yok, hastalarımız fizyoterapiste zamanın da ulaşamıyor, örneğin bir inme hastası 2 ay, 3 ay gibi süreler de fizyoterapisti bekleyebiliyor ki bizim için özellikle inme hastalarında ilk 21 gün çok büyük bir öneme sahip ancak hasta bu dönemi evde bekleyerek geçiriyor ve bu bizim için çok büyük bir problem. Bunun haricin de hasta fizyoterapiste direk olarak ulaşamıyor az önce de bahsettik, daha çok birkaç protokol izleyerek fizyoterapiste geliyor hasta çoğu zaman vazgeçiyor, iyileşmeyeceğine inanıyor bu süreç uzadığı için, inşallah bunlar yakın zamanda düzelir.Şanlıurfa halkı spor yapmıyor, bu konuda biraz şikayetçiyiz aslında ve spor dediğimiz aslında zor şeyler değil örneğin masa başında çalışan bir bireyin bel, karın ve boyun kaslarını özellikle esnek ve güçlü tutmak zorunda. Bunun için birkaç tane koruyucu egzersiz edinse ve günlük veya 2 günde bir bu egzersizleri yapsa çok daha rahat bir şekilde hayatına devam eder, hastalık oluşmadan engellemiş oluruz. Genel olarak ta günlük 15 – 20 dakikalık yürüyüşler bizi zinde tutacaktır ve kilo kontrolünde çok etkili olacaktır zaten kilo çoğu hastalığın başında geliyor inşallah bunlara dikkat edilirse daha güzel olur. Son olarak, fizyoterapiste danışmak için hasta olmayı beklemeyin, hasta olmadan, hastalıktan kendinizi korumak için fizyoterapiste danışın hayatınıza hareket katın.dedi.