TES-İŞ Şanlıurfa Şube Başkanı ve Türk İş Şanlıurfa Temsilcisi Erol Düzme, 1 Mayıs 2025 Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, emekçilerin "Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Barış ve Demokrasi için; Emeğin Gücüyle Alanlardayız" şiarıyla meydanlara indiğini belirtti. Düzme, 1 Mayıs'ın sadece bir takvim günü olmanın ötesinde, emeğin, alın terinin, eşitliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın tarihsel simgesi olduğunu vurguladı. İşçi sınıfının sömürüye, adaletsizliğe, güvencesizliğe ve yoksulluğa karşı birleşerek sesini yükselttiği bu anlamlı günde, ortak taleplerin yüksek sesle dile getirildiğini ifade etti.

Erol Düzme, dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce ayrımı gözetmeksizin emek gücüyle yaşam mücadelesi veren işçilerin, Türkiye'nin dört bir yanında ve dünyanın birçok yerinde aynı kaderi paylaşan emek dostlarıyla birlikte alanlarda yerini aldığını aktardı. Yapılan ortak açıklamada, insanca çalışmak ve insanca yaşamak istendiği vurgulanarak, taşeronda, güvencesiz ve kuralsız çalışmaya, ucuz işgücü olmaya ve iş kazalarında can vermeye karşı çıkıldığını dile getirdi. Alın teriyle, haram lokma yemeden yaşam mücadelesi veren emekçilerin, tüm insanların refah ve huzur içinde kardeşçe yaşadığı bir dünya hayal ettiğini kaydetti.

Düzme, meydanlarda yükselen "Ekmek, Barış, Özgürlük" sloganıyla, ekmeğin hakça bölüşümünün mücadelesinin verildiğini ifade etti. İşin ve ekmeğin olmadığı bir yerde sosyal barışın da olmayacağı bilinciyle, emeğin baş tacı edildiği, her alanda demokrasinin geçerli olduğu bir düzen talebinin yinelendiğini belirtti. Kıdem tazminatına el uzatılmasına, haksız işten çıkarmalara, açlığa ve sefalete mahkûm bırakılmaya, sendikasızlaştırmaya, güvencesizleştirmeye ve çocukların geleceğinin çalınmasına karşı kararlılığın vurgulandığını aktardı. Eşitliği, barışı, kardeşliği ve özgürlüğü ülkede ve tüm dünyada egemen kılacak gücün emekçiler olduğunu söyledi.

Açıklamada, emekçilerin yüzlerce yıl süren mücadeleler sonunda elde ettiği hakların ellerinden alınmak istendiği, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik gibi temel hakların özelleştirildiği ve sosyal devletin ortadan kaldırılmaya çalışıldığına dikkat çekildiğini belirten Düzme, denetimsizliği, kuralsızlaştırmayı ve esnekleştirmeyi öneren politikalara karşı mücadelenin sürdürüleceğini vurgulayarak, sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma koşulları, sosyal adalet, eşitlik, kardeşlik, barış ve özgürlük için her zamankinden daha kararlı bir şekilde mücadele edileceğini ifade etti.

Erol Düzme, ortak geleceğin birlikte ve barış içinde belirlenmesi gerektiği, toplumda ayrışma riskinin ortadan kaldırılması ve ülkenin tüm kesimlerinin ortak akıl çerçevesinde bir yol haritası çizmesi gerektiği belirtildiğini kaydetti. Türkiye'nin çalkantılı siyasi tarihinde darbelerden ve muhtıralardan en fazla etkilenenlerin emekçiler olduğu hatırlatılarak, emekçilerin darbelerin en büyük düşmanı ve demokrasinin en büyük dostu olduğu vurgulandığını aktardı. Tam demokrasinin sağlandığı ortamların, işçi hak ve özgürlüklerinin yaşama alanı olduğu ifade edildiğini söyledi.

Savaşların olduğu coğrafyalarda insan hakları ve emek mücadelesinden söz edilemeyeceği belirtilerek, Gazze'de uzun zamandır süren insanlık dışı saldırılara karşı sessiz kalınmayacağı vurgulandığını dile getiren Düzme, çocukların, kadınların ve sivillerin katledildiği bu vahşete dur denilerek, emekçilerin savaşın değil barışın, yıkımın değil dayanışmanın, ölümün değil yaşamın tarafında olduğu dile getirildiğini aktardı.

Düzme, hukukun üstünlüğü ilkesinin emek mücadelesinin olmazsa olmazı olduğu belirtilerek, her türlü görüşün ve düşüncenin görsel ve yazılı bir şekilde dile getirilmesi için gerekli ortamın sağlanması gerektiği, basın özgürlüğünün demokratik yapının güvencesi olduğu vurgulandığını ifade etti. Uygulanan iktisat politikalarının temelinde insan ve istihdamın olması gerektiği, güvenceli ve insan onuruna yaraşır iş koşullarında çalışmanın en temel insan hakkı olduğu belirtildiğini kaydetti.

Kadınların toplumsal yaşamın her alanında yer alması gerektiği, şiddetsiz ve güvenli çalışma ortamının sağlanması, mobbing ve tacizin son bulması gerektiği vurgulandığını aktaran Düzme, taşeron sorununun işçi statüsünde, sendikalaşma ve toplu sözleşme hakkı kapsamında bir an önce çözüme kavuşturulması, kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınması, staj ve çıraklık mağdurlarının emeklilik sorunlarının çözülmesi talep edildiğini dile getirdi. Kamu kurumlarındaki geçici işçilik uygulamasının güvencesiz istihdamın bir türü olduğu belirtilerek, bu koşullarda çalışan işçilerin güvenceli şekilde istihdam edilmesi gerektiği ifade edildiğini söyledi. İş cinayetlerine dönüşen iş kazalarının önlenmesi, kayıtdışılığın çözülmesi, kıdem tazminatına dokunulmaması, asgari ücretin aile temelinde hesaplanması, ücretli çalışanlar üzerindeki ağır vergi yükünün düşürülmesi, 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçilerin sorunlarının çözülmesi, kamu toplu iş sözleşmelerinde insanca yaşanacak bir ücret verilmesi, engellilerin toplumsal yaşama tam uyum sağlamalarını sağlayacak düzenlemelerin yapılması, işsiz gençlere istihdam alanları sağlanması ve doğal ortamın korunması gibi taleplerin de dile getirildiğini aktardı.

Erol Düzme, TÜRK-İŞ öncülüğünde yapılan açıklamada, bu gidişe hep birlikte DUR denildiği, sosyal adalet, eşitlik ve refah istendiği, tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır yaşama koşulları ve sendikal haklar talep edildiği, özgürlükçü, adaletli ve barış içinde bir dünya ve ülke özlemi vurgulandığını belirtti. İşçiler, emekçiler, esnaflar, emekliler, işsizler, yoksullar, kadınlar, gençler, öğrenciler ve ülkenin emek ve demokrasi sevdalılarının, güzel yurdun geleceği için omuz omuza mücadele etme kararlılığını yinelediğini sözlerine ekledi.

Muhabir: haber merkezi