Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe’de yapılan kazılar, yerleşik yaşama dair mevcut bilgileri alt üst edecek önemli buluntular ortaya çıkardı. M.Ö. 10.000 yani günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenen Göbeklitepe, Çanak Çömleksiz Neolitik döneme ait bir inanç merkezi olarak öne çıkıyor. 80 dönümlük alana sahip ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2005 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir.

Neolitik Dönem ve Göbeklitepe’nin Önemi

Göbeklitepe’yi anlamak için Neolitik dönemi bilmek gerekiyor. Paleolitik ve Mezolitik dönemlerden sonra gelen Neolitik, “Yenitaş” anlamına gelir ve Cilalı Taş Devri olarak da adlandırılır. Bu dönemde insanoğlu doğayı kendi lehine çevirmeye başlamış; avcılık ve toplayıcılığın yanı sıra tarıma yönelmiştir. Yabani şekilde yetişen buğday, arpa ve mercimek türlerini deneyerek ekmeye başlayan insanlar, zamanla en verimli ürünleri bulmuştur. Hayvanların evcilleştirilmesi, ilk dini ve sivil mimari örneklerinin ortaya çıkması da bu döneme rastlar.

Şanlıurfa ve çevresinde özellikle Harran Ovası’nı çevreleyen tepelerde bulunan Göbeklitepe, Karahantepe, Sefertepe, Hamzantepe ve Balıklıgöl gibi yerleşimler, günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenmektedir. Bu bölgelerdeki tüm yerleşimler 1. derece sit alanı olarak koruma altındadır. Ayrıca Hilvan İlçesi’ne bağlı Kantara Köyü ile Süleyman Bey Mahallesi arasında yer alan Nevali Çori, Bozova’da Biris Mezarlığı, Söğüt Tarlası ve Akarçay Tepe gibi alanlar da Neolitik döneme aittir.

Göbeklitepe’nin Keşfi ve Kazılar

Şanlıurfa merkezinin 17 km doğusunda Örencik (Karaharabe) Köyü yakınlarında yer alan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan taş yatır mezardan alır. İlk olarak 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile gerçekleştirilen “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi” kapsamında keşfedilmiştir. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü’nden Prof. Dr. Halet Çambel ve Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert Braidwood, yüzey araştırmalarında Göbeklitepe’yi tespit etmiştir.

1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Harald Hauptmann danışmanlığında yüzey araştırmaları yapılmış, 1996-2006 yılları arasında kazı çalışmaları Şanlıurfa Müze Müdürlüğü ve Arkeolog Klaus Schmidt danışmanlığında sürdürülmüştür. 2007’den itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile kazılar, Klaus Schmidt başkanlığında Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından yürütülmüştür.

Göbeklitepe’deki Buluntular

Kazılarda ilginç buluntular ortaya çıkmıştır: çöl varanı ve sürüngen kabartmaları, ağızları açık kurt kafaları, yaban domuzları, turna, leylek, tilki, yılan, akrep, yabani koyun, aslan, örümcek, kafası olmayan insan kabartması ve abartılı erkek heykelleri bunlardan bazılarıdır. Bu bulgular, 12.000 yıl önce yerleşik hayata geçen insanın inançlarını yansıtmaktadır.

Jeomanyetik ve georadar taramalarda çapları 20–30 metreye varan 20 daire biçimli tapınma alanı tespit edilmiş, bunlardan altı yapı katı gün yüzüne çıkarılabilmiştir. Arkeolojik kazılar, Göbeklitepe’nin bir yerleşim alanı değil, dönemin insanlarının ibadet için bir araya geldiği kutsal bir merkez olduğunu göstermektedir.

Güneydoğu’da 50 Bin Dekar Taşlık Arazi Tarıma Kazandırılacak!
Güneydoğu’da 50 Bin Dekar Taşlık Arazi Tarıma Kazandırılacak!
İçeriği Görüntüle

Uygarlığın Doğuşu ve Küresel Yankılar

Göbeklitepe’nin keşfi, insanlık tarihine dair pek çok yanılgıyı ortadan kaldırmıştır. İlk tapınak olarak kabul edilen Göbeklitepe, uygarlığın bu topraklarda doğduğunu ve buradan dünyaya yayıldığını ortaya koymuştur. İngiliz yazar David Rohl, “Efsane/Legend” adlı eserinde Adem ve Havva’nın Cennet’ten atıldıktan sonra Göbeklitepe’de buluştuklarını ve burada tarımı başlattıklarını yazmaktadır.

Almanya’da yayınlanan “Der Spiegel” dergisinin 3 Haziran 2006 tarihli sayısında Rohl’ün kitabından alıntılar yer almış, Göbeklitepe ulusal ve uluslararası basında geniş yankı uyandırmıştır.

“Geo Magazin” dergisi de Göbeklitepe’ye özel haber yaparak, dünya kamuoyunda dikkat çekmesini sağlamıştır.

Göbeklitepe, hem Türkiye’de hem de dünyada arkeoloji ve tarih biliminin gündeminde hak ettiği yeri almıştır.

Muhabir: Şanlıurfa Gazetesi