Bugün bir kez daha anladım ki, halk bir güçtür. Bu gücü kullanabilmek pek güçtür. Çünkü her insan bir dünyadır. Bu dünyaları bir araya getirmek imkansız bir şeydir. Ama bu insanların ortak yönü herkesi birleştirir. Bu birleşim ancak, bütün milletleri ilgilendiren, bir sorun vuku bulduğunda ortaya çıkar. Nitekim 15 Temmuz gecesi, Türkiye de darbe kalkışımında bulunuldu. Bu büyük bir mesele idi. Bu mesele vatan, millet, bayrak meselesi idi. Bu meselenin vuku bulması, Türkiyenin nasıl bir güç elinde bulundurduğunun farkına varması idi. Kürdü, lazı, ermenisi, türkü, boşnağı, arabı gibi bütün etnik kökenli ve bu millete sırtını yaslamış vatan, millet, bayrak aşkıyla geçmişten dersini almış insanların, milli irade ruhunu ortaya koymak için meydanlara inmeliriydi ve hala iniyorlar.

27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbesini yaşamış olan Türkiye, yeniden bir darbe girişimi ile karşı karşıya idi. Bu darbe teşebbüsünü her kim yapıyorsa, ülkeyi yeniden kaos ortamına sürüklemek isteyen kişiler idi. Geçmişten ders alarak, yine yek vücut meydanlara inmemiz gerektiğini bilen başkomutan ve cumhurun reisi Recep Tayyip Erdoğan, millete bir çağrıda bulundu: 'HALK, MİLLET OLARAK SOKAĞA VE MEYDANLARA İNİN. Bu çağrı, bütün ülkede yankı buldu. Milli irade ruhuyla, etnik köken gözetilmeksizin, sağcısı, solcusu demeden, sokakları 'TÜRKİYE TÜRKİYE sesleri inletiyordu. Çağrı, yerini bomboş sokakları hınca hınç dolduran, bu aziz milletin bütün ferdleri doldurmuştu.

Bu darbe girişimi, Şanlıurfa da bambaşka bir şekilde yaşanıyordu. Sanki Kurtuluş Savaşındaki o ruh tekrardan canlanmıştı. 7 den 77 ye kadar, bir bütün şeklinde 20. Zıhlı Tugay Komutanlığının önü, insanlar tarafından kuşatılmıştı. Şanlıurfa Belediyesi iş makinaları tugayın önünü kapatmışlardı. Tankın önüne yatan insanlar, nasıl vatanını korumak için ve nasıl ölüme meydan okuduysa, Şanlıurfa Belediyesi de tankın önüne, belediyenin iş makinalarını yığmışlardı.

Ve milli iradenin en büyük örneğini, Demokrasi Meydanı veya diğer adıyla Rabia Meydanında, halk milli irade ruhunu ortaya koymuşlardı. Nasıl mısır da askeri darbe yapılıp, Sayın Mursinin hapsine sebep olan, bizimde başımıza gelmesin diye, Şanlıurfa halkı oraya Rabia işaretiyle, Demokrasi Meydanını milli irade ruhunu taşıyan, Şanlıurfa halkının bütün kesimlerinden gelen insanlar doldurmuştu. Demokrasi Meydanını inletiyorlardı. Hem Rabia Meydanı olarak hem de Demokrasi Meydanı olarak geçen bu meydan, her ikisinin ismini temsil ediyordu.

Bir diğer yer ise, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin önü, insanlar belediyenin önünde, belediyeyi de milli irade ruhuna katılmasını istiyordu. Nitekim de bunu başarmış olmanın verdiği sevinçle, caddeleri ve sokakları korna sesleri ve ıslık sesleri doldurmuştu. Şanlıurfanın asıl gücünü göstermek istiyorlardı, bütün dünyaya.

Adliyenin önü de, Demokrasi Meydanının önünden farksız idi. Suçlunun, suçlu bulunması ve suçsuz insanların, aklandığı yer olarak bilinen, adaletin tecelli etmesini istediğimiz yer olarak bilinen adliye, sanki suçluyu yakalamışta, adalete teslim ediyormuş gibi bir hava estiyorlardı. Suçluyu, adalete teslim etmek elzemdir. Bunu da, alnının akıyla başarmışlardı.

En büyük destek, yine sivil toplum kuruluşlarından geldi. Darbeye teşebbüs eden insanların ortaya çıkartılması için, elinde bulunan örgütleme işini, en iyi şekilde ortaya koymuş olup, milleti bilinçlendirme adına, en büyük görev onlara düşüyordu. Bütün sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek, Şanlıurfanın bu darbe girişimini zararsız bir şekilde atlatmak için, ellerlinden geleni yapıyorlardı.

Şanlıurfa peygamberler şehri, aziz bir şehir olarak halkına, milletine, demokrasiye sahip çıkıyordu. Ve sonuna kadar bunun peşini bırakmayacağını gösteriyordu. Meydanlarda, gövde gösterisi yaparak bunu kanıtlıyordu.

Sonuç olarak, milletin refahı için bulunan bütün kurumlar, sırt sırta verip Şanlıurfanın kalkınması yolundaki, bu darbe teşebbüsü engelini aşmak için, elinden gelen gayreti sarf ediyordu ve edecekte. Milli iradenin, demokrasinin, vatanın, milletin huzuru için, tek vücut olarak hareket etmeliyiz. Bu vatan, şehitlerin kanıyla sulanmış, nice başların yolunda feda edildiği, vatan millet aşkıyla, kimseye diz çökmeyeceğini göstermeliyiz. Meydanlarda, gece nöbetini devam ettirerek, halkın bir arada bulunmasını ve milletini, vatanını koruması bize düşmüştür. Bu görevi, layıkıyla yerine getirmeliyiz. NE MUTLU VATAN SEVGİSİNİ YÜREĞİNDE TAŞIYABİLENLERE….