Otuz altı yılda bir aynı mevsim, aynı ay ve aynı güne rast gelir mübarek Ramazan ayı. Döner dolaşır, senenin her mevsiminde gül yüzünü gösterir bizlere. İlk kez çocukluk günlerimde görmüştüm Ramazan ayının sıcak günlerde Bir otuz altı sene daha yaşayacağımıza dair en ufak bir garantimiz yok.
Ama sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) "Ezeli ömürden yüce Allaha sığınırken" biz öyle uzun bir ömrü ne yapacağız ki? Ne hallere gireriz öyle uzun yaşarsak?.. Şimdiden bile ayaklarımız yorgun argın, gözlerimiz gözlük olmasa iki kelimeyi okuyamıyor. Doktorların kapısını çalmadığımız mevsim olmuyor. Şimdiki Ramazanlar, eski Ramazanlardan daha güzel yaşanmıyor mu? Klima mı vardı o zamanlar, vantilatörün adını bile telaffuz edemezdi çoğu insan, buzdolabını rüyasında bile göremezdi o günün Oruçluları... Teknoloji olanca rahatlığı sunuyor bugünün insanına... Hele parası olanlar, gidip tatil beldelerinde tutmuyorlar mı oruçlarını? Bugün çoğalan maddi imkânlar, teknolojik gelişmeler unutturamıyor bize o eski Ramazanları!..
Nasıl unutabiliriz ki?
Bir kere Ramazan demek, hayatın tamamında "Dini objeler" var demektir.
İmsak, Sahur, Oruç ve İftar…
Teknoloji sağ olsun sayesinde geleneklerimiz unutuldu.. Şimdiki gibi iftar çadırları yoktu ama, hemen hemen her evde "iftar yemeği" vardı. Mutlaka misafiri de bulunurdu bu iftar yemeklerinin... Konu komşu, yakın uzak akrabalar mübarek Ramazan ayında mutlaka birbirlerini iftara çağırırlardı.
Çok küçük olmayan çocuklar,"Alışsın" diye bazı günler oruç tutarlar ve akşama yakın büyüklerinin omzunda gezdirilirlerdi. Şu insanları anlamak zor: Küçüklüklerinde çocukluklarından sıkılırlar ve bir an önce büyümek için can atarlar; büyüyünce de çocukluklarını özlerler. Sözün kısası;Herkese heyecanlı bir hayat,sağlıklı bir yaşam bereketli kazançlar temeni ediyorum..Bütün dostlarımın,arkadaşlarımın,Ramazan Şeriflerini candan kutluyorum..Böylesi güzel günleri idrak ederken kendimize gelmeyi,hayatı paylaşmayı,heyecanlarımızı kaybetmemeyi diliyorum.